MSI, büyük ve yetenekli üreticilerden biri. Son zamanlarda e-sporların yükselişiyle beraber MSI tarafında daha fazla ve kendine has, patentli teknolojiler içeren oyuncu ekipmanlarıyla karşılaşır olduk ancak dizüstü tarafında uzun zamandır piyasadalar, deneyimliler. Türkiye pazarında, özellikle dizüstüler için konuşmak gerekirse eğer üst segment oyuncu dizüstülerinin çoğu MSI çözümü.
Üst segment bir ürüne yakışır şekilde, kırmızı-siyah temalı, albenisi yüksek bir kutulama var karşımızda, kendine has özellikleri vurgulanmış dizüstünün.
Kutusunu açtığımızda kumaş bir malzemeye sarılı halde ürünün kendisi, şarj adaptörü, alışılagelmiş dökümantasyonlar ve garanti belgeleri çıkıyor. Ben bir oyuncu olarak birkaç yapıştırma görmeyi umuyordum doğrusu.
Adaptörün kendinden fişe uzanan kısmı biraz kısa, adaptörden dizüstüye uzanan kısmı ise nispeten uzun, ister istemez adaptör masanın altında kalıyor, masaüstünde kalabalık oluşturmaması açısından ince bir detay. Diğer 17 inç oyuncu dizüstülerinin adaptörlerine göre daha ince yapıda ama nispeten daha geniş. İnceliği ve hafifliği beğenimi kazandı diyebilirim, 500gram civarında bir ağırlığa sahip. Yüksek değil de geniş olması taşıma çantanızdaki gözlerde daha rahat yer bulmanızı sağlıyor. Şunu da ekleyelim, bize ulaşan test ürününün yanında bir çanta yoktu ama normalde yanında MSI marka şık görünümlü bir sırt çantası da veriliyor.
MSI GE72 6QF, 17 inçlik büyük bir oyuncu dizüstüsü, 2.9 kilo ağırlığında ve 2.8cm kalınlığında bir cihaz, bazı şeylerden feragat edilerek, ki değineceğiz, benzerlerinden 300 gram daha, 0.2cm de daha ince. Yine de el çantasında değil de sırt çantasında taşınası bir dizüstü. İçerisinde cüssesiyle eşdeğer donanımları da barındırıyor ancak öncelikle tasarımını ele alalım.Çoğunlukla siyahın hakim olduğu bir tasarım dili var ama monoton bir tasarım değil, kısım kısım MSI’ın oyuncu serisi dizüstülerinin tematik rengi kırmızıya yer verilmiş. Cihazın kapağında gömme halde, ledli bir oyuncu serisi logosu ve hemen üstünde yine gömülü bir MSI logosu var.
Kapağın üzerinde spor araç kaputunu andıran çizgilere yer verilmiş, elinizle hemen hissedebileceğiniz tümsekler bunlar, genel görünümü güçlendiren, kaslı çizgiler. Oyuncu serisi logosu, parlak ve fırçalı alüminyum arka kapak ilgi çekici bir görünüm ortaya koyuyor, oyuncu dizüstülerinde her şey performans değil zira.
Dizüstünün alt kısmı ve ekran çerçeveleri hariç fırçalı alüminyumdan imal edilmiş. Kapağın üzerindeki alüminyum, soğuk metal hissini sonuna kadar veriyor, bu malzemenin tek olumsuz yani doğası gereği parmak izi tutması, şahsen bu görünümün ve malzeme kalitesinin yanında bir olumsuzluk olarak görmüyorum.
Alt kısım ise plastik, diri ve sert bir plastik, kolay kolay esnemiyor ve bu tarafta bol bol havalandırmaya yer verilmiş. Batarya için herhangi bir kilit mekanizması görememeniz sizi şaşırtmasın, zira 6 hücreli, 51 watt/saat kapasitedeki batarya içerde, entegre halde; ürünün daha taşınabilir bir hale getirilmesi adına yapılan fedakarlıklardan biri.
Cihazın ön kısmında hoparlör ızgaraları ve ortasında bildirim ışıklarını görüyoruz, mavi ledli bildirim ışıkları wi-fi bağlantısı, disk kullanımı ve caps lock hakkında bilgi veriyorlar. Gözü alıyorlar mı diye düşünebilirsiniz, hayır, gözü alacak kadar parlak değiller, ideal kıvamda ledler.
