Elgato’yu da bünyesine katan, daha da büyüyen Corsair, her yıl bazı ürünleri güncelliyor, bazılarını da baştan çiziyor, Corsair’a taze kan oluyorlar.
Dark Core RGB SE yeni bir tasarım, MM1000 ise MM serisinin güncellenmiş bir versiyonu. Dark Core’un vitrin tasarımlı, bol detaylı kutusundan kendisi, kumaş kaplı 1.8 metrelik Micro USB şarj kablosu ki sağlam ve yeterince esnek bir kablo, alıcısı, USB Tip A’dan Micro USB’ye dönüştürücü, gövdeyi biraz daha genişleten ekstra bir panel ve alışılageldik dökümantasyonlar çıkıyor.
MM1000’in kutusundan ise kendisi, Micro USB’den Lightning’e ve Micro USB’den Type C’ye dönüştürücü ve kablosuz şarj desteklemeyen her cihaza bu yeteneği kazandıran alıcı parça çıkıyor.
İkisi de ayrı ayrı ürünler aslında, MM1000’i üzerinde farklı bir marka fareyle, Dark Core RGB SE’yi de bağımsız bir şekilde kullanabilirsiniz ama birbirlerini tamamlayacak şekilde üretilmişler, nedenlerine değineceğiz.
Öncelikle Corsair Dark Core RGB SE kablosuz kullanım odaklı bir fare, kablosunu takıp şarj ediyorsunuz, isterseniz kablolu da kullanabiliyorsunuz tabii. Lityum polimer bataryasıyla aydınlatmalar açık halde 16, kapalı halde 24 saat kullanım süresi vaadedilmiş.
Sağ ele göre şekillendirilmiş fare yaklaşık 13.5cm uzunluğunda ve 6.5cm eninde, elimin tümünü taşıyabilecek boyutlarda, Grip ve Palm tarzı tutuşa daha müsait. 128 gram ağırlığa sahip, bataryadan dolayı kablolulardan elbette ağır ama Razer Mamba gibi yine bataryalı rakiplerinden de ağır. Lakin ağır ve daha kontrollü fareleri tercih ettiğimden böyle olması benim için çok daha makbule geçti.
Tamamı sert plastikten imal edilmiş, sırtı ve başparmağın yattığı kısım Armadillo zırhı misali dokulu, elleri terleyenler için böyle yüzeyler daha fazla tutuş için faydalı olabiliyor.
Tıklar düz tıklar, içeri doğru kavisli değiller, altlarında Omron’un mikro anahtarları var. Bu anahtarlar 50 milyon tıklama ömürlü. Misal veriyorum yine kablosuz Logitech G Pro, kablolu Razer Deathadder Elite bunlarla aynı ömürde, bunlar da Omron anahtarlar kullanıyor yine, Steelseries Rival 700 ise 30 milyon tık ömürlü.
Tık mesafesi kısa, hızınıza rahatlıkla ayak uydurur. Sadece uçlarında değil, tıkların büyük bir kısmı rahatlıkla tıklanabilir halde. Genişçe bir profil butonumuz var, solda da DPI butonları. Büyükler aslında ama bunlara bir kere bile yanlışlıkla basmadım, tasarımın başarısı, bu önemli bir şey.
Scroll kademeli bir scroll, öyle tıkır tıkır bir sesi yok, hissiyat olarak da öyle, akıcıya yakın, ideal kıvam yakalanmış. Girintili çıkıntılı, gayet tutucu bir kauçuk malzemesi var, kenarları da şeritler halinde aydınlatmalı, yalnız sağa sola hareketi, sayfalarda ileri geri hareketi yok yani.
Solda ileri ve geri butonları, ortalarında da Sniper butonu var. Burası gayet hoş görünmekle beraber içeri kavisli, başparmak itilmeden parmağınız çok doğal bir pozisyonda kalıyor lakin ileri-geri butonlarına erişmesi de zor, basması da zor, pek kullanışlı bulmadım. Sniper butonu ise tam başparmağın ortasında zaten, belki biraz derinde bir buton ama bu butona istediğiniz DPI’ı giriyorsunuz arayüzünden, keskin nişancılık gerekince mesela basılı tuttuğunuz sürece o DPI’da işliyor fare, bırakınca eski haline dönüyor. 3 kademeli LED de hangi DPI modunda olduğunuzu gösteriyor. Sol klik hariç butonların hepsine bir görev macro, metin, medya, uygulama ve başka bir sürü şey atayabiliyorsunuz iCUE arayüzünden.
