Samsung’un 2018 yılı amiral gemisi ailesi bireyleri Galaxy S9 ve S9+. Zevkler, renkler, fiyatlar tartışılır tabii ama Android camiasındaki en başarılı serilerden biri olduğu aşikar. S9+’ı detaylıca incelemiştik, şimdi hem aynısı hem değil, detaylarına değinicem, küçük kardeşini inceleyeceğiz.
Siyah, gösterişten uzak, geri dönüştürülebilir kutusundan telefonun kendisi, 9V 1.67A hızlı şarj adaptörü, 1.2 metrelik dirice bir Tip C kablosu, Tip C’den Tip A’ya dönüştürücü ve AKG imzalı kulaklıklar çıkıyor.
Kablosu yeterince uzun ve güzel bir kumaş kaplı, öyle kaskatı durmuyor. Haznelerin üstleri metal, kulağa bakan kısımları silikon, yormuyor, kulaktan düşmüyor. Maksimum sesi gayet yüksek, dinamik aralığı, bas-tiz ayrımı başarılı, gümbür gümbür değil ama biraz daha bas yanlısı, tizleri de yutmuyor hani. Kutudan çıkan bir kulaklıktan çok daha fazlası kısaca, müzikseverler keyifle kullanırlar.
Gece siyahı, Titanyum grisi ve elimizdeki Leylak Moru şeklinde üç renk seçeneği var. 14.7cm boyunda, 6.8cm eninde ve 8.5mm kalınlığında, 163gram ağırlığında telefon. Kağıt üstünde iPhone X ve LG V30+’dan ağır ama kağıt üstünde, ele avuca sığıyor, yormuyor. Ekran-kasa oranı %83.6 tek elle gayet yatkın, S9+ gibi değil ikinci eli istemez. IP68 sertifikalı, 1.5 metre ve 30 dakikaya kadar sıvı ve toza karşı korumalı.
Cam-metal sandviç yapının her yeri kavisli. Ekranı, çerçeveleri, köşeleri, arka yüzü, getirisi ne peki, avuca cuk diye oturuyor, hayli ergonomik. Dışarı hafif çıkıntılı çerçeveler telefonu daha tutucu yapmış ama çok güvenmemek gerek, yine de kaygan bir telefon, kılıf istiyor.
Üst barda özçekim kamerası, ahize, iris okuyucu ve yakınlık sensörü, altta sanal butonlar var. İster gizleyin, ister tam ekran kullanın, tercih sizin, aradaki geçiş pratik.
Sağ yukarda açma kapama butonu, telefon S9+’a kıyasla küçük olunca erişmesi kolay, solda da ses ayarları ve Bixby butonu var, onlara da orta parmakla rahat erişiliyor, ideal sertlikteler, geri dönütleri iyi.
Yukarıda Nano SIM ve Micro SD kart yuvası, bu arada anten çizgileri mat çerçevelerle S8 serisine göre biraz daha gizlenmiş, yakışmış.
Altta stereo hoparlörden biri, Type C portu ve 3.5mm jack var, Samsung sağolsun jack’a devam diyor, umarım böyle de devam eder.
Arkada kamera, olması gereken yerde parmak izi okuyucusu, flaş ve yetenekli bir nabız sensörü var, bu sensör tansiyon da ölçebiliyor, lakin hala geliştirilme sürecinde olduğunu söyleyebilirim, final halini alınca ayrıca bir video çekeriz.
5.8 inç 18.5:9 formatındaki ekran 2960x1440 çözünürlüğünde, Samung Quad HD+ diyor kısaca. Super AMOLED panelde 570PPI piksel yoğunluğu eşittir, ekran cam gibi. Renkler ekrandan çıkarcasına, olabildiğine canlı, siyahlar kömür karası, beyazlar AMOLED için yani beyaz. Benim için dizi, film, anime, YouTube, video içerik tüketmek için gerçekten iyi, Display Mate’e göre de laboratuvar ortamı testlerine göre renk gösterim gücü en iyi ekran. DCI-P3 renk gamutu ve HDR10 destekli, destekleyen içeriklerde daha da ileriye taşınıyor deneyim.
650 nit demek en parlak ekranlardan biri demek, S9 ne güneş dinliyor ne de yansıma, her koşulda rahatlıkla görünür kalıyor. Bakış açıları sorunsuz, renk sapması sıfır diyebileceğim kadar iyi, Samsung paneller sektör için bir ders niteliğinde.
