İlk misafirimiz İngilizce harf dizilimli Corsair K95 RGB, Cherry MX Red anahtarlı mekanik klavye oluyor, özellikle belirtiyorum zira Cherry MX Brown anahtarlı, daha sessiz modeli de bulunmakta.
Sarı ve siyah temalı, bol detaya yer verilmiş, albenisi yüksek bir kutu var karşımızda. Kutu içerisinden klavyenin kendisi, hafif yumuşak, tutucu dokulu bileklik ve görmeye alıştığımız dökümantasyonlar çıkıyor, çok detaylı değiller ama Corsair’ın sitesindeki kullanım kılavuzu şu ana kadar gördüğüm en detaylı kılavuzlardan biri şahsen, tam tamına 153 sayfa.
Kalın ve karmaşa yaratmayacak uzunlukta bir kabloyla ve çift USB arayüzüyle geliyor klavye. Kumaş kaplı esnek kablo hayli sağlam olduğu izlenimini değil hissiyatı direkt veriyor ancak görünümü itibarıyla pek çekici değil. Çift USB ise şayet anakartınız üzerinde USB 3.0 portu yoksa eğer ikisini de takarak klavyenin güç ihtiyacını karşılamasını sağlıyor, USB 3.0 portunuz varsa üzerinde klavye simgesi olanı bağlamanız yeterli. Bu fiyat segmentindeki bir klavyeyi tercih edeceklerin USB 3.0 portsuz bir anakart kullanacaklarını sanmıyorum, tek USB 3.0 arayüzüyle kablo ince tutulabilirmiş.
Kablo çıkışının hemen yanında polling rate, yani iletişim hızını ayarlayan bir buton konumlandırılmış, bu buton ile 1000hz’e kadar çıkılabiliyor, yüksek iletişim hızı bazı bilgisayarlarda sorun çıkarabileceği için hız kademeleri sunuluyor, en yüksek hız birinci kademede. Son kademede de BIOS modu var, bazı oyuncu klavyeleri standart BIOS’larda kullanılamadığından bu mod da seçenekler arasında.
Hafif yumuşak dokulu bileklik sabit iki vida ile tutturuluyor, bazı klavyeleri bileklikleri olmadığı veya küçük olduğu için eleyen biri olarak değerlendirdiğimde pek tutucu olmadıklarını söyleyebilirim, biraz daha tutucu olmasını yeğlerdim şahsi kullanımım doğrultusunda, hem oyun hem de günlük kullanım için.
Corsair K95 görünümüyle kaslı ve LED’leriyle eğlenceli bir klavye. Hızı ve tepkiselliğiyle öne çıkan Cherry MX RED anahtarlı klavyede ayrıca 18 tane ayarlanabilir, 108 macro atanabilir G tuşu bulunuyor. Bu tuşlar oyunlar veya günlük kullanım için Corsair Utility Engine üzerinden ayarlanabiliyor, yazılım bastığınız tuşları zamanlamasına kadar kayıt altına alabiliyor. Bilgisayar arayüzüyle hiç uğraşmadan MR butonuna basıp ardından istediğiniz G tuşunu seçebilir, macronuzu girdikten sonra tekrar mr tuşuna basarak kaydı tamamlayabilirsiniz, gayet pratik. Örneğin ben CS:GO için G1, G2 ve G3 tuşlarını farklı silah setleri için ayarladım, G7, G8, G9 tuşlarını da kullandığım yazılımlara ayarladım. League of Legends’ta da şampiyon CTRL+1-2-3-4 ile yapılan karakter hareketlerini G13, G14 ve G15’e atadım, kolaylıkla rakiplerinizi çileden çıkarabilesiniz diye.
Farklı kullanımlar için özelleştirilebilen bu butonlar özellikle MMORPG oyuncularının gözdesi, zira macro’lar zamanın ve tepkiselliğin öne çıktığı oyunlarda işinizi kolaylaştırıyorlar.
