3D görüntüleme teknolojilerinin önümüzdeki birkaç yıl içerisinde hızlı bir şekilde yaygınlaşması ve ana akımın bir parçası olması bekleniyoır. Daha fazla deneyim, daha fazla gerçeklik ve daha fazla heyecan vaad eden 3D görüntüleme teknolojileri, sayısı hızla artan cihazlar ve etkileyici filmler sayesinde, tüketiciler arasında daha fazla taraftar topluyor. Endüstri devi firmalardan biri olan AMD de 3D görüntüleme konusunda çeşitli çalışmalar yürütüyor. Bu konuda "açık platform" anlayışını benimseyen firma, tek bir teknoloji yerine hali hazırda var olan 3D görüntüleme teknolojilerinin tamamına yakınına destek sunarak kullanıcılara tek bir ürüne bağımlı kalmadan alternatif sunmayı hedefliyor.
Araştırma-Geliştirme çalışmalarına ara vermeden devam eden AMD, üretici kimliğini bir kenara bırakarak, 3D görüntüleme teknolojilerini ve onun sinema endüstrisindeki etkilerini bir kullanıcı olarak değerlendirdiği yeni bir makale yayınladı. İşte AMD cephesinden izleyici gözüyle 3D teknolojisi ve sinemadaki etkisi.
Sinemada Yeni Bir Çağa Bakış
Film stüdyoları, filmlerini güzelleştirmek ve izleyicileri hayrete düşürmek için en son teknolojileri, hileleri ve görsel efektleri kullanmaya hep önem vermişlerdir. İlk Charlie Chaplin ve Buster Keaton klasiklerinden orijinal Yıldız Savaşları'na, oradan Yüzüklerin Efendisi'ne ve Avatar gibi yeni filmlere kadar tüm örneklere bakarsanız, izleyiciler olarak görsel açıdan filme kapılmak istediğinizi fark edersiniz.
Sinemaya gittiğimizde özel bir şey yaşamak ve görmek isteriz, zaten sinema deneyiminin bir bölümü de budur. Ama bir yandan da devir değişiyor ve sinema deneyimini evimize taşıma isteğimiz artıyor. Hem film yapımcılarının, hem de tüketici elektroniği ve bilgi teknolojisi üreticilerinin elde ettiği teknolojik ilerlemeler sayesinde, artık bunu yapmamız mümkün.
Teknolojiye doğru ilerleme neredeyse her filmde görülebiliyor. Sözgelişi, Ben Efsaneyim filmindeki New York, görsel efektlerle öyle bir titizlikle oluşturulmuştu ki, tümüyle gerçekçi görünüyordu.
2009 Yılı...
Bunu aklımızda tutarak 2009 yılına gelelim. Son altı ayda gişe rekortmeni olan filmlerin büyük bölümü, bizi sinemaya çekmek için görsel efektlerden yararlandı. Acaba filmde aradıklarımız, teknoloji nedeniyle değişiyor mu? Bir zamanlar film krallığının hakimi, öyküydü. Ama artık filmin görsel açıdan da çekici olması gerekiyor.
2009'un en çok hasılat yapan filmlerinin çoğu görsel açıdan muhteşemdi. Geçen yılın en çok izlenen filmi Avatar, tüm zamanların en çok gişe yapan filmi de oldu ve bu makale yazıldığı sırada 2.716.510.111 dolar gibi inanılmaz bir rakamdaydı. Hâlâ sinemalarda gösterilmekte olan Avatar, bu başarıyı elde etti ama A takımından oyuncularla çekilmediği gibi, standart bir "esas oğlan esas kızla tanışır? öyküsüne sahipti.
Geçen yılın ikinci büyük filmi Harry Potter ve Melez Prens, 943.959.197 hasılat elde etti. Bunun ardından Buz Devri 3 (884.784.097 $) ve Transformers: Yenilenlerin İntikamı (835.274.255) geldi.
Bir eğilim seziliyor mu sizce? Sözünü ettiğimiz filmlerin sağlam bir öyküleri olmadığı söylenemez. Ama görsel efektleriyle ön plana çıktıkları da kesin. Daha da önemlisi, 2009'un en çok iş yapan dört filminden üçünün üçboyutlu olarak çekilip oynatılmış olmasıydı ki, bu da bize sinemanın geleceğine dair ipuçları veriyor.
1900'lü yıllarda Charlie Chaplin, 1930'larda Clark Gable, 1970'lerde Marlon Brando...
Film endüstrisi işe hareketli görüntülerle başlamıştı. İnsanların birbiri ardına çekilmiş resimleri bir perdede sessiz olarak oynatılıyordu. Radyo o tarihlerde yaygınlaşmaya başlayan bir teknoloji olduğu için, hareketli resimler halk tarafından bir mucize gibi benimsenmişti. Film endüstrisinin doğuşuyla birlikte 1900'lü yıllarda Charlie Chaplin, 1930'larda Clark Gable, 1970'lerde Marlon Brando ve günümüzün Hollywood yıldızlarına kadar pek çok isim muazzam şöhret elde etti. Ama film teknolojisi, renkli çekimin başlamasından bu yana teknolojik açıdan büyük değişiklikler geçirmedi. Bilgisayarla oluşturulmuş görüntü (CGI) sisteminin yaşlanmasıyla film izleyicileri daha fazlasını aramaya başladı ve üçboyutlu film teknolojisi burada devreye girdi. Çıkışı 70 yıl öncesine dayanan bu teknoloji, oyunculardan, senaryodan ve öyküden bağımsız olarak izleyicileri kendisine çekmek için Avatar gibi gişe rekortmenlerine ve Pixar'ın Oscar ödüllü UP filmi gibi animasyonlara ihtiyaç duydu.
