V serisi ikinci ekran, çift ön ve video kabiliyetleri güçlü arka kamera, Quad DAC gibi ekstralarla farklı bir seriydi, farklı bir cephedeydi, kullanıcı kitlesi de aynı şekilde farklıydı ama V30+ ile beraber aradaki çizgi artık eskisi kadar belirgin değil.
V10’daki askeri sınıf testlerden geçebilen ağır metal çerçeveli, dokulu gövde, V10 ve V20’deki, ana ekrandan bağımsız ikinci ekran, çıkarılabilir bataryaları, yani V serisinin imzası diyebileceğimiz şeyler artık yok, ne kadar gereklilerdi bunlar tartışılır ama en nihayetinde G serisine daha benzer, G6’ya da bakarsanız aslında V30+ ile abi kardeş gibiler, yine dolu dolu bir telefon var karşımızda.
Siyah ve sade bir kutusu var, 128GB olduğu dışında bir bilgi yok üzerinde. İçinden telefonun kendisi, 9V 1.8A güç verebilen, Quick Charge 3.0 destekli adaptör, 1 metrelik, silikonlu, esnek ama kirlenmeye müsait Tip C kablosu, ekran silme bezi ve Quadbeat kulaklıklar çıkıyor.
Kablosu ayrım kısmına kadar güzel bir kumaş kaplı, sonra plastik, butonları biraz sert bir kontrolcü ve plastik hazneleriyle kulakiçi kulaklıklar var. Kutudan çıkan uygun bir uçla, bir de hafif olunca kulaktan düşmüyorlar. Ses kalitesi ortalamanın üzerinde kesinlikle, basslar gürül gürül değiller ama keyif verirler, tizler de berrak, dinamik aralığında, detay ayrımında sıkıntı yok, sahnesi yeterli, genel olarak Rap, Rock, Pop çoğu türde müzik dinleyebileceğiniz, dışarı da pek ses sızdırmayan, dengeli bir kulaklık olmuş, bir odyofil değilseniz bu kulaklıklar işinizi fazlasıyla görür.
Bu videonun çekildiği tarih itibarıyla LG V30+ için siyah ve gümüş renk seçeneği var, Aurora Siyahı ve Bulut Grisi olarak geçiyorlar yalnız LG talebe göre mavi ki bence harika bir renk ve mor renk seçeneğinin gelebileceğini söylüyor, aklınızda bulunsun.
15.1CM boyunda, 7.5CM eninde ve 7.3MM kalınlığındanki telefon 158 gram ağırlığında, 6.3 inç ekranlı 195 gram ve 8.6mm kalınlığındaki Note 8’den, özellikle yine 6 inç ekranlı 178 gram ve 7.9mm kalınlığındaki Mate 10 Pro’dan, 5.8 inç ekranlı 174 gram ve 7.7mm kalınlığındaki iPhone X’dan, neredeyse tüm rakiplerinden hafif ve ince bir telefon LG V30+.
6 inç ekranın kasasına oranı %81.2, çerçeveler belirgin ama yuvarlatılmış kenarlarla güzel bir harmoni yakalanmış. Önü ve arkası Corning Gorilla Glass 5 ile çizilmeye ve kırılmaya karşı dayanıklı, gerçi sağ sol üst köşeyi telefonu daha hiç düşürmememe rağmen çizmeyi başardım, çizilince arkasından farklı bir renk çıkmıyor neyseki. Arka yüzeyde de bir zaiyat var, telefon kolay çiziliyor gibi, kılıf, jelatin her halükarda telefonu korumak gerek. IP68 sertifikasıyla da 1.5 metre ve 30 dakikaya kadar su ve toza karşı koyabiliyor, karşılaştırmak için ekleyeyim iPhone X ve Mate 10 Pro IP67 yani 1 metre 10 dakikaya kadar su ve toza dayanıklı, Galaxy S8, S8 Plus ve Note 8, V30+ gibi IP68 sertifikalı.
Camdan metal çerçeveye, oradan arkasına sandviç tasarımla yuvarlatılmış, kavislendirilmiş arka yüzeye derken olduğundan küçük bir telefon tutuyormuşsunuz gibi hissettiriyor. Zaten bir de olması gerekenden hafifmiş gibi olunca, ne güzel ama girinti çıkıntı olmayınca, biraz da benim gibi sakarsanız telefon elinize tutunamıyor, düşmeye atlamaya meyilli.