RGB aydınlatmalı kısımları var, sırtındaki Corsair logosu, scroll ve arkaya doğru iki kısa şerit. Yine iCUE’dan gökkuşağı, yanıp sönme, renk geçişi ve statik aydınlatma efektlerini seçebiliyorsunuz, istediğiniz aydınlatmayı teker teker açıp kapayabiliyorsunuz. Kablosuz kullanım odaklı bir farede aydınlatma bence ekstra bir yük ama RGB aydınlatma isteyene var mı, var.
Altında geniş teflon topukları var, MM1000 gibi sert bir yüzey veyahut kumaş bir yüzey olsun, kontrollü hareket ediyor. Açıp kapama ve 2.4GHz-Bluetooth geçiş anahtarı var. Evet, Dark Core Bluetooth üzerinden de kullanılabiliyor, yani bir dizüstüye, hatta bir telefona 2.4GHz alıcısına gerek olmadan bağlanabiliyorsunuz, rakiplerine göre önemli farklarından biri.
Farenin kalbi ve performansını büyük ölçüde belirleyen şeyi sensörüdür arkadaşlar. Burada popüler bir sensör olan PWM3366 baz alınarak geliştirilen PWM3367’yi görüyoruz. 16 bin DPI çözünürlükte bir sensör ama bu bir ölçüt değil, 16bin DPI Çinli fareler de var sonuçta. Asıl mesele IPS, yani inç başına tarama hızı ki bu optik sensör 250IPS tarama hızına sahip. Kağıt üstünde en hızlısı değil ama zaten ihtiyacınız olan hızın, ki 150IPS ve üstünü tavsiye ediyorum ben oyunculara, üstünde bir hız bu.
Kablolu halinde gecikme sıfır diyebileceğimiz kadar düşük, kablosuzda ise 2.4GHz bandında 1ms gecikme süresine sahip olduğunu, bunun Bluetooth için de geçerli olduğunu belirtmiş Corsair.
Oyun testlerinden önce MM1000’in de detaylarına inelim. 35CM eninde ve 26CM uzunluğunda mikro dokulu, sert yapılı bir mausepad. Hem ağır, hem de altı tamamen kauçuktan olunca milim kaymıyor yerinden.
Hayli kalın bir kabloyla bağlanıyor, zira hem güç aktarımı yapıyor, hem de kontrolcünün üzerindeki USB 3.0 çıkışını besliyor. Bu çıkışa farenin kontrolcüsünü bağladım ben. Üzerindeki LED şarj devam ediyorsa yanıp sönüyor, tamamlanınca sabit kalıyor.
Sağ üstte bir çember göreceksiniz, işte burası QI kablosuz şarj destekli alan, yani padin tamamı şarj alanı değil. Dark Core da QI destekli, başlarda böyle şarj edeceği yeri bulurken biraz denettiriyor, sadece biraz alışmak gerek. Ben o gün işimi bitirip yatacağım zaman bırakıyorum, gece şarj ediyor, sabah alıyorum yerinden.
QI standardı global bir standart. Kablosuz şarj destekli bir telefonunuz var diyelim, mesela Samsung Galaxy S9+, koyun, şarj etsin. Tabii hızlı şarj değil bu, böyle telefonlar hızlı şarj için 15-20W güce ihtiyaç duyabiliyorlar. Yavaş ama pratik mi, pratik, QI standardını destekleyen her şeyi şarj ediyor sonuçta. Diyelim ki telefonunuzun kablosuz şarj desteği yok, kutudan çıkan aparatı dönüştürücü gerekirse dönüştürücüyle tabii mesela bir iPhone’a takıyorsunuz, yine bu şarjdan faydalanabiliyorsunuz. Gerçi aparatla çok hoş bir görüntü ortaya çıkmıyor ama kablosuz şarjsa kablosuz şarj, Razer’ın Firefly HyperFlux’ı mesela böyle bir şey destekli değil, Logitech’in G Powerplay’inde de tüm alan fareyi şarj edebiliyor ama başka bir cihazı şarj edemiyor. MM1000’in ayırıcı ve önemli bir özelliği yani QI standardını desteklemesi, mause pad alırken yavaş da olsa bir kablosuz şarj pedi almış oluyorsunuz diyebiliriz.