Arkasında 2. nesil 10nm FinFET üretim mimarili Exynos 9810 var. Samsung’un özelleştirdiği 2.7GHz’e çıkabilen dört Mongoose ve dört Cortex A-55 çekirdeğiyle, toplam 8 çekirdekten bahsediyoruz, tam yük altında hepsi görev yapmaya devam edebiliyor. GPU tarafında 18 çekirdekli Mali-G72 var.
Toplamda S8 serisine göre %40, S7 ailesine göre neredeyse iki kat daha güçlü. LTE CAT18 modemi 1.2Gbit indirme ve 200Mbit yükleme hızı destekli ki ülkemizdeki 4.5G potasiyelini katlar hızlar bunlar.
Real Racing, Modern Combat 5, 60 kare/saniye akıcılığında yağ gibi akıyor, anlık takılma yok, kare düşmesi yok. Özellikle de PUBG’de, yüksek detay ayarında hayli seri, geniş ekran formatı itibarıyla oynaması, nişan alması çok daha kolay. S9+’dakinin aksine oluşan ısı ekranına da çerçeveye de yansıyor, canlı bir şekilde hissettim, oyun keyfimi baltalamadı gerçi, ısıya bağlı gözle görülür bir performans kaybı oluşmadı.
4GB LPDDR4X RAM ve 64GB dahili depolamalı telefona 400GB’a kadar Micro SD kart takabiliyorsunuz. Depolama UFS 2.1 standardı, şu an için en hızlı standart, günlük kullanımda ne kadar hissedilir, tartışılır ama çıtayı belirleyen hızlar bunlar.
S9’un arkasında S9+’ın aksine sadece bir kamera var, optik yakınlaştırma ve bokeh efektinde yardımcı ikinci kamerası yok. 12MP, F1.5 ve F2.4 iki diyafram ayarı ve düşük ışıkta başarılı 1.4 mikron piksellerin yanısıra odaklamada Dual Pixel var, odaklamada en hızlısı ve stabili, tartışmasız lider. Ön kamera 8MP, F1.7 diyaframlı, 1.22 mikron pikselli ve en önemlisi otofokuslu. Arka kamera 4K 30, 4K 60, 1080P 240, 720P 960 kare/saniye video kayıt alabiliyor, ön kamera da 2K 30 kare/saniye.
Güç butonuna çift bas kamera açılsın, hızlı ve pratik. Arayüz benim sevmediğim iOS’vari bir arayüz, huyuna suyuna alışıyorsunuz zamanla. 12MP’in hakkını verir fotoğraflar çekiyor, net ve keskin. Dinamik aralık, renk dengesi başarılı ama pozlama kaçabiliyor, güncelleme gerek bu konuda. S9 ve S9+ karanlıkta büyük piksellerin meyvesini yiyor adeta, ISO’ya bel bağlasa bile siz fark etmekten 12 kare çekip noise’u detay kaybetmeden ciddi oranda yok ediyor.
Bokeh efekti yine var ama tabii yazılım bazlı, gerçi yazılımsal olması hiç mesele değil, gayet paylaşılası sonuçlar alabiliyor çünkü. Değişken diyafram dedik, F1.5 ve F2.4. Ortam ışığına göre diyafram otomatik ayarlanıyor, profesyonel modda kontrol sizin elinizde. Odakladığı alan daha geniş olduğu için F2.4’ü yeğledim genellikle ama F1.5’in alan derinliği hissi pek tabii daha başarılı. Video tarafı S7’den bu sana güçlü Samsung’ta, görüntüler keskin, dinamik aralık gayet iyi, renk dengesi sorunsuz, OIS agresif, gimballa çekilmiş gibi görüntüler de alınabiliyor ama renkler bir tık soluk, bu konu da güncellenmeli.
Ön kamera sektör lideri değil ama en iyilerden, 8MP için net fotoğraflar alıyorsunuz, dinamik aralık, renk dengesi yine gayet iyi, renkler yine biraz soluk geliyor bana. Bokeh efekti vücudu iyi ayırıyor sahneden, saçlarda çoğu rakibi gibi şaşırabiliyor. Video tarafında 2K büyük nimet, her ne kadar odak arada bir kaçıp gelse de.
720P 960FPS ve 1080P 240FPS ağır çekim modları var, 960FPS olanı biraz daha nazlı, 240FPS’de çekmesi daha kolay, çok ışığa ihtiyaç duymuyor, çıkan sonuçlar ise gayet keyifli.