Üst barda özçekim kamerası, çok renkli bildirim LED’i, yakınlık sensörü, metal ızgaralı ahize var. Alt barda ise ekstra bir detay yok, akıllı butonlar var. Kurulumlarını istediğiniz gibi değiştirebiliyorsunuz, oyunda oyun ayarları, internette gezerken tam sayfa modu butonu, ana ekranda da bildirim çubuğunu aşağı çeken buton ekleniyor buraya.
Metal çerçeve biraz ezmeye bükmeye çalışınca sert ve dayanıklıyım diyor. Parlak yapısından dolayı kir tutuyor ve köşesinden kendi yansımanızı görebiliyorsunuz. Gümüş, hafif dokulu arkası, iPhone X’dakinin aksine janjanlıya kaçmayan parlak çerçeve, önde siyah yüzey derken tasarım dilini tuttum, net.
Sağda SIM ve hafıza kartı yuvası, solda yukarıda da ses ayarları var, orta parmakla basması aslında zor değil, klikliler, geri dönütleri iyi ama tabii bir baş parmakla basmak kadar da kolay değil. Misal veriyorum 3-4 senedir kullandığım günlük telefonumda o butonlar solda, o yüzden benim için normal bir şey.
Üstünde 3.5mm kulaklık girişi, LG sağolsun kulaklık girişinden vazgeçmiyor, sinyal geçişi için plastik malzemeler, altta da mono hoparlör, Tip C girişi ve bir mikrofon daha var. LG Tip C girişi için USB 3.1 standardında olduğunı belirtmiş ama yazarken veya okurken açıkçası 38-40MB/saniye yani USB 2.0 standardında bir hız görebildim.
Arkası tam bir parmak izi mıknatısı ama cam yüzeyli telefonlarda artık bundan yakınmanın bir anlamı yok. Hafif çıkıntılı, ki masada yalpalatmıyor, bir pakette çift kamera, yanda beyaz flaş ve otofokus için lazer var. Parmak izi okuyucu tam olması gerektiği yerde, işaret parmağı cuk diye oturuyor. Tamam, teklemiyor, inat etmiyor, hatta ellerim sudan hafif buruşmuşken okumayacak dedim okudu. Hız olarak en hızlısı değil ama bekletmiyor da. Çift dokunuşla uyandırma alışkanlık yaratacak kadar etkili ve kullanılası bir şey ama parmak izi kullanırsanız bir fonksiyonu kalmıyor. Yüz tanıma da var ama bunun için özel bir donanım altyapısı olmadığı sürece pek tasvip ettiğim bir şey değil.
LG’nin FullVision adını verdiği 6 inç aktif matriks P-OLED ekran. 2880X1440 çözünürlüğünde 18:9 formatındaki ekran 536PPI piksel yoğunluğuna sahip, her şey kağıt gibi net. OLED’den en canlı renkleri beklersiniz, evet renkler gayet canlı, sadece öyle gözleri zonklatacak kadar değil, Pixel 2 XL kadar da soluk değil kesinlikle. Beyazlar bir OLED ekrandan beklenebileceği kadar beyaz, rahatsız edici bir görüntü yok, siyahlar ise simsiyah, vurguluyorum peki niye?
Nihai ürün öncesinde yabancı basına yollanan V30+’larda ekranda ışığın dengesiz dağılması, siyahlarda LCD gibi arkadan parlamaa yapması ki OLED ekranlarda daha önce hiç görmediğim bir sorun, bu tür tuhaf OLED davranışları sergileyen V30+’lar açıkçası olumsuz bir izlenim bıraktı. Şimdi elimde yurtdışı çıkışından 5-6 ay sonra ülkemize ulaşmış final bir ürün var, yanında da 3-4 yıllık S7 Edge’im ve gördüğünüz üzere V30+ o tuhaf sorunlardan arınmış. 18:9 formatı uzunca bir format, uygun videolarda, fimlerde keyfine diyecek yok ama çoğu içerik 16:9, genişletince alttan üstten biraz kırpmış oluyorsunuz. Bu ekran ayrıca, Dolby Vision ve HDR10 destekli, Netflix’te HDR içerikler var, ekranın yeteneklerinden faydalanabiliyorsunuz.
