1863 yılında Yeni Zelanda'da yayımlanan The Press dergisine bir mektup yollayan Butler, 13 Haziran 1863'te yayımlanan bu mektupta dünyadaki yaşamın evrimsel gelişimine atıfta bulunuyor ve bu evrimin bir sonraki aşamasının makineler olabileceği konusunda insanları uyarıyordu. Butler'ın "Makineler dünyasında Darwin" olarak Türkçeleştirebileceğimiz "Darwin among the Machines" başlıklı mektubu, neredeyse 162 yıl önceden günümüzün korkularına ışık tutmasıyla son derece kıymetli bir metin.
"Çağlar ilerledikçe kendimizi daha aşağı bir tür olarak bulacağız."
Yapay zekanın yükselişinin artık bir ihtimalin ötesine geçip bir gerçekliğe dönüştüğü şu günlerde, Butler'ın mektubu da farklı anlamlar kazanmış durumda. Yapay Zeka Politikaları ve Stratejileri Enstitüsü'nden Peter Wildeford'un sosyal medyada paylaşması üzerine yeniden gündeme taşınan bu metindeki öne çıkan paragrafların Türkçe çevirisini aşağıda bulabilirsiniz:
"Sorduğumuz soru şu: Yeryüzünün egemenliği konusunda insanlığın yerini ne tür bir varlık alabilir? Bunun sık sık tartışıldığını duyduk ama bugün öyle geliyor ki kendi haleflerimizi kendimiz yaratıyoruz; Fiziksel yapılarının güzelliğine ve inceliğine her gün bir şeyler ekliyoruz. Onlara her gün daha fazla güç veriyor ve insan ırkı için akıl neyse onlar için de o olacak olan kendi kendini düzenleyen, kendi kendine hareket eden gücü her tür dahiyane buluşla onlara tedarik ediyoruz. Çağlar ilerledikçe kendimizi daha aşağı bir tür olarak bulacağız.
Ne var ki makineler gün geçtikçe bize karşı üstünlük kazanıyor; gün geçtikçe onlara daha fazla bağımlı hâle geliyoruz. Köle gibi onlara bakan insanların sayısı her geçen gün artıyor. Her geçen gün daha fazla insan bütün enerjilerini mekanik yaşamın gelişimine adıyor. Bunun sonuçlarının ortaya çıkması sadece bir zaman meselesi; Ancak makinelerin dünya ve üstünde yaşayanlar üzerinde gerçek hakimiyeti ele geçireceği zamanın geleceği gerçeği, felsefi bir zihne sahip hiç kimsenin bir an için bile sorgulayamayacağı bir şey.
[...]
Onlara karşı derhal ölümüne savaş ilan edilmelidir. Her türlü makine kendi türünün iyiliğini isteyenler tarafından yok edilmelidir. Hiçbir istisnaya yer verilmesin, hiç esneklik gösterilmesin; bir an önce türümüzün ilkel koşullarına geri dönelim."
Özellikle bu mektubun son kısmı Samuel Butler'ın gelişim düşmanı bir gerici olarak algılanmasına kapı aralıyor olsa da Butler'ın geleceğe dair ortaya koyduğu vizyon, bağnaz bir çiftçiden çok daha fazlası olduğunu gösteriyor. Düşünen makineleri evrimsel sürecin bir sonraki basamağı olarak ele almak bugün artık yaygın bir yaklaşım olsa da Samuel Butler'ın bu mektubu kaleme aldığı 1863'te bu gerçekten devrimsel bir yaklaşımdı. Neticede ABD'de hâlâ İç Savaş'ın devam ettiği, Sultan Abdülaziz'in Osmanlı tahtında oturduğu bir dönemden söz ediyoruz. O dönemdeki en gelişmiş makine, Charles Babbage'ın Ada Lovelace'ın yardımıyla geliştirdiği Analitik Motor'du. Bu yüzden Butler'ın kendi çağının çok ötesini görebilen kayda değer bir entelektüel olduğunu kabul etmemiz gerekiyor.
OpenAI yapay genel zekaya odaklanacak
Samuel Butler daha sonra bu konuları işlemeye devam etti ve bu konudaki yazılarını 1872'de yayımlanan Erewhon adlı kitabında derledi. Makinelerin yok edildiği bir toplum vizyonu ortaya koyan Erewhon, yapay zeka konusunu ele alan ilk edebi eserlerden biri olarak kabul ediliyor.
Butler'ın 1863'te başlattığı bu tartışma bugün hâlâ devam ediyor. Butler gibi yapay zekanın dünyadaki egemen güç olarak insanların yerini alacağına inananların sayısı hiç de az değil. Ancak yapay zeka konusu artık ABD ile Çin arasında (ve tabii ABD'deki dev şirketler arasında) bir silahlanma yarışına döndüğü için bu kaygılar çoktan geri plana atıldı bile.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}