Kısa ve öz, her türlü ışık koşuluna uyumlu, şipşak bir kamera paketi, sosyal medya için biçilmiş kaftan. Ana kamerası S9+ ile aynı, 2x yakınlaştırmalı ve Bokeh efektine yardımcı ikinci kamerası yok sadece ama Instagram hesabınızı şenlendirmek için yeter de artar diye düşünüyorum.
Android 8.0 üzerine kurulu Samsung Experience arayüzü renkli bir arayüz. Duvar kağıtları, temalar, kilit ekranları, özelleştirmek için imkanlar sunulmuş. Hızlı mı, hızlı, seri mi seri, takıldı mı durdu mu kullandığın süre boyunca, hayır. Always on Display telefon uyurken istediğiniz bilgileri verebiliyor, merak edilecek bir şey yok pikselleri yakmıyor.
Edge ekranı da Samsung tarafında uzun zamandır kullandığım bence çok pratik bir eklenti. Ekran varsayılan olarak FHD+ olarak geliyor ama ben doğal çözünürlüğünde kullanmayı yeğledim açıkçası.
En güzel güncellemelerden biri, Harman stereo hoparlörler. Maksimum sesleri gayet yüksek, detay ayrımları başarılı, tok seslere, derin seslere güzel değiniyor, o titreşimi hissediyorsunuz telefonun arkasında. Dolby Atmos destekli, kabaca bir ekolayzır ayarı aslında ama ilk defa destekleyen bir telefonda özellikle açık bıraktım, ses profili ve çevresellik anlamında işe yarıyor.
3.5mm jack’ın ardında 32-bit/384kHz destekli bir kodek var. Xiaomi Mi Pro HD gibi çok sürücülü, doyurması zor bir kulaklığı tatmin eder düzeyde doyurabiliyor. Dinamik aralık başarımını bir müziksever olarak gayet keyifli buldum.
8.5mm’de 3000mAh batarya. Yine 5.8 inç ekranlı ama 7.7mm kalınlığındaki iPhone X’de 2716mAh, 6 inç ekranlı 7.3mm LG V30+’da da 3000mAh batarya var mesela. Özetle, daha iyisi olabilirdi, Note 7’de yaşananlar her ne kadar yongalar daha verimli hale gelse de Samsung’a bir pranga oldu. Hücresel kullanmak üzere otomatik ekran ışığıyla internette sörf, bol bol Spotify ve Whatsapp, yarım saat telefon görüşmesi, fotoğraf, video çekimi derken 4.30 saatin biraz üstü bir ekran süresi elde ettim, günü tamamlamaya yetiyor ama S9+’daki kadar rahat olamıyorsunuz tabii. Kablosuz ve hızlı şarj destekli, 1 saat 25 dakika civarında şarj oluyor telefon.
Wi-Fi modülü 802.11ac standardında, 4x4 MIMO ve 256-QAM destekli, üst segment modem ve router’lardan daha iyi faydalanabiliyor, normal diyebileceğimiz makinelerde de stabilite ve çekim mesafesi anlamında bir sorun yok tabii. Bluetooth 5.0 destekli ama en güzel yanı iki cihaza birden akış sağlayabilmesi, iki Bluetooth hoparlöre ses verebiliyorsunuz mesela.
Samsung Galaxy S9. Tasarımı S8 tasarımının üzerine koyulmuş hali. Parmak izi okuyucusu yerini bulmuş, S8 serisine kıyasla mat çerçeveler daha şık durmuş. Abisi S9+ gibi bokeh efekti sağlayan ikinci kamerası yok, RAM 6GB yerine 4GB ki hiçbir fark sezmedim S9+’dan sonra ve bataryası haliyle daha küçük, ekran süresi daha düşük. S9’un S9+’a göre avantajı tek elle çok daha rahat kullanılabiliyor olması, 5.8 inç ekrana rağmen hiç öyle 5.8 inç büyüklüğünde hissettirmiyor.
Bu videonun yayınlandığı tarih itibarıyla fiyatı 4.599 lira, rakibi diyebileceğimiz iPhone X 6.099, Mate 10 Pro 4.399 ve LG V30+ yine 4.399 lira. Mate 10 Pro daha büyük bir telefon olsa da çift kamerası, 4000mAh bataryası, 6GB RAM’i, 128GB dahili depolaması gibi gibi avantajları var, gerçi S9 gibi ayarlanabilir diyaframı, 4K 60FPS video kaydı, Bluetooth 5.0 desteği ve benim için en önemlisi 3.5mm jack’ı yok. Zevkler renkler farklı tabii ama Samsung Galaxy S9’un iyi bir telefon olduğu aşikar ama rekabet ortamı S9+’a göre daha çetin.