Maksimum ışığı 400 nit’in biraz üzerinde, kağıt üstünde en iyisi olmasa da iyi, yoğun güneş altında ekran ışığı fullemeden gayet görünür kalıyor. Bakış açıları konusunda özellikle fuşya renginde ciddi sapma oluyor, onun dışında neredeyse tüm renklerde deneyim zedeleyen bir sapma gözlemlemedim. Eğri oturalım doğru konuşalım, ekrana bu ekstrem açılardan bakmıyoruz dostlar ve günlük kullanımda renk sapması hissedilse de deneyimi zedelemiyor, içinizde ukte kalmaz. Daha iyi olmalı mıydı peki, evet olmalıydı, orası kesin.
Ekrana 10nm üretim mimarili Snapdragon 835 güç veriyor, Kasım 2016’da duyrulmuş bir yonga, 1 yaşını geçti, birkaç ay sonra Snapdragon 845’li telefonlar çıkacak diyebilirsiniz, haklısınız ama 4K 60 kare/saniye video kaydını mümkün kılması dışında günlük kullanımı değiştiren bir şey getirecek mi, hayır arkadaşlar.
8 çekirdekli bir yonga bu, 4’ü enerji tasarruflu, 1.9GHz’e kadar çıkabilen özelleştirilmiş Kyro 280 LP, diğer 4’ü yüksek performanslı, 2.45GHz’e kadar çıkabilen Kyro 280 HP çekirdeği. Tam yük altında 8 çekirdeğin LP olanları 1.9, HP olanları 1.95GHz’de çalışmaya devam edebiliyor, gücünün %80’inden fazlasını sunmaya devam ediyor. GPU tarafında 710MHz’e kadar Adreno 540 var. LTE Advanced CAT 16, Snapdragon X16 modemiyle 1Gbit indirme ve 150Mbit yükleme hızına sahip ki, ülkemiz için çok yüksek bir hız potansiyeli bu.
Real Racing 3’te grafik kalitesi yüksek, kenar yumuşatma açık, 60 kare/saniye civarı, akıcı bir deneyimle takılmadan, duraklamadan oynayabildim oyunu. Implosion, Nova, Need for Speed No Limits, Into the Dead 2, Sky Force Reloaded, Hearthstone, 200 liradan fazla harcadığım, senelerce oynadığım müzik ritim oyunu Deemo. hepsi Snadpragon 835 ve Adreno 540 ikilisinden beklenebileceği gibi 60 kare/saniye akıcılığında oynanabiliyor.
Telefon günlük kullanımda değil oyunlarda ısınıyor ama rahatsız edici etmez, içeride bakır ısı iletim boruları, dışarıda alüminyum çerçeveler iyi bir ısı dağıtıcı görevi görmüş zira ısı çerçevelerde daha belirgin. Isıya bağlı olarak oyun performansında gözle görülür bir kayıp gözlemlemedim.
4GB LPDDR4X RAM ve 128GB eMMC dahili depolamayla gelen telefona 2TB’a kadar Micro SD kart takabiliyorsunuz, gerçi 400GB’dan büyüğü yok henüz. 128GB olması vesilesiyle, tamam UFS standardı değil ama okuma hızı 400MB/saniyenin üzerinde, yazma tarafı ben telefonun yarısından fazlasını doldurunca 100MB/saniye civarında seyretti, genel olarak kağıt üstünde UFS standardı Note 8, Mate 10 Pro kadar hızlı değil ama bunlar günlük kullanımda hissedilecek hızlar değiller zaten.
Arkada biri 16MP f/1.6 diyaframlı, f1.69 değil bu yanlış bilgiyi düzeltelim, 1 mikron boyutunda piksellere sahip, 1 / 3.09 inç 10-bit HDR bir sensör var. F1.6 diyaframlı ve 10-bit HDR sensörlü ilk kamera olma özelliğini taşıyor, 10-bit demek 8-bit bir sensöre göre %211 daha fazla renk yakalayabildiği anlamına geliyor ki hafife alınacak bir nitelik değil. 3 yönlü optik imaj sabitlemeyle desteklenmiş kamera 71 derece görüş açısına sahip.