Şimdi biraz ürünün içerisine bakalım ancak bu işlemin ürünü garantiden çıkaracağını en başta söyleyeyim, kendiniz donanım yükseltmesi yapamıyorsunuz. Tırnaklı yapıdaki kapağı kaldırmak pek zor değil, biraz korkutuyor ama tırnaklar kolay kolay kırılacak gibi de değiller sadece sert oturuyorlar.
İçerisi dolu dolu, ilk etapta işlemci ve GPU için ayrı ayrı 6000 devire kadar çıkabilen fanları, kallavi bakır boruları, genel haliyle soğutma sistemini görüyoruz. Aşağıda iki hoparlör var, orta kısımlarda da bir subwoofer’a yer verilmiş.
Giriş çıkış anlamında 32GB’a kadar arttırılabilir iki DDR4 RAM slotu, bir tane 2.5 bir tane de M2 sata ssd yuvası var, PCIe Gen3 X4 desteğiyle 2200MB/s gibi yüksek aktarım hızlarına izin veriyor, üzerindeki SSD gayet performanslı ama örneğin Samsung’un 950 Pro serisi bir SSD’si için uygun bir platform sağlıyor.
Ekran kartı ise anakarta entegre halde, dizüstüyü benzerlerinden daha ince yapabilmek adına MXM, yani değiştirilebilir ekran kartından feragat edilmiş, kullanıcıların kaçta kaçı dizüstüsündeki ekran kartını yükseltiyor tabii bu da bir soru.
Giriş çıkış potlarına da bakalım isterseniz zira bu kısım gayet güncel formattaki portlara ev sahipliği yapıyor. Sol tarafta RJ-45, yüksek hızlı USB 3.1 girişi, HDMI ve mini display çıkışı, USB 3.0 girişi ve güncel portlardan Type C portunu görüyoruz.
USB 3.1 portu üzerinden dizüstü kapalıyken hızlı şarj yapmak mümkün, BIOS üzerinden devreye alınabiliyor ve hızlı şarj destekli telefonunuzun normal şarj makinesi kadar hızlı şarj edebiliyor, hız anlamında şarj makinesinin %25’i kadar gerisinde. USB 3.1 standartlarını baz alan Type C portundan teorik olarak 10 gigabit veri ve 100w enerji aktarımı yapılabiliyor, güncel bir portu görmek güzel. Şahsen USB 3.1 üzerinden yaptığım testlerde 140mb/saniyeye kadar aktarım hızına ulaşabildim, bu teorik hızların kullandığınız ekipmanlarla sınırlı olduğunu unutmamak gerek.
HDMI ve Mini Display çıkışı üzerinden MSI’ın Matrix, çoklu monitör kurulumu yapılabiliyor, kendi ekranı dahil 3 ekrana görüntü verilebiliyor, diğer iki ekrana 4K çözünürlük sunabiliyor, toplam çözünürlük üzerinden oyun oynanabiliyor. Ben kendi kullanım senaryomda HDMI ve Mini Display portu üzerinden 4K 60Hz görüntü aktardım.
Sağ tarafta güç girişi, kart okuyucu, bir USB 2.0 girişi ve disk sürücü var. Güç girişinin sağ tarafta konumlandırılmasının pek bir getirisi olmamış, belki el hizasına girmemesi için arkaya konumlandırılabilirmiş.
Sıra kapağı kaldırmaya ve şahsi kriterlerimden birini uygulamaya geldi, kapak tek elle açılabiliyor mu? Hayır, menteşeler biraz sert oldukları için iki elinizle açmanız gerek. Kapağın açısı ise hayli geniş.
Kapağı açar açmaz, RGB aydınlatmaya sahip Steelseries marka bir klavye kullanıcıyı karşılıyor. İlk intiba önemlidir derler, gerçekten de öyle. RGB aydınlatmalı çiklet klavyenin tuşları hafiftutucu bir yapıya sahipler, uzun oyun ve yazı maratonları sırasında elin terlemesine bağlı olarak kayganlaşmıyorlar, biraz tutucu olmalarına rağmen ilginç bir şekilde pek parmak izi tutmuyorlar, beğendim doğrusu. Dönüt hissiyatları gayet diri, gayet tok, basması ne çok kolay ne de çok zor, gayet ideal bir sertlikleri var, ayı zamanda da gayet sessizler, hem uzun uzun yazı yazmak hem de oyun oynamak için gayet uygun.
