Uygulama ile Aç

1948’e uzanan Türkiye’nin “uçan kanat” yolculuğu

Türkiye son yıllarda başarılı işlere imza atmış olsa da onlarca yıl önce de büyük başarılar ortaya konmuştu. Bunlardan birisi olan THK-13, bugünlerde ANKA 3’ün geçmişteki yansıması gibi.

“Havacılık askeri bakımdan olağanüstü önemli, Avrupa, Amerika havacılığı ayrıca bir spor konusu olarak görmeye başladı, iyi düşünün. Biz de geç kalmayalım, bilgili, yürekli, kanatlı bir gençlik yetiştirelim. Hayalini geniş tut. Uçak yapmayı bile düşün. Cemiyeti kur ve bana çalışmaya başladığınızı bildir.”

Mustafa Kemal Atatürk’ün bu sözleri doğrultusunda 16 Şubat 1925’de, on yıl sonra “Türk Hava Kurumu” ismini alacak olan “Türk Tayyare Cemiyeti” kurulmuştu. Bu cemiyet, Türk Havacılık Sanayi tarihine büyük hizmetler vermiş ve çağın ilerisinde tasarımlar ortaya koymuştu. Onlardan birisi de İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türk Hava Kurumu Fabrikası’nın 13’üncü tasarımı olan “THK-13 Uçan Kanat Planörü” idi. TKH-13 sanki bugünlerde gökyüzünde uçan jet motorlu uçan kanat ANKA 3’ün geçmişteki yansıması gibi.

THK-13, 1939-1940 yıllarında inşaatı tamamlanan THK Etimesgut Uçak Fabrikası’nda inşa edilen uçaklardan birisiydi. Burada oluşturulan projelerden; THK-1, THK-3, THK-4, THK-6, THK-7, THK8, THK-9 ve THK-13 planör, THK-2, THK-5, THK-10, THK-11, THK-12, THK-14, THK-15 Uçak olarak imal edilmişti. THK-16 jet eğitim uçağı projesi ise, üretilemeden proje bazında kalmıştı. Konuyu çok dağıtmamak için diğer uçaklara değinmeyeceğim ancak hepsinin ayrı bir konuda irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum.

İlk uçan kanat: THK-13

Devam edecek olursak THK-13, tek kişilik, uçan kanat tasarımlı bir prototip planördü. 1948 yılında THK-13 uçan kanat projesi Y.Müh. Yavuz Kansu tarafından tasarlanmış ve planör olarak imal edilmiş, test uçuşları Pilot Kadri Kavukçu ve Pilot Cemal Uygun tarafından yapılmıştı.

Yavuz Kansu, THK-13’ü tasarlarken Amerikalıların Northrop ve Alman Horten kardeşlerin uçan kanat projelerinden yararlanmıştı. O dönemlerde uçan kanatlar bulunuyor ve üretiliyordu ancak adımlar henüz yeniydi. Örneğin, Northrop firmasının 400 kilometre hıza ulaşabilen uçan kanat modelleri ürettiği biliniyor o dönemlerde. Tabi onlar genellikle bombardıman uçağı olarak geliştirilmişti.

Hafif olması için ahşap ve kumaştan üretilen THK-13, 20 m kanat boyunda, 2 m yüksekliğinde, 40 m2 sathında, 5 m kanat uzunluğunda ve toplam 490 kg ağırlığındaydı. Tek pilotlu kokpitin üstü açıktı. THK-13 inşa edildiğinde ne yazık ki henüz Ankara Rüzgar Tüneli bitirilmemişti. Bu nedenle rüzgar testleri, bir THK-15 uçağının üzerine özel bir platform takılıp planörün 1/10 modeli kullanılarak yapılmıştı.

THK-13'ün ilk uçuş testi ise Ağustos 1948'de yapıldı. Çankaya’da uçağın arkasına bağlanarak havalanan THK-13, bazı aksaklıklar nedeniyle zorunlu iniş yapmak zorunda kalmıştı. İniş sırasıdna ise bazı ufak hasarlar oluşmuştu.

THK-13 ikinci uçuşunu ise Eylül 1948’de gerçekleştirmiş ancak bu kez planörün pilotu Kadri Kavukçu değil Cemal Uygun'du. Ancak bu uçuş testinde işler istediği gibi gitmedi ve THK-13, kalkıştan kısa bir süre sonra yana yatışla düşerek kaza kırıma uğradı. Pilot Uygun başından yaralandı ve şans eseri hayatta kaldı. THK-13 ise parçalar halinde dağıldı. Yapılan incelemelerde, sağ kanatta bir mengenenin unutulduğu ve bu parça hareket ederek planörün sağa eğilmesine neden oldu tespit edildi.