Odaklama tarafında lazer ve faz bazlı bir odaklama paketi var. İkinci kamera 13MP, f/1.9 diyaframlı, yine 1 mikron boyutunda piksellere ve 1 / 3.4 inç bir sensöre sahip. Optik imaj sabitlemesi yok, 10-bit değil, bunları ana kamera hallediyor, ikinci kamera LG’de geniş açılı çekimler için var ki 120 dereceden bahsediyoruz, normal bir kameranın neredeyse iki katı. İkisi de 4K 30 ve FHD 60 kare/saniye video çekebiliyor, ağır çekimde 720P 240 kare/saniye destekli. Önde 90 derece, geniş açılı 5MP f/2.2 diyaframlı bir özçekim kamerası var, o da FHD 30 kare/saniye video çekebiliyor.
Kamera arayüzü muazzam, filtreler hepsinde var ama toplam 15 mod, düşünün yemek için ayrı modun olduğu bol bol seçenek var. Ayarlarda fotoğraf ve video çözünürlüğü, kare/saniye ayarı, odak takip etme ki FHD’ye kadar destekli, konum etiketi ve imza gibi ufak tefek şeyler var sonrasında. Lazer odaklama var demiştik, odaklanmaya karar verirse orta bir hızda odaklanıyor ama karar verirse, Dual Pixel’in hem pürüzsüz hem de anlık odaklamasından çok uzak. kötü değil ama en iyisiyle arada ciddi fark var.
Çekim hızı normal çekimde hayli hızlı, HDR açıkken de iyi, anı kaçırmazsınız. 16MP çoğu rakibinde gördüğümüz, sosyal medya odaklı 12MP kameralardan, aydınlık ortamlarda daha keskin fotoğraflara imza atıyor, yakınlaşınca detaylar aydınlık ya da karanlık çok daha belirgin.
Renk dengesi doğru, ışık dengesi sorunsuz. Işığın azaldığı ortamlarda veyahut karanlıkta, evet diyafram aralığı rakiplerinden düşük, daha iyi ışık alıyor ama pikseller küçük, mesela Note 8’in 12MP kamerası 1.4 mikron boyutundaki piksellerle geliyor, piksel ne kadar büyükse o kadar çok ışık alır. V30+’da piksel boyutundan feragat edilip çözünürlüğe odaklanılmış ki benim tercihim çözünürlük keskinlikten yana, 12MP sensörlere kıyasla sosyal medyada tüketmelik değil de daha depolamalık sonuçlar veriyor.
Bu arada, dinamik aralığı, karanlıktaki detaylar küçük piksellerden dolayı orta-iyi bir seviyede kalmış. Manuel modda RAW fotoğraf da çekebiliyorsunuz, Adobe Lightroom’a alıp, beklediğim kadar olmasa da biraz daha geniş bir dinamik aralık performansıyla daha esnek bir kontrol imkanı veriyor.
13MP geniş açılı kamerada odak sabit, bazı durumlarda hem kurtarıcı hem de eğlenceli, çok daha ferah fotoğraflar alabiliyorsunuz, ana kameradan netlik ve ışık anlamında bir tık geride ama genel olarak iyi ve eğlenceli. Video LG V30+’ın eline su dökülemeyen bir konu, bir defa arayüzü Android camiasındaki en detaylı ve yetenekli arayüzü.
Mikrofonu sağ sol kanal görüntüleyebiliyor, manuel odakta zebrayla odak kaçırmıyorsuunz, gürültü engelleme, kazanım ayarı yapabiliyorsunuz, bit oranı ayarlanabiliyor, Hi-Fi ses kaydı alabiliyor ve 16MP sensörde V30+’ı eşsiz kılan LG Cine LOG’u açabiliyorsunuz. Cine LOG çekim sırasında %800’e varan daha yüksek dinamik aralık ve sonrasındaki prodüksiyon aşamasında video üzerinde daha esnek renk ayarı yapabilmenizi sağlayan, sensörden gelen veriyi işlemeden ham olarak sunan bir format. Hatta şimdi sizi kısa filmim ile baş başa bırakayım.