Önce tabiri caizse milli E-Spor oyunumuz CS:GO ile testlerime başladım. Öncelikle fare elimden taşmıyor, beni taşıyabilecek bir fare. Teflon ayaklar sert yüzde beklediğimden çok daha kontrollü çıktı, sert yüzeyleri sevmezdim çok kayganlar diye ama bu hem kontrollü, hem de en güzeli ne biliyor musunuz, kirlendi mi temizlemesi çok kolay, leke, eldeki ölü deri, yiyecek lekeleri işleyemiyor bu yüzeye haliyle. Tık mesafesi olması gerektiği gibi iyi, hızlı hareketlerde atlama yok, 400DPI’da özgürce bir o yana bir bu yana gidip geliyorsunuz, bir CS:GO oyuncusu için yeterince büyük bir mause pad.
Favorim Overwatch’ı da oynadım tabii, fareyle yaklaşık 1 ay geçirdiğimi de ekleyeyim ve en önemlisi şu, kablosuz fare büyük rahatlık, özgür bir şey ama kabloluya göre gecikme yoksa, performans varsa bir oyuncunun keyif alabileceği bir şey. Bir önceki farem, bu eski Razer Mamba arkadaşlar, kablolu ve kablosuz hali arasında tepkisellik farkını hissettiriyor, kabloluyla oyunlarda daha rahat ediyorum. Dark Core RGB SE’de ise tabiri caizse işi çözmüşler, hem kablolu hem kablosuz, arada hiçbir tepkisellik farkı sezmedim, oyuncu faresi kablosuz olacaksa böyle olmalı, oyuncunun performansından kesmemeli.
Batarya süresine gelecek olursam LED’ler kapalı halde ben 18-19 saat, LED’ler %100 şiddette açık halde de 13 saat civarı bir kullanım süresi elde ettim. Sabah 9’da kullanmaya başlasanız, bir sonraki günün 3’ü 4’ü gibi bitmiş oluyor, birebir denedim arkadaşlar, yani günü çıkarmaktan çok daha fazlası.
Corsair Dark Core RGB SE ve MM1000. Dark Core ağırlığıyla, Grip ve Palm’e elverişli yapısıyla benim kişisel ihtiyaçlarımı karşıladı, yalnız başparmak altındaki ileri geri butonlarını konumları ve sertlikleri itibarıyla kullanışlı bulmadım. Bunun dışında sensörü olsun, tepkisellik konusundaki iddiasını kanıtlamasıyla olsun rekabetçi oyuncular benim gibi memnun kalırlar diye düşünüyorum. MM1000 ise sert yüzeyli mausepad’lere olan “kontrolsüz, fazla kaygan” şeklindeki önyargımı kırdı. Kablosu masada kalın ve kaba görünüyor ama sert yüzeyin kumaşa göre temizlemesinin çok kolay olması, soyulmaması, yıpranmaması, kafanız rahat bu konularda.
Bu videonun çekildiği tarih itibarıyla Dark Core RGB SE’nin fiyatı 700 lira, MM1000’in de 600 lira civarında ama Dolar-TL, durumları dalgalı, güncel fiyata kendiniz bakın derim. İkisi de premium ürünler, tek başına Dark Core tasarımı, hızı, tepkiselliği, rakiplerinden geri kalır bir yanı yok, Bluetooth gibi bir artısı da var hatta ve bir iki tık daha uygun fiyatlı. MM1000 ise güzel bir ürün ama bence pahalı, Razer’da, Logitech’te de böyle bir fare-pad ikilisi ucuza gelmiyor tabii hatta yine Corsair ikilisi, yeni nesilde hepsinden uyguna geliyor ama MM1000 bütçe varsa başarılı bir tamamlayıcı ama şart değil bence.