AxolotlBio bugüne kadar 11 adet 3D biyoyazıcı satışı gerçekleştirdi. Stanford Üniversitesi ve Penn State Üniversitesi de AxolotlBio’nun 3D biyoyazıcılarını satın aldı. AxolotlBio, İTÜ Çekirdek bünyesinde faaliyet gösteriyor.
Öne çıkan diğer bir özelliklerinin dokuların yoğunlaşmasını sağlayan Ultra Viole Curing (UV-C) teknolojisini anlatan Yıldırım, şunları anlattı: “UV ışınlarının kullanılması oldukça hassas bir konu. Doğru zamanlama ile doğru miktarda kullanılması gerekiyor. Yanlış kullanıldığında hücreler öldüğü için doku oluşturulamıyor. Geliştirdiğimiz UV-C teknolojisi dalga boyu ve güç değerleri sayesinde hücreleri öldürmeden doğru şekilde yoğunlaştırma sağlayabiliyoruz.” dedi.
3D biyoyazıcılar konusunda gelinen noktayı anlatan Yıldırım, şu anda insanlarda kullanılabilecek düzeyde organ yapılamadığını, ancak kemik ve kornea implantlarının basılabildiğini anlattı. Yıldırım, “İnsanın doğasında bulunan materyalleri kullanıyoruz. Deri dokularının yanı sıra kolajen, kalsiyum, magnezyum ve fosfat gibi malzemelerin doğru karışımlarını hücrelerle bir araya getiriyoruz. Kornea implantları ameliyatlar için çözülebilir malzemeler üretebiliyoruz. Bu cihazı ilk kez gören insanlar, karaciğer basıp bunu kullanmaya başlayacağız gibi düşünüyor. Evet böyle bir şey olacak. Ama gelecekte. Buradaki en büyük zorluk, damarlaşma. Şu anda bu cihazlarla damarlaşmayı sağlayamadığımız için tam bir organ üretimine ulaşmak zor. Ancak yapay kemik üretmek veya kornea implantları yapmak bu cihazlarla mümkün. Biz de bunun üzerine çalışıyoruz” dedi.
3D yazıcıların organ basabilir konuma gelmesiyle birlikte organ sırası tarihe karışacak. AxolotlBio’nun çalışmaları gelecek için umut veriyor.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.