İsterseniz hazır renk profilleriyle kayıt yapabiliyorsunuz ama ham videoyu Adobe Premiere’de, DaCinci Resolve da destekli, işlediğinizde üzerindeki renk kontrolü hayli esnek, dinamik aralıkta kazanım var ama öyle %800 gibi astronomik değil. OIS, yani optik imaj sabitleme en iyisi değil, yürür haldeki çekimlerde daha iyi sabitleme yapan rakipleri var ama bu kötü olduğunu da göstermiyor.
En nihayetinde ufak tefek kısa filmler çekecek kadar yetenekli bir kamera, şu an beni kaydeden makina LG V30+, mikrofonu da kendi mikrofonu. Odaklama hariç her şey tek kelimeyle harika, odaklama niye harika değil, Dual Pixel kadar hızlı tepki veremiyor ve bazen de şaşırıyor odağı. En nihayetinde kamerası benim gibi profesyonel modda fotoğraf ve video çekmeyi seven, sosyal medyada tüketmeli değil de depolamalık anlar yakalamayı sevenler için eşsiz seçeneklerden biri.
5MP F2.2 diyaframlı özçekim kamerası telefonun zayıf halkası, rakip çözümlerde 8MP, daha net, dinamik aralıkları daha başarılı çözümler var.
LG daha çok geniş açıya odaklanmış, evet rakiplerine göre daha fazla kişiyi fotoğrafa sığdırabiliyorsunuz ama dediğim gibi netlik, ışık dengesi, dinamik aralık rakiplerine göre daha zayıf, genel olarak değerlendirirsek orta-iyi arası bir yerde, sosyal medyada paylaşılası şeyler çıkıyor.
Android 7.1.2 Nougat üzerine kurulu UX 6.0+, ister uygulama menülü, ister tüm simgeler ekranda şeklinde seçebileceğiniz özelleştirilmiş bir arayüz. Yukarıdan aşağı çekince sık görüşülenler, son mesajlar ve mailler, uygulamalar, etkinlikler kullanılası bir ekran geliyor. Ayarlar 4 ana sekmeye bölünmüş, ekran kısmında tema, dokunmatik tuşları, ekran çözünürlüğü, renk sıcaklığı ve Always on display ayarı gibi başlıklar var.
OLED olması itibarıyla bataryayı sömürmeden uyku modunda saat, tarih ve bildirim görüntüleyebiliyor ekran, kullanılan pikseller sürekli yer değiştirdiği için yanma gibi sorun yaşanmıyor, endişeniz olmasın. Ekran büyük, tek elle kontrolü kolaylaştırmak mini mod, istediğiniz kısayollara istediğiniz yerde erişmek için de Floating bar var. Oyun ayarlarında istediğiniz oyunun grafik ayarlarını ve kare/saniye kontrolünü yapabiliyorsunuz, sürekli oynadığınız bir oyun varsa biraz kısarsınız, hem bataryadan tasarruf etmiş olursunuz hem de günü çıkarırsınız. Toparlarsak kullandığım süre boyunca, yarısından fazlasını doldurduğum V30+ durmadı, beklemedi, teklemedi, çoklu uygulamada da öyle tekrar tekrar yüklemek durumunda kalmadı uygulamayı, amiral gemisi sonuçta, tersi olsa ayıp olurdu zaten.
Mono hoparlör. Ses yüksekliği iyi, birkaç oda öteden rahat rahat duyarsınız, dinamik aralığını başarılı buldum, berrak bir ses profili var. Tizler detaylı tizler aslında, cılız değiller ama tok seslere neredeyse hiç değinmemesi genel performansını birkaç tık geriye atıyor, hoparlörü gözden çıkardım diye anlaşılmasın arkadaşlar, rakiplerinden geride sadece.
