Corsair 400C yeni bir Mid-Tower kasa, siyah ve beyaz olmak üzere iki renk seçeneği bulunuyor, siyah rengi biraz daha kaslı, beyaz rengi daha tematik görünüyor şahsen.
Öncelikle şu ana kadar nispeten büyük kasalar kullanan biri olarak 400C’nin minimal yapısına örnek olması amacıyla önceki kasam Corsair Graphite 600T ile yan yana koyalım. İki kasa da Mid Tower form faktöründe kasalar, en azından Corsair’ın resmi sitesi öyle söylüyor ama gördüğünüz üzere boyut olarak aslında hayli farklılar.
Graphite 600T tombul ve dışarı çıkıntı yapan yapısıyla 50.7Cm yüksekliğinde, 59.2Cm uzunluğunda ve 26.5Cm genişliğinde bir kasa, belki de görüp görebileceğiniz en büyük Mid-Tower kasalardan biri. 400C ise minimal yapısıyla 46.4cm yüksekliğinde, 42.5Cm uzunluğunda ve 21.5Cm genişliğinde, kullanılmayan alanların çıkarıldığı bir kasa. Graphite 600T boş ağırlığıyla 12.7KG, 400C ise sadece 8.2KG ağırlığında, %30-%40 daha hafif ve toplamda çok daha minimal bir kasa 400C ama 600T içine ne alabiliyorsa 400C de aynılarını alabiliyor.
Siyah ve beyazın dengeli dağıldığı kasanın kapakları ve üst kısmı metalden imal edilmiş, gözeneksiz ön kapak ise sert bir plastikten. Üstünde takması, takması demeyelim yerleştirmesi kolay mıknatıslı bir filtre var, 2 tane 14cm veya 2 tane 12cm fanı filtreleyen bu malzeme bez gibi çok ince gözenekli değil belki ama çıkarıp yerleştirmesi, temizlemesi çok kolay, gördüğüm kadarıyla da işini yapıyor.
Öndeki sert plastik kapak çıkarılabiliyor, tırnaklarla sabitlenmiş, çıkarması zor olduğu için güç uyguluyorsunuz, haliyle kırılmasın diye içeriden el yordamıyla tırnakları esnetme ihtiyacı duyuyorsunuz. Kapağın altında ince gözenekli filtre, onun altında fanı yukarı-aşağı hareket ettirebildiğiniz, asansörlü diyebileceğim hazneye 2 tane 14 veya 2 tane 12cm fan yerleştirebiliyorsunuz, toz girişini engellemek için ince filtreler hava akışını biraz engelleseler de şahsen benim tercihim.
Pencereli bir kasa 400C, kapak pencere misali menteşeleriyle sola doğru açılabiliyor, kasa biraz kapalı bir alandaysa açmak zorlaşabilir, öyle bir durumda kapağı biraz açıp yukarı çekiyorsunuz ve kapak kasadan, menteşelerden ayrılıyor. Tasarımsal, açık bir kasa kullanacaklar için ince düşünülmüş bir detay. Kapak mıknatıslı, kapamak için hafifce ittirmeniz yetiyor, otomatik kapı gibi kapanıyor, mıknatıs da ince ama hoş bir detay olmuş. Şeffaf malzeme aslında bir tür plastik, cam kadar saydam değil, anca dibinden ışık vurursanız aradaki farkı hissedersiniz, içerisi gayet net görünüyor kısacası. Bu malzemenin tek eksisi çok ama çok hassas olması, bezinizdeki en ufak toz zerresi bile bu malzemeyi kılcal da olsa çizebilir, sırf bu malzeme için ayrı bir bez bulundurmak lazım bence.
Hayli tutucu ve en azından altı yumuşak malzemeden imal edilmiş ayaklarıy yerden yüksek kalıyor, power supply için daha havadar oluyor altı, aynı zamanda power supply için de plastik çerçeveli bez bir filtre var, temizlemesi, çıkar tak yapması kolay.
İçerisi mat siyah metal malzeme, dirayetli bir malzeme bu, büyük ve ağır hava soğutucuları da ezilmeden bükülmeden tutabilecek dirayette. Mini ITX, Micro ATX, ATX ve E-ATX anakartlara destek veriyor, anakart için açıkçası sığar mı sığmaz mı derdi yok. Sağ tarafta uzanan kablolar görüyoruz, bunlar kasanın üstündeki butonları kabloları, soldan sağa sırasıyla reset butonu, disk kullanım LED’i, ses giriş çıkışı, yüksek hızlı 2 USB 3.0 girişi ve açma kapama buton şeklinde sıralanmışlar, açıkçası kullanıcıların böylesi tasarımsal ve minimal bir kasayı masanın üstüne koyacakları, hatta genel bir kullanım alışkanlığı olarak sağlarına konumlandıracakları düşünülerek açma kapama butonu en sola koyulabilirmiş. Kasanın üzerinde herhangi bir fan çıkışı veya kontrolcüsü olmadığını ekleyelim.
5.25 sürücü yuvalarının olmayışı ve 3.5 inç disk yuvalarının 2 ile sınırlı olması açıkçası kasayı küçültmek ve içerideki alanı genişletmek için yapılması gereken şeylerden, bu geniş alana 37Cm uzunluğa kadar ekran kartı sığdırabildiğinizi ekleyelim, sığmayacak ekran kartı yok desek yeridir.
