Adaptörsüz kutulara öyle ya da böyle alıştık, içinden bir ucu Tip C bir ucu Lightning kablo, sim iğnesi, Apple logosu yapıştırması ve dökümanlar çıkıyor.
iPhone X’ten önce iPhone 5 / 5s / 6 / 6s / 7 / 8 gibi alüminyum gövdeli telefonları kullanıp da paslanmaz çeliği görünce alüminyumu yaftalayan kitleden hiç olmadım açıkçası, dolayısıyla alüminyum gövde de elimde hoş bir his oluşturuyor ama 14 ve 14 Pro’yu yan yana deneyimleyince evet, Pro’lardaki paslanmaz çelik daha dolu, metal soğukluğu daha yüksek ve toplamda daha sağlam hissettiriyor.
iPhone 13 Pro 204 gramdı, 14 Pro 206 gram, 13 Pro’da ekran kasa oranı %86 idi, 14 Pro’da %87, ikisinin de ekran boyutları aynı, ikisinde de seramik cam koruma var, ikisi de IP68 sıvıya ve toza karşı dayanıklı, dışarıdan hem benzerler hem değiller. Masada 14 Pro olduğunu anlayabileceğiniz iki şey var, ilki Always on Display. Özeti de şu, rakiplerinde yabancısı olduğumuz bir şey değil ama Apple izleyip, sonuçlarını takip edip en sonunda en iyisini sunma konusunda aynı çizgiyi sürdürüyor.
Gün, saat ve hava durumu göstergeleri widget’ları ekleyebileceğiniz, akıllı aydınlatmalarınızı yönetebileceğiniz, e tabii ki bildirimlerinizi takip edebileceğiniz tam ekran, bunu özellikle vurguluyorum çünkü rakiplerine göre asıl ayırıcı bu, hazır görsellerle de veya kendi fotoğraflarınızla da özelleştirebileceğiniz sürekli açık bir ekran. Bir süre alışamıyorsunuz, eliniz sürekli ‘Aa ekran açık kalmış’ kapatayım diye telefona gidiyor, ufak bir alışma süreci gerekli. İsterseniz kapatabilirsiniz ama en basitinden saate bakmak için artık telefonu uyandırmak durumunda olmuyorsunuz, bu iPhone kullanıcıları için yeni bir şey.
İkincisi de Dynamic Island, dinamik ada. Bu tasarımın ilk hedefi çentiği yok etmek, şöyle ki teknik olarak artık çentik yok ama ada var. Lakin çentik veya ada, nasıl adlandırmak isterseniz, eskiden bu alan ölü bir alandı. Şimdi hızlıca müziğinizi kontrol edebilirsiniz, ses veya ekran kaydı alırken süre takibi yapabilirsiniz, telefon aramaları burada pop up şeklinde görüntüleniyor, Airdrop’tan bir şey atarken aktarım durumuna buradan bakılabiliyor, şarj olurken, sessize aldığınızda, sayaç başlattığınızda, birçok şey için mini bir ekrana dönüyor aslında. Özet olarak çentikten çok daha iyidir, ekran altına gizlenen kameraların da performansları çok kötü, benim beklentim Face ID’nin gizlendiği, ödün vermek istemediğim için yine kameranın görüldüğü bir tasarım.
Sağında güç butonu, solunda ses ayarları, Max modellere göre erişmeleri çok daha rahat, yerinde sallanmayan, dönütleri iyi butonlar. Sessize alma sürgüsü benim için hiç bırakmak istemediğim bir alışkanlık, bildirim çubuğunu çekip sessize almak çok mu zor, yoo hayır ama bir kolaylık işte.
Arka yüzeyin es geçilen güzel yanı şu, buzlu cam gibi olduğundan çok daha az parmak izi tutuyor. Magsafe’i başta ne yalan söyleyeyim iPhone 12’yi nasıl cazip kılarız planının bir parçası olarak düşünmüştüm ve şimdi geldiğim nokta şu, bu Belkin Boost Charge Pro, 3000TL üstü hem Magsafe ürünleri hem Apple Watch’ı hem de Airpods’u aynı anda şarj edebilen bir şarj standı, kılıfından powerbankine araç içi telefon tutucusuna kadar artık her aksesuarım Magsafe’li.
6.1 inç LTPO Super Retina XDR OLED, sürekli açık ekran özelliğini mümkün kılan şey panelin ta kendisi, 14 ve 14 Plus’ta bu özellik yok. 13 Pro 1200nit’e kadar çıkabiliyordu, 14 Pro 2000nit’e kadar çıkabiliyor, fark devasa ama ben 13 Pro’da güneş altında bir problem yaşamıyordum, şimdi daha iyi. HDR10 ve Dolby Vision destekli, Netflix, Amazon Prime ve Crunchyroll kullanıyorum, şunu söylemek gerek, tahminen evinizdeki en iyi ekran 14 Pro’yla telefonunuzdaki ekran olacak.