Önyüzünün bir kısmı fırçalı alüminyum ile kaplı ancak standart bir alüminyum değil, özel bir kaplama olan eloksal kaplama ile kaplanan bu alüminyum malzemeyle aşınma ve korozyona karşı önlem alınmış. G butonlarının bulunduğu kısmın uçları ve klavyenin arka yüzeyi plastik, bu tarafta gayet sağlam duran iki ayak var, yapıları kırılmaya pek müsait değil.
Anti-ghosting, yani tuş sinyallerini gecikme yaşamadan aktaran klavyenin tuşları 50 milyon basış ömrü sunuyor ve çıkarılabiliyorlar, belki torununuza miras bırakamazsınız ama klavyenin başına başka bir şey gelmediği sürece oyunlarla haşır neşir olduğunuz dönemi tamamlamaya yeter de artar. Hafif tutucu kaplamalarıyla ideal tutunmayı sağlıyorlar, tuşun algılama mesafesi ise incelediğim diğer mekanik klavyeler kadar kısa değil, oyunlardaki performansımı düşürmedi ancak parmakların nispeten daha çok efor sarf etmesi anlamına geliyor.
Çıkardıkları ses normal bir klavyeye göre fazla elbette ama deneyimlediğim diğer birçok MX RED anahtarlı tuşa göre hissedilir biçimde daha az, mekanikler arasında sessiz diyebiliriz.
Genelde mekanik klavyelerin bir kısmında F tuşlarının üzerinde konumlandırılan multimedya tuşları numerik tuşların hemen üzerinde, ayrıca konumlandırılmışlar. Bir müziksever olarak FN ve F tuşlarıyla müzik değiştirmek zahmetli bir iş, bu butonların ayrıca konumlandırılması gayet hoş. Gayet diri duran plastik tuşlar yapıları ve hissiyatları itibarıyla eski ama şık müzik setlerinin tuşlarını hatırlattılar bana, üzerindeki ses ayarı scroll’ü de gerçek metalden, elimi fareden uzun süre kaldırmadan ses ayarı yapabilmek mekanik klavyeler dahilinde konforlu.
Windows butonu kilidi, kapalı, düşük, orta ve yüksek ışık ayarı, 3 ayrı profil tuşu ve MR tuşu da ekstra butonlar arasında. Profillerin klavye üzerinde bulunan bir belleğe kaydolduğunu da belirtelim, yani hangi bilgisayara takarsanız takın profillerinizi yanınızda taşıyabiliyorsunuz, gerçi klavye pek taşınabilir değil.
Corsair Utility arayüzü bu segmentteki çoğu ürün gibi gayet detaylı. Mesela macronun tekrarlanması, sadece basılı tutarken çalışması veya tekrar sayısı gibi neredeyse her türlü detaya inilmiş, işte bunu her arayüzde göremiyoruz. Işıklandırma tarafında da çeşitli efektlere yer veriliyor ve uyumlu Corsair RGB ürünlerle eş ışık ayarı yapılabiliyor, çaldığınız müziğe göre aydınlatma da bunlardan biri.
Gel gelelim en önemlisine, oyun deneyimine. K95 RGB, kullanması keyifli bir klavye. League of Legends ve CS:GO gibi oyunlarda mekanik bir klavyeden bekleneceği gibi hızlı tepkilerinize hızlı yanıt veriyor, 1ms gecikme süresiyle Cherry MX RED anahtarlar hakkını veriyor. Tuşların tek olumsuz yanı ise basış mesafelerinin normalin biraz üzerinde olması ve hafif sert olmaları, uzun oyun maratonlarında değil belki ama özellikle yazı yazarken parmaklarımın ve ellerimin yorulduğunu hissettim, dediğim gibi oyun tarafında çok fazla tuş kullanmadığım için problem yaşamadım.