LG’nin kafa yorduğu şey 3.5mm jack’ı besleyen ESS Sabre ES9218P Hi-Fi Quad DAC’ı. 32-bit 384kHz oynatma kabiliyetine ve 130dB sinyal gürültü oranına sahip. FLAC, ALAC, AIFF, WAW ve DSD256, yani CD örnekleme oranının 256 katı örneklemeli formatın yanısıra MQA, yani Master Quality Audio destekli, kısaca kayıpsız ama dosya boyutu da abartısız Hi-Fi sınıfı, yeni bir format. Mesela Spotify gibi ama kayıpsız müzik deneyimi vaadeden TIDAL MQA destekli bir servis. Bu arada, LG V30+ MQA destekli ilk akıllı telefon olma özelliğini taşıyor.
Dinamik aralığı inanılmaz, tizler kristal berraklığında, Xiaomi Mi Pro HD gibi Hi-Fi bir kulakiçi kulaklığı ve yüksek Ohm’lu ses kalitesi odaklı kulaklıkları besleyebilecek hakkını sonuna kadar verir bir amfi. Çok söze gerek yok, kulaklık çıkışı en iyi, en güçlü ve en başarılı telefon V30+, rakiplerinden ayrıştıran ve benim V30+’ı tercih etmemi sağlayan niteliği bu.
7.3mm’de 3300mAh batarya, 158gram olduğunu vurgulamak istiyorum çünkü boyutuna göre gerçekten hafif hissetiriyor. 6.3 inç 8.6mm kalınlığındaki Note 8’de 3300mAh, 6 inç 7.9mm kalınlığındaki Mate 10 Pro’da 4000mAh, 5.8 inç 7.7mm iPhone X 2716mAh ve 6.2 inç 8.1mm S8 Plus’da 3500mAh batarya var. Öncelikle rakiplerinin hepsinden ince ve hafif bir telefon, kendinden büyük, kalın ve çok daha ağır Note 8 ile aynı batarya kapasitesine sahip, genel olarak da gövde-batarya oranı gayet başarılı. Günün büyük çoğunluğuda hücresel veri ve otomatik ekran ışığıyla internette sörf, bol bol Whatsapp, Quad Dac açık halde 2 saat kadar müzik, yarım saat kadar telefon görüşmesi, 100’den fazla fotoğraf ve 10 dakikadan fazla video çekimiyle 5.5-6 saat arası ekran süresi elde edebildim, şarjı biter mi demeden günü çok rahat tamamlıyor. Hızlı şarj adaptörüyle ve Quick Charge 3.0 35 dakikada %50’ye çıkabiliyor, 1 saat 50 dakika civarında da tam şarj oluyor.
802.11ac Wi-Fi modemiyle 2.4 ve 5GHz bandındaki hız, menzil, stabilite sorunsuz. Bluetooth 5.0, Bluetooth 4.2’ye kıyasla 8 kat daha fazla veri akışına ve 4 kat menzile, kapalı alanlarda 40 metreye kadar destek veren bir standart. Qualcomm APTX HD ile de Bluetooth üzerinden 24-bit müzik aktarımını destekliyor. Sony WF-1000X gibi kulakiçi ve Plantronics BackBeat 500 kulaküstü kulaklıklarımda iyi ve sorunsuz bir deneyimim oldu. GPS’te de bir sorun yok, FM Radyo severlere müjde, evet FM Radyosu var.
LG V30+. Öncelikle şık, ince ve hafif bir telefon, benzer boyuttaki rakiplerine göre tek elle kullanımı daha rahat kesinlikle, çizilmelere karşı yine bir kılıf kullanmak gerek diye düşünüyorum. Zincirdeki zayıf halka özçekim kamerası, geniş açı iyi güzel ama netlik, dinamik segmenti rakiplerinin belirgin gerisinde. Arka kamerası benim gibi profesyonel modda bu fotoğrafı ben çektim demek, depolamak için en iyisi değil ama iyi bir seçenek, video tarafında V30+’ın eline su dökebilecek başka bir Android telefon yok.
Bu videonun çekildiği tarih itibarıyla LG V30+’ın fiyatı 4.399 lira. Tek elle kullanım rahatlığı, 128GB depolama, bir müzik tutkunu olarak rakipsiz bulduğum ESS Sabre ES9218P Hi-Fi Quad DAC, hayli başarılı batarya performansı derken benim seçimim oldu V30+, editörün seçimi ödülünü de kaptı.