Kalbinde 4nm Bionic A16 yongası var, 14 ve 14 Plus’a göre en önemli farklarından biri de bu, bunlarda 5nm Bionic A15 var, geçen seneki 13 Pro ve Pro Max’te olduğu gibi. Peki ne kadar performans farkı var? CPU’da farklar minimal düzeyde kalabiliyor, testine göre değişmekle beraber %10 altında seyredebiliyor ama GPU’da %20-%25 arası. RAM ikisinde de 6GB, depolama 1TB’a kadar özelleştirilebiliyor. Şu noktada Bionic A13 dahi canavar gibi yonga, iPhone 11 de bence baya kullanılır telefon, hatta son zamlardan önce kardeşime bir tane aldım, editör olmasaydım ben de kendime alırdım açıkçası, sürekli Instagram keşfette gezeceğim, 1-2 story çekeceğim için beni için yeter de artardı.
Oyun performansı tarafında ekran 120Hz olduğu için her oyunda 120Hz bekliyorsunuz, orada biraz yanılıyorsunuz zira her oyun yüksek tazeleme hızı destekli değil. OLED olduğu için tepki süresi daha iyisi yok diyebileceğim kadar iyi, panelin doğası bu zaten, yüksek tempolu, çok hızlı oyunlarda harekete bağlı bulanıklılık sıfır. Oyun kontrolü anlamında 14 Pro Max’in ekranı daha konforlu gelebilir, doğrudur. Telefon ısınıyor mu ısınıyor, arkasında daha belirgin hissediliyor, ekrana o kadar yansımıyor.
2015’ten beri 12MP ana kamera kullanan Apple, 7 sene sonra 48MP’e geçti, yani çözünürlük 4 kat arttı ve tek başına 13 Pro’dan 14 Pro’ya geçirebilir ama önemli bir kesim için de hiçbir şey fark etmeyecek, peki neden?
13 Pro’da ana kameranın diyafram açıklığı f/1.5 idi, şimdi f/1.78, evet sensöre daha az ışık gidiyor ama sensör geçen nesile göre %65 daha büyük, 1/1.7 inçten 1/1.28 inçe çıktı. Birden çok piksel bilgisini tek pikselde toplayan Pixel Binning ve tek çekimde birden çok kare yakalayıp en iyi bölgeleri tek fotoğrafta toplayan Deep Fusion’ını da unutmamak lazım. Geniş açı kamerası yine 12MP, telefoto kamerası da öyle.
Önce 12MP ve 48MP karşılaştırması, 12MP normal, 48MP ise ProRaw ile çekilebiliyor, 48MP çekmek için ProRaw açmak zorundasınız. Bir RAW fotoğraf 50MB civarı tutuyor, normal modda çekilen ise 4MB civarları. RAW’ın avantajı şu, fotoğrafınız üzerinde renk, kontrast, aydınlık-karanlık bölge dengesi, gürültü yönetimi gibi kontrolleri çok daha az kalite kaybıyla yapabiliyorsunuz. Benim gibi meraklılar için hayli faydalı ama bence önemli bir kitle ‘Kamerası sonuçta 48MP, öyle çekiyordur’ deyip 12MP fotoğraf çektiğinin farkında bile olmayacak zira uzaktan bakınca pek bir fark göremiyorsunuz, detaylara inince ‘aaa, işte budur’ dedirtip detay gücü fotoğraf meraklılarının gönlünü çalıyor.
2x Telefotuyu kullanışlı buldum, 48MP sensörde 2x’i seçtiğinizde yine 12MP çekim alabiliyorsunuz, sosyal medya için yeter de artar. Son zamanlarda minyatür ev ve eşyalarla ilgilenmeye başladığım için bir şeyleri yakından çekmem icap ediyor ama yine de ana kamera çeksin diye odaklama mesafesini tutturup 2x’e alıyorum, yakından çekiyorum. Aldığım sonuçlar beni fazlasıyla memnun etti, pratikliği daha da hoşuma gitti.
3x Telefoto kamerası beni hayli etkiledi, şu fotoğrafa bakın, tamam gün ışığında çekildi, ideal bir ortamdı ama alan derinliği çok iyi, evet obje ayrımı saçlarda tutarlılığını biraz kaybetmiş. Özellikle detay gücüne bakın, yüzümdeki her girinti çıkıntı teker teker sayılabiliyor, hanfendilerin pek sevmediği kadar detaylı çekebiliyor.
