Vestas’ın yeni bir tasarım üzerinde çalışmalar yürüttüğü geçtiğimiz senenin sonbaharından bu yana üzerinde konuşulan bir konuydu. Şirketin üzerinde çalıştığı devasa rüzgar türbinini, Danimarka Teknik Üniversitesi’nin Risø deneme sahasında inşa etmeye başladığı da bilinen bir şeydi. Şirketin bu deneme için üniversitenin alanını tercih etmesi ise bu yeni tekniğin üniversite ile yürütülen çalışmanın eseri olmasından kaynaklanıyor.
Sonbahardan bu yana sessiz kalan ve normal kurulumlarına ve yatırımlarına devam eden Vestas, geçtiğimiz hafta Facebook üzerinden yaptığı duyuruda, dört rotorlu ve on iki pervaneli ilk konseptinin elektrik üretmeye başladığını müjdeledi. Devasa türbinlerin ve güvenlik sistemlerinin testlerinin devam ettiğini açıklayan şirket, özellikle dört rotorun uyumlu bir şekilde çalışması, gerekli durumda anında durdurulabilmesi ve türbinlerin takip-kontrol sistemleri üzerinde yoğun çalışma harcandığını ifade etti.
Haberin başındaki fotoğrafta da görüleceği üzere dört rotorun ve pervanelerin uyum içinde çalışması, gerçekten büyük önem arz ediyor. Bu yüzden yeni türbin yerine şirket 1990’larda kullanılan V29-225 modelini tercih etmiş. Bu modeller günümüzde kullanılmak üzere gerekli şekilde modifiye ve modernize edilmiş. Aynı zamanda türbinlerin yüksekliği de 74 metre ile sınırlandırılmış.
Bu tarz bir çoklu rotor kullanımının getireceği avantajlardan biri, taşıma maliyetlerinin azaltılması. Durumu şöyle izah edebiliriz: Bir türbin için taşınan bir kule yerine, birden fazla türbin için taşınacak bir kule olacak. Dolayısıyla türbin inşa etmenin maliyeti de azalacak.
Örnek vermek gerekirse, ABD gibi ülkelerde halihazırda rüzgar enerjisi, kömür enerjisinden daha az maliyetle kurulabiliyor. Rüzgar enerjisinin maliyetlerindeki azalma ve verimlilikteki artış, temiz enerjiye dönüşümde dünya çapında hız kazandıracaktır.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.