Özellikle çevrimiçi oyun maratonlarındaki deneyimi beni fazlasıyla memnun etti, FPS ve MOBA türündeki oyunlarda pürüzsüz bir deneyim yaşamanın ötesinde uzun bir zaman ardından nispeten rahat ettim. Nispeten dememin sebebi ise yük altında, özellikle WASD kısmına fark edilir ısı yansıtıyor, GTA ve Witcher gibi ağır oyunlarda hayli hissediyorsunuz, oyun deneyimini baltalıyor diyemem, klavye tarafındaki tek pürüz bu belki de.
RGB aydınlatma üst seviye oyuncu dizüstülerinin olmazsa olmazlarından düşünüyorum, karanlık ortamlardaki artısını geçtim, normal ışık altında da gayet hoş görünüyorlar. Steelseries’in arayüzünden çeşitli efektler ayarlanabiliyor, oyunlara özel efektler devreye alınabiliyor, mesela CS:GO’da klavyenin bir kısmı farklı renklerle para durumunu gösterirken diğer bir kısmı can puanınızı gösteriyor, öldüğünüzde kırmızı yanıp sönüyorlar ve gibi gibi. Her oyunda destekli değiller ama normal efektlerle beraber buraya da güncelleme gelir diye tahmni ediyorum.
F tuşlarının üzerinde de bazı kısayollara yer veriliyor, gözüm bir yandan müzik dinleyip bir yandan CS:GO oynayan biri olarak multimedya kısayollarını aramadı değil, ekranı kapama kısayolu da olabilirmiş. Steelseries arayüzünden istenen tuşlara atama yapılabiliyor belki ama bunlar arasında müziği durdur, devam ettir gibi seçenekler yok.
Klavyenin sağ üst köşesinde açma kapama butonu, klavye profil seçimi ve maksimum fan modu tuşu, cooling BOOST 3 var, gayet diriler. Profil tuşu ile arayüz üzerinden özelleştirdiğiniz profiller arasında hızlı geçiş yapabiliyorsunuz, maksimum fan modunda iki fan da sürekli 6000 devirde çalışıyorlar.
Bir oyuncu olarak faresiz oyun oynamıyoruz ama işimiz düştüğünde Touchpad’in yetenekleri önem arzediyor. Fırçalı metal görünümü Touchpad’e de uygulanmış, haliyle biraz daha tutucu bir yüzeye sahip. Butonlar diri butonlar, biraz sertler ama basış mesafeleri kısa, yerlerinde gevşek durmuyorlar, çok derine gitmiyorlar, haliyle görüntü kirliliği oluşturmuyorlar, parlatılmış kenarlarıyla da genel olarak şık durduğunu söyleyebilirim.
Pozisyonu ise biraz sıkıntılı, elinizi WASD’ye göre konumlandırdığınızda eliniz touchpad’e değebiliyor, istemsiz sağa sola tıklayabiliyorsunuz, faresiz kulanımda biraz canımı sıktı bu durum, fare ile kullanırken touchpad’i kısayolla devreden çıkarabiliyorsunuz.
Dizüstünün ekranını ele alalım biraz da. GE72 6QF, Full HD çözünürlükte LG üretimi AH-IPS panel bir ekrana sahip. Maksimum ekran ışığını kapalı ortamlar için ideal bulduğum ekran açık hava koşullarında da sorun çıkarmıyor zira parlama yapmayan bir panel kendisi ama maksimum ışığının açık ortamlarda biraz daha fazla olmasını yeğlerdim.
Oyuncu dizüstüsünü geçtim, tüm dizüstüler için, kullanımınız boyunca bakacağınız bir ekran için bakış açıları ve renk üretim performansı çok önemli nezdimde. MSI’ın True Color teknolojisiyle kalibre ettiği ekranın renk gösterim performansı gayet iyi, oyunlar olsun, dizi-film gibi içerikler olsun, YouTube’da içerik tüketirken olsun gayet keyifli, renkler yeterince doğru ve doygun, siyah renkler çok koyu değil ama keyifli bir deneyim diyebilirim.
Ekranın bakış açıları ise keyfimi birkaç kat katladı diyebilirim zira yukarıdan ve aşağıdan bakıldığında panele, neredeyse hiç renk değişimi olmuyor, gerçekten çok iyi, aynısı sağdan ve soldan bakıldığında da geçerli. IPS panellerin tepkime süreleri TN panellere göre nispeten fazla olmasıyla bilinirler ama GE72 6QF’nin ekranında böyle bir şey söz konusu değil, kaliteli bir IPS panelle aradaki fark iyice indirgenmiş gibi görünüyor.
