Kansere iki farklı ilaçla saldıran bilim insanları, şaşırtıcı sonuçlar elde etti

Farklı faydalar da tespit edildi
Yorumlar

Çağımızın vebası olarak görülen kanser hastalığı ile mücadele hız kesmeden devam ediyor. Bu kapsamda neredeyse her gün yeni haberler duyduğumuz kanserle mücadele konusunda bir gelişme daha yaşandı.

Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, kanserle mücadele etmek için geliştirilen bir değil fakat iki farklı tipte ilacı birleştirerek hastalığa karşı verilen savaşta yüzleri güldürecek sonuçlar elde etmeyi başardılar.

Bilim insanları yürüttükleri çalışmada PLK1 inhibitörleri ve TH588 adı verilen kanser ilaçlarını kullanmışlar. PLK1 inhibitörleri, mitoz bölünmeye müdahale ederek kanserli hücrelerin bölünüp çoğalmasını engellemeye çalışıyor. Ancak ilaç yan etki olarak ise hücrelerde oksidatif strese yol açıyor.

Tam bu noktada ise araştırmacıların aklına bir fikir gelmiş. PLK1 inhibitörlerinin kanserle daha etkin bir biçimde mücadele edebilmesi için ilacı, hücrelerin oksidatif strese müdahale etmelerini engelleyecek başka bir ilaçla birleştirmek fikrinden yola çıkan MIT araştırmacılarının imdadına TH588 adlı ilaç yetişmiş.

Mitoz bölünmeye uğrayan normal hücre (üstte). İkili ilaçlarla bölünme işlemi sekteye uğratılan kanserli hücreler (altta).

Araştırmacılar, iki ilacın bir arada kullanıldığı testlerde elde edilen sonuçlar neticesinde kanserli hücreleri ortadan kaldırmak için ilaç dozunun ciddi oranda azaltılabileceğini tespit etmişler. Normal dozun onda birinin kullanıldığı senaryolarda sonuçlar eskisine benzer şekilde çıkmış.

Farklı faydalar da tespit edildi

Ancak hikâyenin burada bitmediğini hatırlatmamız lazım. İlaçların etkinliğini incelemeye karar veren araştırmacılar, TH588’in aslında PLK1 inhibitörü ile aynı düşmanı yani hücre bölünmesini hedef aldığını tespit etmiş. Elde edilen bulgular neticesinde ilaçların sadece tümörlere odaklandığı ve sağlıklı hücrelere dokunmadığı tespitinin araştırmacılarda sürpriz etkisi yaptığı belirtiliyor.

Bahsi geçen ilaçların halihazırda kullanımda olduğunu hatırlatan çalışmanın ekip lideri Michael Yaffe yaptığı açıklamada, “Araştırmada elde ettiğimiz sonuçlar, hastalara tedavi yöntemi olarak dönebilme ihtimalini barındırıyor.” ifadelerini kullanmış.