Geçmişten bugüne...
Yeni yapay zekânın dününü bugününü daha iyi anlayabilmek için yapay zekânın tarihini incelemek doğru bir başlangıç noktası olabilir. Telefonlara yapay zekânın yerleşmesi birkaç ay öncesine dayanmış olsa bile bilimin bu teknolojiyle ilk tanışması 1951 yılında gerçekleşti. Bu dönemde sadece üç tane ana mekanizma olabileceğine inanılıyordu: Konuşmak, görmek ve bir insan gibi düşünmek.
Bu üç ana mekanizmayı hayata geçirebilmek için bilgisayar mühendisleri ve matematikçiler yıllar boyunca çalışarak mantık ve bilirkişi sistemlerini devrimleştirerek makinelerin kendi kendine öğrenmesini sağladı.
Akıllı telefonlar hayatlarımızda büyük bir rol oynamasına rağmen günümüzün koşulları için üç ana mekanizma bizler için yeterli olacaktır. Dokunmatik ekranlardan bizi uzaklaştıran konuşmalar, makine görüşü ile ilerlemiş fotoğrafçılık, filmcilik ve imaj işlemleri ve bunlarla beraber kullanıcıların davranışlarını farklı verileri toplayarak algılayan ve gelecek ihtiyaçları önden belirleyerek telefonunu en optimize hale getiren bir yapay zekâ harika bir telefon deneyimi için beklentilerin çok üzerinde.
Geçtiğimiz Ekim ayında Huawei yeni amiral gemisi modeli Huawei Mate 10 Pro’yu piyasaya sürerek yapay zekâyı; fotoğrafçılık, imaj tanıma ve kullanıcı servislerinde kullanabileceğini kanıtladı. En son çıkan Huawei P20 Pro ise, DxOMark mobil kamera sıralamasında rekor kırarak gelişmiş teknolojinin artık daha ulaşılabilir hale geldiğini gösterdi.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.