Şu anda Türkiye'de sinemalarda bir çok üçboyutlu film gösteriliyor ve 2010'da bunlara yenilerinin eklenmesi, Hollywood'un A takımındaki yıldızların ilk üçboyutlu filmlerinde rol alması bekleniyor.
Bunu 2009 yılında 3B filmlerin elde ettiği hasılatla bir arya getirdiğinizde, izleyicilerin bu yıl da görsel açıdan muazzam filmler arayacakları belli oluyor. Tim Burton'ın üçboyutlu dünyaya Alice Harikalar Diyarında ile adım atmasını düşünün: Gişe başarısı sergileyen bu film ilk iki haftasında 200 milyon dolardan fazla hasılat getirdi ve nefes kesici derecede gerçeküstü görüntülerin, öykü kadar önemli olabileceğini kanıtladı.
Bu eğilim Hubble 3D ve Toy Story 4 gibi filmlerle sürerek 2010'da izleyicilerin filmlerde yıldızlardan çok görüntü, sahne ve deneyim derinliğiyle ilgileneceğini işaret ediyor. Sözgelişi, eski filmleri üçboyutlu hale getirmek için bir yarış başladı ve ilk olarak Matrix, Yıldız Savaşları ve Yüzüklerin Efendisi serileri bu çalışmada yerini aldı. Bu filmler zaten kendi başlarına büyük hasılat elde etmişti, ama Hollywood yapımcıları, üçboyutlu görüntülerin sunacağı yeni görsellik nedeniyle kitlelerin bu filmleri tekrar izlemek isteyeceğini umuyor. Bunda kilit rol oynayan teknoloji de, film seçme ölçütlerimizi belirliyor.
AMD VISION Teknolojisine sahip Windows 7 sistemlerinde grafikler, bir milyar renkle tam anlamıyla hayat buluyor...
Sinemalarda yeni çağ, evde eğlence için de yeni bir çağ başlatacaktır. Önümüzdeki aylarda Avatar gibi görsel açıdan etkileyici filmler disklere taşındıkça, izleyiciler bunları görüntü işlemede gelişen teknoloji sayesinde dizüstü bilgisayarlarında izlemeye de başlayacaklar. Bazı dizüstü bilgisayarlarda, özellikle AMD VISION Teknolojisine sahip Windows 7 sistemlerinde grafikler, bir milyar renkle tam anlamıyla hayat buluyor. Kullanımı çok kolay olan HDMI bağlantıları sayesinde evde film izleme deneyimi de cam berraklığında görüntülerle sürükleyici hale geliyor.
Bir zamanlar özel bir görsel deneyim için sinemalara koşuyorduk, ama bugün hava döndü ve daha kaliteli görüntüleri evimizin rahatlığında izleme imkanımız var. Cam berraklığında HD görüntüler çeşitli kaynaklardan elde edilebilirken, ev sineması ürünleri bu deneyimi başka bir düzleme taşıdı. Yakın geçmişimizden ders alacak olursak, üçboyutlu teknolojinin evimize gelmesi, sinema deneyimini evde yaşamamız için yeni adımlar atmamızı gerektirecek gibi görünüyor.
1980'lerin ve 90'ların aksiyon filmlerinden 2000'lerin CGI gişe rekortmenlerine ve Avatar'ın üçboyutlu başarısına kadar her şey, teknoloji sayesinde mümkün oldu. Perdeden fırlayıp çıkan nesneler gibi 3B hileleri belki hâlâ eğlenceli, ama bir yandan da izleyiciye sinemada olduğunu hatırlatıyor. Yeni teknoloji ise daha kapsayıcı bir 3B teknolojisi oluşturup izleyiciyi filmin bir parçası haline getiriyor.
Bilgisayar sektörü, oyunlar...
Peki acaba bu filmler bilgisayar oyunu sektörünü daha yeni mi yakalıyor? Oyunlarda piksellerden üçboyutlu grafiklere geçiş 1990'ların başında, Quake gibi oyunlarda başladı. Ayrıca filmlerin oyunlarının çıkması, izleyici kitlesinin o filmin dünyasına daha iyi girebileceği etkileşimli deneyim ihtiyacını da karşılıyor. Avatar'ı izlediğinizi ama bir yandan da ana karakter Jake Sully'yi kontrol edebildiğinizi, hareketleriniz ve tercihlerinizle filmin sonunu etkileyebildiğinizi düşünün. Yıldız Savaşları, Uzay Yolu ve Harry Potter serileri, film/oyun birlikteliği bakımından çok popüler olmuş örnekler ve diğer seriler de izleyicileriyle daha etkileşimli bir ilişki içine girmenin, oyuncuların ve film izleyicilerinin istediği duygusal bağlılığı oluşturmanın yollarını arıyorlar.
Gördüğümüz kadarıyla üçboyutlu teknoloji hızla ilerliyor ve yılın sonuna doğru evlerimize 3B Blu-ray diskler ve 3B dijital uydu yayınlarıyla girecek. Bunun için ihtiyacınız olan bir 3B kaynak veya 3B set üstü alıcı ve 3B televizyon. Bunlara sahipseniz üçboyutlu oyunları ve 2010 FIFA Dünya Kupası gibi büyük spor etkinliklerini, evinizin rahatlığında üçboyutlu olarak izleyebileceksiniz.
Bu teknoloji henüz her yere ulaşmadı ama çok uzak olmayan bir gelecekte, haberlerden sabah programlarına ve çocuk kanallarına kadar her şeyin standart olarak üçboyutlu çekilmesi söz konusu olabilir. Belki bu gelecek, sandığınız kadar da uzakta değildir.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.