Corsair K95 RGB, kalın usb kablosu, uzun yazı maratonlarında biraz yorucu olmasıyla eleştiri oklarımın hedefi oldu ancak yüksek malzeme kalitesi, Panasonic marka yongayla yönetilen ışıklandırma sistemi, klavye üzerinden direkt makro kaydı, ayarlama seçenekleri ve özellikle de ayrı multimedya butonlarıyla beğenimi kazandı. Benim için fiyat önemli değil, en iyilerinden, en kalitelilerinden birini alacağım diyen kullanıcılardan biriyseniz eğer profil belleği, ayrı multimedya tuşları, anında makro kaydı, nispeten sessiz tuşlarıyla sıyrılan Corsair K95, özellikle üst segment olduğunu vurguluyorum, fiyatının ederi rekabetçilerden.
Sıra geldi Corsair Scimitar’a.
Corsair’ın RGB serisine has bir kutulamayla geliyor, vitrin tasarımı benimsenmiş. Kutu 44içerisinden farenin kendisi, standart dökümantasyonlar ve bir anahtar çıkıyor, bu anahtarın görevine daha sonra değineceğiz ancak kutu içerisinden bir sticker çıkmasını isterdim doğrusu, ufak maliyetli bu tür şeylerle oyuncuların gönlünü hoş tutmakta fayda var.
Kumaş kaplı kablosu pek esnek bir kablo değil, bu tarafta fareyi hareket ettirirken katı bir cismi ittiyormuşcasına his veren kablo yerine silikon katkılı bir kablo tercih edilebilirmiş.
Farenin iki versiyonu bulunuyor, biri elimizdeki sarı diğeri de siyah versiyonu.
Elimizdeki Scimitar çoğunlukla siyahın hakim olduğu sol yanında ise sarı metale yer verilen versiyonu. Geneline plastiğin hakim olduğu farenin üstünde DPI ayarlama butonları bulunuyor, fare 12 bin dpi çözünürlükte bir sensöre sahip ki gayet yüksek bir değer olmakla beraber şahsi kullanımımda 28 inç 4K bir monitör için gayet yeterli, şahsen ben günlük kullanımda 6 bin, oyununa göre de 1500 ila 3000dpi arasında kullandım, bu taraf tamamen kişisel alışkanlıklarla alakalı ancak tarama çözünürlüğünün artması doğru ve keskin hareketler için önemli.
Sol tarafında 12 adet mekanik anahtarlı ayarlanabilir buton bulunuyor ve tuşların bulunduğu haznenin yeri de ayarlanabiliyor, tamamen modüler bir fare değil belki ama anahtar sayesinde haznenin yeri ayarlanabiliyor, baş parmağınıza en uygun yer seçilebiliyor. Doğrusunu söylemek gerekirse başta tuşlar benim elim için biraz geride kalınca rahat kullanamamıştım ama böyle bir ayar olduğunu görünce hayli hoşuma gitti.
Sağ tarafında, yüzük parmağınızın oturduğu kısımda hafif tutucu, biraz yumuşak bir yüzey var. Fareyi bileğini masaya yaslayıp, parmak uçlarını kaldırmadan kullanan biri olarak elimin gayet iyi oturduğunu söyleyebilirim, asimetrik yapıdaki fare sağ elini kullananlar için gayet ergonomik ve fareye hakim olduğunuz hissiyatını veriyor, zira özellikle de FPS oyunlarında fareyi kendi uvzunuz gibi kullanabilmek oyunlardaki başarınız için ziyadesiyle önemli.
Scimitar’ın 12 bin DPI çözünürlükte sensöre ve 12 mekanik atanabilir butona sahip olduğunu söylemiştik, fare MMO, MOBA oyuncularına özgü bir fare olarak lanse ediliyor. Bu tuşları ben şahsen CS:GO gibi oyunlarda silah setleri için kullandım, arayüzdeki macro kaydetme ekranından macromu kaydettim ve istediğim butonu atadım, tek tıkta keskin nişancı seti, tek tıkta yakın menzil setini kuşanmak gayet kolay ve zahmetsiz oluyor. League of Legends’da ise eşyalarımın aktif yeteneklerini bu tuşlara atadım, biraz alıştıktan sonra aktif yetenekleri bu tuşlardan kullanmak gayet kolaylaşıyor zira butonlar hem sert değiller hem de dönütleri ve hissiyatları gayet tok, aslında mesele farenin sağına soluna tuş koymak değil, bunları en kullanılabilir şekilde konumlamak ve dizayn etmek, Scimitar’da bu başarılmış.