Sahnenin sürekli hareketli olduğu League of Legends ve CS:GO gibi oyunlarda, özellikle vurguluyorum, kendi kullandığım tepkime süresi düşük TN panelli monitörümden aldığım performansı alabildim, herhangi bir gecikme veya hayaletlenme sezmedim, haliyle gözlerim de yorulmadı.
FN+A komutuyla True Color arayüzü açılabiliyor, varsayılan olarak gelen profiller arasında geçiş yapılabiliyor, isterseniz video içerikler için daha doygun renkler, isterseniz mavi ışığın az olduğu profil, sRGB profili ve elbette oyun profili seçenekler arasında.
Genel olarak değerlendirmek gerekirse segmentinin hakkını fazlasıyla veren bir panel kullanılmış, renkleri doygun, paneli hızlı, çerçeveleri orantılı kalınlıkta, başarılı bir ekran.
Dizüstüye güç veren donanımları da önce kısaca özetleyelim. Temel donanılardan ilki Intel’in 6. jenerasyon i7 6700HQ işlemcisi. 4 çekirdek ve 4 izlekli bu işlemci baz olarak 2.6GHz hızında çalışıyor ve turbo ile dört çekirdek için 3.5GHz’e kadar çıkabiliyor, 45W TDP değerine sahip.
MSI’ın vites olarak adlandırdığı araçla beraber yeşil, konfor ve spor modları arasında geçiş yapılabiliyor, istenirse eğer işlemci dizginlenmiş oluyor veya maksimum performans talep edebiliyorsunuz. Performansı açısından oyunları bir kenara bıraktığını rahatlıkla söyleyebilirim, üretkenlik ve mühendislik yazılımları için ideal performansa sahip, dizüstü işlemcisi olsa da küçünsenmemesi gerek.
İkinci temel donanımı Nvidia’nın Geforce GTX 970M çözümü. 28nm Maxwell mimarili kart 3GB GDDR5 belleğe ve 192-bit veri yoluna sahip. DirectX 12 destekli GPU’nun çekirdeği 1038mhz, bellekleri ise 1250mhz’de çalışıyor. Nvidia’nın entegre GPU ile enerji tasarrufu yapan Battery Boost, Gamestream, Shadowplay gibi teknolojilerini de destekleyen ekran kartı Nvidia’nın en güçlü çözümü GTX980M’in hemen ardındang geliyor. Bu GPU’yu arada birkaç rakam oynasa da kesinlikle GTX960 veya GTX950M ile kıyas etmemek gerek, zira muazzam bir performansa sahip, hatta masaüstü sisteminizin yerine koyabilecek kadar performanslı. Shadowplay platformu sayesinde de yüklü olarak gelen Xsplit üzerinden rahatlıkla oyun kaydı alabiliyorsunuz, yaptığınız kayıt oyun performansını kesinlikle baltalamıyor, alınan kaydın kalitesi yeterli oynanış videoları çekmek için tümüyle yeterli bir sistem. Şimdi bu ikilinin oyun performansını çeşitli görüntü ayarlarıyla test edelim.
(Assassins Creed Ultra, diğer oyunlar High ayarlarda, ayarlarla alakalı tüm detaylar videoda)
Samsung marka 2 kanal 2133MHZ DDR4 16GB RAM ile gelen dizüstüde Toshiba’nın 256GB’lık SSD’sini ve Hitachi marka 7200RPM 1TB mekanik diskini görüyoruz. 19nm MLC Nand yongalara sahip SSD’nin performansı dizüstüye yakışır biçimde gayet yüksek, Windows 10 Home ile gelen dizüstü çok hızlı açılıyor.,
Windows deneyimi de beklenebileceği üzere gayet iyi, test ettiğim süre boyunca cihaz hiç teklemedi. Çeşitli yazılımlarla test ettiğim kağıt üstündeki verileri doğrular biçimde yüksek performans gösteriyor, sıralı testlerde 500-550MB civarında okuma ve 450-500MB arası yazma hızı sunuyor.
Oyunlardaki yüklenme sürelerini mümkün olduğunca kısaltmayı geçtim, Adobe Premiere gibi üretkenlik yazılımlarında oldukça iyi bir işe imza attığını söyleyebilirim.