Kaza sonrası THK Uçak Fabrikası Müdürü Selahattin Beler, Northrop Aircraft’a danışma talebiyle bir mektup gönderdi. 15 Aralık 1948'de gelen cevap, oldukça basit ve diplomatikti. Northrop'un mühendislik direktörü Walter J. Cerny, THK-13'ün tasarımına hayran kaldıklarını, iniş takımı mekanizmasını beğendiklerini ve THK’nın ileri görüşlü fikirlerini takdir ettiklerini belirtti. Ancak THK'nın ana soruları yanıtlanmadı ve yalnızca bir broşür gönderildi. THK tarafından gönderilen teknik çizimler ve raporların Northrop'un kurumsal arşivine alındığı belirtildi.

İkinci kaza sonrasında yeni bir THK-13 üretimi başlamış, hataları giderilmiş ve tamamlanmış olsa da gerekli çekici uçağın bulunmaması nedeniyle ikinci planör uçurulamadı ve proje 1949 yılında iptal edildi. Mühendisler bu projenin ileri, teknolojik bir uçağa evrilebileceğini düşünüyordu.

Ayrıca bkz.

Yerli jet uçağı HÜRJET, 100’üncü uçuşunu yaptı

THK-13, savaş sonrası ekonomik zorluklar içinde Alman ve Amerikan uçan kanatlarını inceleyerek geliştirilen yenilikçi bir projeydi. Türkiye'de teknik eğitim ve AR-GE anlayışının henüz yerleşmediği bu dönemde, test sürecinde karşılaşılan sorunlar basında yanlış raporlandı ve "para israfı, lüks proje" olarak tanımlandı. Bunlar projenin iptaline giden yol olacaktı. THK Başkanı General Seyfi Düzgören’in 28 Aralık 1948’de vefatından sonra projeyi savunan kimse kalmamıştı. Oysa aynı tarihlerde Northrop YB-35 ve YB-49 Flying Wing projeleri de başarısız olmuş ve iptal edilmişti.

Bu uçaklarla, özellikle YB-49 ile 1940’larda yapılan testler sırasında, uçağın uçan kanat tasarımından dolayı küçük bir radar kesitine sahip olduğu fark edildi. Onlarca yıl sonra, bu gizli ayrıntı Northrop Grumman'ın gelişmiş B-2 (1989) bombardıman uçaklarının bel kemiğini oluşturacaktı. Hatta iki uçağın kanat açıklığı bir aynıdır.

75 yıl sonra ANKA 3

1948'den tam 75 yıl sonra, 2023 yılında Türk havacılık endüstrisinin en önemli unsurlarından birisi olan TUSAŞ, bir başka uçan kanadı havalandıracaktı: ANKA 3. Halihazırda testlerine devam eden, ilk uçuşunu 28 Aralık 2023’te yapan ANKA 3, turbofan motorlu, gövde içinde silah sistemleri barındıran, yüksek yük taşıma kapasiteli, gizlilik odaklı, kuyruksuz bir insansız savaş uçağı konumunda.
Keşif, gözetleme ve istihbarat; farklı hava-yer mühimmatları ile taarruz; hava-hava mühimmatları ile düşman helikopter, pervaneli uçak, İHA’larına angaje olarak av taraması; düşman RF yayımı yapan radar ve hava savunma sistemlerini etkisiz hale getirme; hava ve karada dost kuvvetlere himaye; sinyal ve haberleşme istihbarat; elektronik harp; diğer dost unsurlarla beraber operasyon ve haberleşme rölesi gibi bir çok görevi yerine getirebilecek. ANKA 3’ün 2025 başında Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmesi hedefleniyor.

İçeriğin sonuna gelirken nasıl başladıysak yazımızı da o şekilde sonlandıralım;
"Türk; yurdun dağlarında, ormanlarında, ovalarında, denizlerinde, her bucağında, nasıl bir bilgi ve kendine güvenle yürüyor, dolaşıyorsa, yurdun gökyüzünde de aynı şekilde dolaşabilmelidir. Bu ise Türk’ü, çocukluğundan, vatan kuşlarıyla, vatan havası içinde yarışa alıştırmakla başlar, işte bugün burada bizi toplayan sebep, o kutsal işe başlama ayinidir. Türk Çocuğu! Her işte olduğu gibi havacılıkta da en yüksek düzeyde, gökte seni bekleyen yerini az zamanda dolduracaksın. Bundan gerçek dostlarımız sevinecek, Türk Milleti mutlu olacaktır."



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş

Beğenilen Yorumlar

Tümünü Gör
25 Yorumun Tamamını Gör