İncelemenin başında beri farenin renkten renge girdiğini gördünüz belki ama ben teyit edeyim, fare RGB bir fare ve DPI ayarı ışığı hariç aydınlatılan tüm kısımların rengini istediğiniz gibi, ayrı ayrı değiştirebiliyorsunuz, diğer ekipmanlarla aynı arayüzü kullanması sayesinde dilerseniz eğer uyumlu ekipmanlarla harmoni oluşturmalarını sağlayabiliyorsunuz, Corsair’ın bir set oluşturma açısından rakipleriyle benzer taktikleri izlediğini söyleyebilirim.
Oyun deneyimimi biraz daha açmak gerekirse eğer CS:GO’da, uzun maratonlarda ellerim terlemeden maratonumu tamamlayabildim, fare elime tam oturduğu için hem fiziksel anlamda hem de “elime oturmuyor, sinirlerimi bozuyor” şeklinde rahatsız edici bir durum yaşamadım. Dikkatimi çeken tek şey sağ tık mesafesinin sol tık mesafesinden biraz daha uzun olması oldu, öyle görünmese de farkı hissedebiliyorsunuz, gerçi bu biraz titizliğimden doğan bir eleştiri, oyun içerisinde olumsuz bir fark hissetmedim. League of Legends’da da aynı şekilde, elim yorulmadan, fazla tutucu olmayan yapısıyla terlemeden maratonlarını tamamlayabildim, olumsuz bir duruma rastlamadım doğrusu. Sürekli hareket etmesi gereken şampiyonlar da problem olmadı zira farenin topukları gayet güzel kayıyor. Eşyaların aktif yeteneklerini kullanmak da ayarladığınız tuşa göre hayli kolaylaşabiliyor.
Corsair Scimitar’daki renkli ledler çoğu farede artık görmeye alıştığımız bir şey, oyun dünyasında popüler ancak soldaki ayarlanabilir butonların konumunun değiştirilebilmesi pek karşılaştığımız bir şey değil, şahsen benim takdir ettiğim bir yapı olmuş, MMO ve MOBA oyuncularının seveceği cinsten. Fareyi tamamen kavramayı seven kullanıcılar için de şunu söyleyebilirim, farenin herhangi bir yeri sizi itmiyor, gayet ergonomik. Fiyatı tarafında bu videonun yayınlandığı tarih itibarıyla 400 lira civarında bir fiyatlandırmayla geliyor. Bu şekilde bol ayarlanabilir tuşlu bir fare alamak isteyenler için şunu söyleyebilirim, benzeri farelerden bir miktar daha pahalı ama Corsair’ın Key Slider, yani ayarlanabilir butonların modülünün hareket ettirilebilmesi yeteneği belirleyici bir kriter olabilir şahsen.
Sırada Corsair’ın kablosuz kulaklığı Void Wireless RGB var.
Siyah sarı kutusu vitrin tarzında, kutusunun üzerinde özellikle 50mm sürücü ve Dolby Surround 7.1 ifadeleri dikkat çekiyor. Kutu içerisinden kulaklığın kendisi, siyah sarı temalı uzatma standı, kablosuz alıcı, şarj kablosu ve standart dökümantasyonlar çıkıyor, ekstra bir içeriğe yer verilmemiş.
Uzatma standı kulaklıkta olduğu gibi siyah sarı temasıyla süslenmiş ve gerçekten hoş görünüyor, USB uçları da aynı şekilde oyuncu temasından nasibini almış. 2.4Ghz kanalında çalışan alıcıyı ister bu üniteye ister direkt olarak kasamıza takabiliyoruz ve alıcının kağıt üzerindeki menzili yaklaşık 12 metre, pratikteki denemelerimde arada bir duvar ve bir kapı olmasına rağmen aynı değeri elde ettim, yani kulaklığınızı çıkarmadan evin diğer ucunda değilse eğer kapınızı açabilme veya 1 oda ötenizdeki mutfaktan su alabilme imkanı sunuyor diyebilirim pratik kullanımda.