7200RPM 1TB disk ise beklentilerimin önüne geçti, mekanik bir diske göre gayet iyi sonuçlara imza attı diyebilirim, küçük oyunları SSD’ye GTA ve Witcher gibi büyük oyunları da mekanik diske aktardım, özellikle okuma hızı yüklenme süreleri konusunda tatmin edici.
RJ-45 portunun ardında Killer E2400, özel bir modem çözümü var. Bu modem, kablolu bağlantılarda oyun ve az gecikme süresi isteyen uygulamaların veri paketlerini önceliğe alıyor, haliyle gecikme sürelerini azaltabilecek potansiyele sahip ancak burada ki asıl mesele internet bağlantınızın hızı, iyi bir bağlantınız olmadığı sürece mucize beklememek gerek.
Wi-Fi modülü tarafında da 80211.ac standardında Intel’in AC 3165 modülüne yer verilmiş, 2.4GHz bandının yanısıra 5GHz bandını da kullanabilen Wi-Fi modülünün çekim gücü iyi, 5GHz bandında dosya aktarım hızı haliyle gayet yüksek.
Danimarkalı üretici Dynaudio’nun ses çözümüyle güç verdiği bir dizüstü var karşımızda, MSI uzun zamandır Dynaudio ürünlere yer veriyor ancak farklı konfigrasyonlarla, ses yongası olarak Audio Boost adı altında Realtek’in ALC889’unu görüyoruz, 7.1 çıkış verebilen bu yonga 24-bit/192KHz yüksek ses çözünürlüğünü destekliyor, jack üzerinden kulaklıklarla yaptığım denemelerde sesler olması gerektiğini gibi geliyor, temiz ve net, ses yüksekliği de diğer kaynaklardan elde ettiğim kadar.
GE72 6QF, 2+1 formatındaki bir çözümle karşımızda, 2 hoparlör altta, masaya bakacak şekilde konumlanmış, subwoofer ise biraz daha derinlerde. Müzik, video ve oyunlar, mümkün olduğunca çok içerikle test gerçekleştirdim, genel kanımı başta aktarayım, dizüstülerdeki özel çözümler arasında beğendiğim sayılı bass performanslarından biri, mümkün mertebe berrak ses, bu ikisi gözlemlerimi aktarabiliyordur umarım.
Öncelikle Spotify ve YouTube gibi kaynaklardan müzik dinledim, video izledim. Sonrasında ise yüksek çözünürlüklü müziklerle testlerimi sürdürdüm. İlk etapta bir dizüstüden böylesi tok sesler duyabilmek ayrı bir keyif olduğunu söylemem gerek, subwoofer bir dizüstü çözümü için gayet iyi bir bass performansı sunuyor, hoparlörlerin tepki aralığı da gayet geniş görünüyor, arkaplandaki enstrümanları duymak için efor sarfetmiyorsunuz.
Maksimum ses seviyesi de gayet iyi, başındaki kullanıcısını da odayı da doyurabilecek kadar sesli hoparlörler, maksimum ses ayarında distorsiyonla karşılaşmamak da ayrı bir olumlu yanı.
Testlerimi oyunlara taşıdığımda da tablo pek değişmedi aslında, hem kullanıcıyı hem odayı doldurabilecek kadar sesli hoparlörler, çevresel ses yetenekleri iki hoparlör kurulumuyla etkileyici değil elbette ancak oyunlardaki silahların, araçların sesleri gayet doyurucu geliyor.
Hoparlörler Nahimic arayüzüyle de desteklenmiş, bu arayüz üzerinden bas, çevresel ses ayarı gibi ayarlar yapılabiliyor, profiller oluşturulabiliyor. Nahimic arayüzünü devreden çıkarmak mümkün, çıkarınca ses kadar cılız ve yetersiz kalıyor ki hemen tekrar açma gereksinimi duyuyorsunuz, “bu yazılımın artısı çok büyük, değerini bilin” baabında hoparlörlerin Nahimic’siz performansı kısılmış izlenimini verdi, zira sadece bir yazılımın oluşturduğu fark bu kadar olamaz. Dizüstünün üzerindeki mikrofonun ayarları da burada, hatta hemen mikrofon ve kamera için küçük bir test yapalım.
Entegre bir mikrofona göre gayet iyi, ses içeriği üretmek için değil elbette ama Skype ve Teamspeak konuşmaları için yeterlinin üstünde bir performansı var, gürültü engelleme de ses kalitesinden biraz feragat etse de iyi çalışıyor.