2 disk yuvası sadece depolama sürücüleri için düşünülmüş olacak ki kasanın arkasında 3 tane SSD yuvasına yer verildiğini görüyoruz, klipsi kaldır ve sürükle mantığıyla yerleştiriliyorlar, açıkçası çok sert bu klipsler, kırılır mı diye korkutuyorlar, yeterince açmanız gerek yoksa SSD’nizi çizebilir metal kafes, hazneye girdikten sonra sabit kalıyor SSD’ler, oynama veya titreme yok, isterseniz SSD hazneleri de çıkarabiliyorsunuz, vidayla tutturulan bir modül halinde zira.
Kasanın arkasına gelmişken kablo yönetiminden bahsedelim biraz. Corsair 400C minimal bir kasa, mümkün mertebe kullanılmayan her alanı kırpmış Corsair, arkada kablo yönetimi için bırakılan boşluk da kırpılmış haliyle. Her şey tam oturuyor, bir önceki kasam 600T’deki gibi kabloyu arkaya at, üzerine kapağı kapa öyle dursun diyemiyorsunuz, 400C’de ince bir işçilik ve özen gerektiriyor kablo yönetimi. İçeriye açılan 3 kablo deliği var, yeterliler ve konumları iyi, anakart plakasının üzerinde kablo klipsi bile kullanmayı gerektirmeyen çentikler var, kabloları buralardan geçirebiliyorsunuz, kutudan yeterli klip vida ve benzeri ekipmanların çıktığını da ekleyelim. Kablo yönetimine kısa ve öz bir özet geçeyim, kablo deliklerinden arkaya kabloları tıkıştırayım diye bir şey yok, o kapak açılacak, kablolarla teker teker uğraşılacak, nihayetinde temiz bir kurulum ortaya çıkacak.
Kasa içerisindeki power supply ve 3.5 inç disk yuvaları kapalı halde. Power supply’ınızın tasarımı ve kabloları pek hoşunuza gitmiyorsa eğer takıp çıkarılabilir bu kapaklar gerçekten faydalı, diskler de aynı şekilde ikinci bir kapağın altındalar, disk görüntüsü ve kablo kirliliğini örtebilmek benim hoşuma gitti doğrusu. Power supply tarafında sığar mı sığmaz mı derdi yaşamadım, bir süredir kullandığım 18cm uzunluğundaki Corsair RM1000i sığmasına sığdı, Corsair 20Cm’e kadar power supply alabileceğini belirtmiş ama kablolara gelince ufak bir korku yaşamadım değil, kablolar 3.5 inç disk yuvalarıyla çatıştı biraz ama bu yuvanın modüler ve hareketli olduğunu görünce rahatladım doğrusu, en sağa çekip power supply’ın kablolarını takabildim, yine dar alanda paslaşıyorsunuz gerçi. Ortaya gayet temiz bir manzara çıkıyor belki ama kablo yönetimi biraz yorucu 400C’de.
Böyle bir kasanın manzarasını zenginleştirmek gerek. Bu tarafta Corsair’ın daha sessiz ve uzun ömürlü manyetik kaldırma teknolojisi bazlı ML PRO fanlarını kullandım, açıkçası içerisindeki teknolojisi değil de kenarlarındaki beyaz plastik, titreşim önleyici yumuşak malzemesi, orta ışık şiddetine sahip LED’leri ve genel tasarımı beni daha çok alakadar ediyor desem yeridir. Büyük hava soğutucular pencereli kasaları adeta boğuyorlar, bu yüzden bu tarafta Corsair’ın H100i V2 sıvı soğutucusunu kullandım, fanları ML Pro fanlarla değiştirdim, ister yukarıya ister kasanın önündeki hazneye takın, aradaki belirgin fark şu, yukarıya takarsanız eğer bence daha şık görünüyor ama kısa profilli RAM kullanmanız gerek, soğutucuyla çatışabiliyor büyük soğutuculu RAM’ler.
Radyatörü ön kısma aldığınızda hem RAM’den yana sıkıntınız olmuyor hem de taze havayı önce radyatöre vermiş oluyorsunuz, yukarıdaki fanlarla da yükselen sıcak havayı tahliye edebiliyorsunuz.
Sistemin son halini görüyorsunuz, beyazın hakim olduğu, beyaz temalı bir ortamda Corsair 400C’nin beyaz versiyonu gerçekten çok şık görünüyor. Siyah ve beyazın dengesi olsun, geniş camın içerisinden net görünen kasanın içerisi olsun, soğutucularını LED’li fanlarla değiştirdiğim radyatör ve en güzeli de mümkün olduğunca kablosuz, temiz kurulum olsun çoğu oyuncunun ve tasarım kasa severin ilgisini çekecek bir görüntü oluşuyor.
Küçük alanda yeterli fan ve kurulumla hava akışını yönetmek daha kolay bir hal alıyor aslında, 12cm’lik için 2400, 14cm’lik için 2000 devre çıkan fanlardan oluşan bu kurulumla 400C’de fanlı işlemci soğutucusunda eski kasama kıyasla 4 dereceye kadar düşüş gözlemledim.
Corsair 400C minimal bir kasa, kullanılmayacak alanların mümkün olduğunca kırpıldığı, içerisine her şey sığan ama manevra yapması biraz güç bir kasa, özellikle kablo yönetimi bilmek gerek biraz ama nihayetinde yaptığınız ufak dokunuşlarla bile kasanın tasarımını hayli ileri taşıyabiliyorsunuz, tertemiz bir kurulum çıkıyor ortaya.
Küçük yapısı, masasında boş yeri sınırlı kullanıcılar için bir avantaj. Açıkçası ben bir oyuncu olarak, beyaz rengi ve temasını seven biri olarak Corsair 400C’yi beğendim, tematik bir oyuncu ortamınız olsun ya da olmasın şık ve kompakt bir kasa.
Böylelikle bir incelememizin daha sonuna gelmiş olduk, bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.