Kulaklık siyah ve sarı temasıyla aslında Void Wireless serisi içerisinde özel bir ürün. Kafa bandı, hoparlör yastıkları siyah, ayar şeritleri ve hoparlör haznelerinin bir kısmı ise sarı. Ayar şeritleriri tarafında metal kullanılması plastiğe oranla sağlamlık anlamında ne kadar fark yarattığı tartışılır ancak çok daha dayanıklı olacağı hissini veriyor, metal demişken kafa bandının hoparlör haznesine bağlanan kısmında da metal kullanıldığını belirtelim. Kulaklığın genel malzeme kalitesinin verdiği hissiyat tatminkar seviyesinin üstünde.
Hoparlör haznelerinin üzerinde bazı butonlar var, güç ve mikrofon açma kapama butonundan kumaş yastıklara ilerlerken ses ayarı butonunu görüyoruz. Bu buton bir yandan ses ayarı yaparken bir yandan da kısa bir süre basarak Corsair Utility Engine üzerinden özelleştirdiğiniz beş ses profili arasında geçiş yapmanızı, uzun süre basarsanız eğer Dolby Surround açmanızı sağlıyor, çok işlevi buton iyi düşünülmüş doğrusu.
Biraz altında kulaklığı sadece şarj etmenizi sağlayan micro usb girişi var, sadece diye vurguluyorum zira kulaklığı sadece kablosu üzerinden kullanamıyorsunuz, bu girişten sadece güç sağlanıyor, kulaklığınızın şarjı bittiği vakit güç kablosunu bağlıyorsunuz ve ses iletimi yine kablosuz alıcı üzerinden sağlanıyor. Şarj konusuna gelmişken kutu üzerinde 16 saat kullanım süresi sunduğuna dair bir veri var. RGB ledler ile İstediğiniz rengi ve efekti seçebiliyorsunuz, görünüm anlamında gerçekten hoş duruyorlar, Corsair Utility Engine üzerinden tüm LED ayarlarına ulaşabiliyorsunuz, diğer Corsair RGB ürünlerinizle eş aydınlatma ayarı da yapılabiliyor.
RGB ledler kapalı halde yaptığım testlerde bol bol müzik dinledim, oyun esnasında teamspeak üzerinden görüşme yaptım, saat sabah 12’de kullanmaya başladığım kulaklığın bataryası gece saat 3 geçerken bitti, süreç boyunca mikrofonun üzerindeki bildirim ledi %20’ye geldiğinde turuncu, tükenmeye yaklaştığında da kırmızı renkli lediyle mesaj verdi. Kağıttaki kullanım değerini neredeyse yakaladım ki beklediğim değerin üstünde oldu, kablosuz kulaklıklarda her ürün bu kullanım süresini yakalayamıyor kaldı ki 50mm sürücülü kulaklıklar arasında 388gram ağırlığıyla sağladığı deneyim yorucu olmuyor.
Şimdi hoparlörleri ve mikrofonu teknik anlamda tanıyalım.
50mm neodmiyum sürücüler 20hz-20khz aralığında ses sunabiliyorlar ve 32ohm değerindeler. Mikrofon 100hz-10khz aralığında ses alabiliyor, analog bir mikrofon. Hoparlörlere belirli bir süre burn-in işlemi uygulayıp potansiyellerini mümkün olduğunca ortaya çıkardım ve şunları söyleyebilirim. 50mm sürücüler gerçekten yüksek ses çıkışına sahipler, sürekli yüksek seste müzik dinleyen benim gibi biri için bile gayet yüksek, kulaklıktan sıkılıp boynunuza astığınızda hoparlör vari kullanmak mümkün, yalnız hoparlör hazneleri sadece ters tarafa doğru dönüyorlar, döndürmenize de gerek kalmayabilir zira boynunuzdan yeterince uzaklaştıkları için sizi boğacakmış hissi yaratmıyorlar.