Dizüstüler, özellikle de performanslı dizüstüler için önemli etkenlerden ses ve ısıya. GE72 6QF, 17 inçlik bir dizüstü, içerisinde ekran kartı ve işlemci için ayrı iki fan bulunuyor, bu fanlar maksimum 6000 devire çıkabiliyorlar. Günlük kullanım senaryoları ve internette sörf gibi bir kullanımda dahi fanlardan biri sürekli devrede oluyor, rahatsız edici bir ses değil ama dizüstü siz bir şeyler yapsanız da yapmasanız da hiç tamamen sessizleşmiyor. Oyunlara gelindiğinde ise çoğu zaman bir fan yüksek, diğeri düşük devirde görev yapıyor. Çıkardıkları toplam ses bir oyuncu dizüstüsüne göre normal, oyuna konsantre olmayı engelleyecek seviyelere çıkmıyor ve tok tonlarda bir ses oluşturduğu için rahatsız edici de gelmiyor. Normal fan ayarında işlemci 90 derece civarında geziyor, ekran kartı ise 75 derece civarında, oyuncu dizüstüleri için, böylesi donanıma sahip bir dizüstü için alışılagelmiş değerler olduklarını söyleyebilirim.
Önemli sorulardan biri de Thermal Throttling yani ısıya bağlı hız düşüşü oluyor mu, tekrarladığım performans testleri ve uzun maratonlar neticesinde ısıya bağlı olarak performansın düşmediğini aktarabilirim, Cooling Boost, maksimum fan ayarını da unutmayalım, bu mod fanları maksimum hızları olan 6000 devire çıkarıyor, ortaya çıkan ses oyuna odaklanmanızı zorlaştıracak seviyede, kulaklık kullanıyorsanız eğer kabul edilebilir. Bu modda işlemci ve ekran kartının ısısı 5-7 derece geriliyor. Bilgisayar başındayken değil belki ama mesela bir encode işlemi başlatıp bilgisayar başından kalkacaksanız eğer daha serin çalışması için kullanılabilir.
Oyuncu dizüstüsü seçerken batarya genelde listenin sonlarında oluyor haklı olarak ama arada bir işimiz düşmüyor değil. İlk testimi batarya üzerinden oyun oynayarak gerçekleştirdim, ekran kartı bataryalı kullanımda tam performansla çalışmadığı için bu testte League of Legends ve CS:GO gibi çevrimiçi oyunlar oynadım, %50 ekran ışığı ve %50 ses ile, bu senaryo çerçevesinde tam bir saatlik bir kullanım elde ettim, bir oyuncu dizüstüsü olmasına rağmen açıkçası 1.5 saati görmeyi beklerdim. Günlük kullanım, internette sörf, Spotify, YouTube ve film izleyerek yaptığım kullanımda ise 2 saat civarı bir kullanım süresi elde ettim. Normal bir dizüstü olsaydı eğer bu kullanım sürelerinden yakınabilirdim ancak güçlü donanımlara sahip, 17 inç bir dizüstüde, özellikle de oyuncu dizüstüsü olunca bataryada kullanım süresi büyük bir önem teşkil etmediğini düşünüyorum, zira bu dizüstünün tam gücünü deneyimleyebilmek için mutlaka prize bağlamanız gerek.
MSI’ın GE72 6QF Apache Pro modeli neredeyse her anlamda üst segment performans vaadeden, güçlü bir dizüstü olmuş, masaüstü bilgisayar oyuncusu olarak beni fazlasıyla memnun etti, bir dizüstüden böyle bir deneyim beklemiyordum açıkçası. Tam yük altında ısının WASD kısmına yansıması rahatsız edici olabiliyor ancak açık söylemek gerekirse dizüstünün amacı doğrultusunda pek eleştirilebilecek bir yönü yok, sayabileceğim bir sürü olumlu yanı var zira hiçbir şeyden kırpıntı veya kesintiye gidilmemiş, fiyatlandırması da buna binaen belirlenmiş, kırpıntı ve kesintiye gidilmeden. MSI GE72 6QF Apache Pro’yu yanında bir masaüstü çözümü gücü taşımak isteyen kullanıcılara, bir masaüstü sever olarak oyunculara gönül rahatlığıyla önerebilirim.
Böylelikle bir incelememizin daha sonuna gelmiş olduk, bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.