Ana kamera ve geniş açı kamerasında çok nadir de olsa mesela gökyüzüne bakarken renklerde ton farkı olabiliyor. Geceleğin de öyle, yüzüme dikkatlice bakarsanız ana kamerada kırmızı ışığın yansıması daha belirgin. Büyük ihtimalle geniş açı için kullanılan yeni sensörden kaynaklanıyor, sık karşılaştığım bir şey değil ama yazılım güncellemesiyle daha iyi hale getirilmeli.
Gece modundaki çekimlerde odağı şu, geceyi gündüze çevirmek değil, detayları ortaya çıkarmak. Mesela bu fotoğrafta yaprağın üzerindeki detaylar pek seçilebilir değil, gece modunu açınca detaylar daha fark edilir oluyor, bir yandan da beyaz dengesi daha fazla veriyle toparlanmış oluyor.
Gündüz çekimlerinde eğer özelleştirme yapmazsanız yani zengin kontrast, canlı, sıcak, soğuk şeklindeki filtrelerden birini seçmezseniz mümkün olduğunca gerçek dünyaya yakın renklerle fotoğraf alıyorsunuz. Ben çektiğim fotoğraf üzerinde rengiyle kontrastıyla keskinliğiyle oynamayı sevdiğim için filtre açmıyorum ama hiç uğraşmayayım, hemen Instagram’da paylaşılacak halde olsun derseniz Canlı’yı seçip Ton ayarını gözünüze hoş gelene kadar yükseltin.
Portre modunda Apple’ın çok güzel yaptığı bir şey var, çoğu telefonda insan veyahut obje tespit edilir, kenarlarından ayrılır ve arkaya bokeh efekti verilir ama mesela kişinin elinde kameraya daha yakın bir obje olsa bile odaklanmış görünüyor. Pro’lardaki Lidar sensörü sayesinde her şeyin kameraya uzaklığı hesaplandığından mesela bu fotoğrafta kardeşimin elindeki telefon daha yakın kaldığı için bulanık görünüyor, telefonla yüzü arasındaki derinlik de belli oluyor.
Özçekimde ön kameranın odak alabiliyor oluşu bence çok önemli bir şey. Instagram’da yaptığım bir paylaşımda lens kullandığımı gösterebilmek için telefona yaklaştım ve anında odak alıp göstermek istediğim şeyi gösterebildim, sabit odaklı bir telefonda, mesela 13 Pro’da odak kaçmış olacağı için gösteremeyecektim, tabiri caizse mesaj izleyenlere ulaşmayacaktı. Bunun dışındaki senaryolarda fotoğraf olsun video olsun, Instagram paylaşımlarımdan 13 Pro Max ile memnundum, 14 Pro ile de memnunum, daha iyisi yok diyebileceğim kadar memnunum.
Video tarafında iPhone benim için artık B kamerası değil, A kamerası oldu. Mesela bu elektrikli scooter incelemesinin dışarıdaki tüm çekimlerini iPhone 13 Pro Max ile yapmıştım, gündüz ya da gece hiç fark etmez, hele bir de Filmic Pro’nuz varsa prodüksiyonda kullanabileceğiniz kadar iyi çekimler elde edebilirsiniz. iPhone 14 Pro ile kendi şahsi YouTube kanalımda bir Vlog bile çektim, evet üzerindeki mikrofon bir yaka mikrofonu gibi değil, o yüzden Rode Wireless GO II kullandım. Yanımda bir kamera, onun çantası, 2-3 tane yedek bataryası, lensleri gibi ekstra yük taşımadım ve 400gramlık kamera yerine 200gramlık telefonla çok daha az yoruldum.
13 Pro Max ile arasında ne kadar fark var diye soracak olursanız, evet 12MP ve 48MP arasındaki fark aynı şekilde geçerli ama eşit şartlardayken detaylara inerseniz 14 Pro’da ton geçişlerinin daha iyi olduğunu ve daha az noise oluştuğunu göreceksiniz. Belirgin bir fark mı, hayır. En büyük beklentisi Instagram performansı olan bir kullanıcı 13 Pro’dan 14 Pro’ya kamera için geçmeli mi, hayır. Ama 14 Pro kamerada tarafında daha iyi mi, evet.
iOS 16. Kilit ekranının özelleştirilebilmesi, widget’lar eklenebilmesi deyince Android kullanıcıları elbette heyecanlanmayacak, iPhone’lara yeni geldi. Yalnız bir özellik var ki ‘Ekosistem ekosistem deyip duruyorsunuz, ne var bu ekosistemde’ diyenlere gelsin, iPhone’u webcam olarak kullanma özelliği.