Detay kalitesine girmeden bu kulaklığın bir oyuncu kulaklığı olduğunun altını çizelim zira kulaklığın detay seviyesindeki başarımı bir müzik kulaklığındaki kadar değil, derin bass sesler, trap türü basslı parçalardan tüm zevki alabilecek kadar bir bass başarımına sahip değiller, bass için ayrıca ses profili oluşturup arayüzü üzerinden ince ekolayzır ayarı yapsanız bile belirli bir seviyenin üzerine çıkmıyor ağır basslar, bozulmaya başlıyorlar.
Ancak oyunlarda tüm patırtıyı kütürtüyü, patlama seslerini özellikle de Dolby Surround 7.1 ile gayet canlı hissedebiliyorsunuz. Sürücülerin 50mm olmasından olacak ki sanal surround sistemi olsa da yön tayini konusunda başarılı buldum, CS:GO’da yaptığım denemelerde atmosfere dalabilmemi kolaylaştırdığını ve etrafımdaki çoğu sesten haberdar olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim, sesler biraz cılızlaşsa da bu açıdan gerçekten başarılı buldum. Dolby Surround destekli film ve video içeriklerde de aynı şekilde etkileyiciliğini sürdürdü, kablo karmaşasından uzak bir şekilde video içerik tüketmek için ideal.
Hoparlörlerin etrafındaki kumaş yastıklar gayet havadarlar, aynı zamanda da hayli genişler, büyük kulaklı biri olarak içleri gayet ferah, bu arada yastıkların çıkabilir olduklarını belirtelim. Bu ferahlık bir eksiyi yanında getiriyor, o da ses yalıtımı tarafında zira kulaklığın ses yalıtımı zayıf, içerideki ses dışarıya rahatlıkla çıkabiliyor, aynısı dışarıdaki sesin kulaklığa gidişi konusunda da geçerli. Etrafımda rahatsız edecek biri olmadığı için beni rahatsız etmedi, ferahlığı tercih ederim belki ama aynı odada başkaları olsa aynı şeyi derler mi bilemiyorum.
Gel gelelim mikrofona. Mikrofon tarafında analog bir mikrofondan yana seçim yapılmış, öncelikle bu mikrofon bir ses içeriği üretmek için uygun değil, Teamspeak üzerinden veya oyunların yerel konuşma yazılımları üzerinden konuşmak için yeterli ancak ses kalitesi örneğin bir oynanış videosu hazırlamak için yeterli detayı sunamıyor.
Mikrofon geliştirilirken amacın da bu olduğunu zannetmiyorum zira tek yönlü mikrofunun gürültü engelleme yetenekleri hayli iyi, sokaktan gelen çocuk sesleri, hemen yanınızdaki kasa, hatta hemen yanınızdaki arkaşınızın konuşma sesi, bu sesler neredeyse hiç karşı tarafa iletilmiyorlar, sırf bu niteliğinin bir oyuncu için yeterli olduğunu söyleyebilirim. Mikrofon modulü kademeli ve sabit yapıda, ucu da silikon maddeden imal edilmiş ancak istediğiniz şekli almıyor. Mikrofon en üste alındığında yeterince kamufle olabiliyor.
Corsair Void Wireless 7.1 RGB Special Edition kulaklık bir müzik kulaklığı veya iyi bir ses kayıt cihazı değil ancak başı rahatsız etmeyen yapısı, kolay şekil alabilen kafa yastığı, 16 saate yakın kullanım süresi, maksimum ses çıkışı ve başarılı tek yönlü mikrofonuyla oyuncuların istediklerini sunabilecek türden bir kulaklık olmuş.
Böylelikle Corsair’ın oyuncu ekipmanlarını incelemiş olduk, bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.