Ana kamerasıyla Macbook’unuza takabileceğiniz en iyi webcam’e sahip olmuş oluyorsunuz. Geniş açı kamerasıyla da masa modunu kullanabilir, eğitim amaçlı olarak eğilmeden bükülmeden masada ne yaptığınızı gösterebilirsiniz. Odak modu zaten vardı ama şimdi odak filtreleri de eklendi, uygulama içinde de spesifik bir şey seçebilirsiniz. Mesela iş modu açıkken sadece DH mail adresime gelen maillerin bildirimlerini alayım gibi. iCloud Paylaşılan albüm özelliği güzel bir ekstra, paylaşılan albüme ailenizden sevdiklerinizden 6 kişi ekliyorsunuz, onlar da fotoğraf video ekleyebilir, düzenleyebilir veya silebilirler hale geliyorlar. Ailecek fotoğraf çekiyorsunuz, ‘Ya Airdrop’tan hepimize atsana fotoğrafları’ diyesiye kamera uygulamasından bir süreliğine çekilecek fotoğrafları direkt paylaşılan albüme at diyebiliyorsunuz. Batarya göstergesinden pek bahsetmek istemiyorum çünkü bir özellik gibi sunuldu ama evet, artık batarya durumunu yüzdeyle görebileceksiniz.
İmaj tanıma özelliği Photoshop’ta baya uğraşarak yaptığımız kesip alma işini tek hamlede yapıyor, kişiyse kişi, eşyaysa eşya, alıp notlarınıza kopyalayabilir veya direkt buradan paylaşabilirsiniz. Eskiden telefon yatay haldeyken Face ID kullanamıyorduk, artık kullanabiliyoruz açılıyor.
Hoparlör. 13 Pro Max’ten 14 Pro’ya geçince hemen fark ettiğim ilk şey bu oldu, Pro Max’lerin hoparlörleri belirgin şekilde daha güçlü. Aslında telefondan tahmin etmeyeceğiniz derin tonları da duyabiliyorsunuz, ses çözünürlüğü, çevreselliği gayet iyi bir stereo kurulum var ama Pro Max’ler daha gümbür gümbür, ben 13 Pro Max’imi evin içinde Bluetooth hoparlör gibi gezdiriyordum. Kondanser mikrofonla 14 Pro’nun sesini kaydettim, kulaklıklarınızı takın, beraber dinleyelim.
3200mAh bir bataryayla geliyor, Pro Max versiyonunda 4323mAh batarya var, yani %35 daha büyük bir batarya. Otomatik ekran ışığı ve hücresel veri açık olacak şekilde internette sörf, bol bol Instagram ki günde 4 saate varabiliyor, alışveriş sitelerinde gezinti, 1 saat kadar Carplay, yarım saat kadar telefon görüşmesi, fotoğraf ve video çekmeyi de severim açıkçası, bu şekildeki kullanımla 7 saat üstü ekran süresi alabiliyorum, sadece Wi-Fi kullandığımda 8.5-9 saate varıyor. Benim tarafımda da özeti şu, 13 Pro Max 1.5 gün gidiyordu, akşam şarj etmeyi unutsam bile bir sonraki gün yola hepten boş batarya ile çıkmıyordum. 14 Pro ise 1 gün gidiyor, mesai saati bitti, arkadaşlarınızla takıldınız, story’ler havada uçuştu diyelim, yatarken %10-15 şarjınız kalmış oluyor.
Wi-Fi 6 destekli, 6E değil, bu videonun çekildiği tarihte sadece birkaç iPad Pro modelinde Wi-Fi 6E var. Bu bir sorun mu, hayır. Zaten modeminiz router’ınız Wi-Fi 6E değilse telefon istediği kadar Wi-Fi 6E olsun, bir anlam ifade etmiyor ve ülkemizde BTK henüz Wi-Fi 6E için onay vermiş değil, Wi-Fi 6E’den faydalanamıyorsunuz. Bluetooth 5.3 ile geliyor, 3. Nesil Airpods, Apple Watch SE, Galaxy Watch ve Sony WH-1000XM4 ile test ettim, bir sorun görünmüyor.
Apple iPhone 14 Pro. Pro Max’ten Pro’ya geçerken aklımda bir sürü soru işareti vardı, boyutları itibarıyla bunun elime ne kadar iyi oturduğunu görünce, hakim olunabilir bir telefon olduğunu deneyimleyince şuna karar verdim, geç bile kalmışım ama daha iyi hoparlör seti ve batarya performansını da aramadım değil. Apple’ın 7 sene sonra 12MP’den 48MP’ye geçişi benim için önemli ama tekrarlıyorum, çoğu normal kullanıcı sadece RAW ile 48MP çekildiğinin farkında bile olmayacak çünkü 12MP ile ortaya çıkan zaten harika sonuçlarla keyifli paylaşımlar yapacak. Editör olarak açıkçası rotamı değiştirecek kadar iyi bir başka amiral gemisi görmüyorum, 13 Pro Max kullanıyordum, kullanmaya da devam ederdim, 14 serisi gelince mütessir olduğum bir şey olmadı ama bir içerik üretici olarak iPhone 14 Pro net tercihimdir.