Deniz taşımacılığı, maliyet ve verimlilik açısından diğer taşımacılık türlerinden çok daha önde yer alıyor. Dünya'da ülkeler arasında taşınan mallerın çoğu deniz üzerinden gerçekleşse de verimliliği sayesinde küresel emisyonların sadece %3'ünden sorumlu. Yine de her alanda olduğu gibi bu alanda da verimliliği arttırmak ve emisyonları düşürmek mümkün.
Gelecekte deniz taşımacılığında yeşil hidrojen ve amonyak gibi alternatif yakıtlar kullanılarak sıfır emisyona ulaşmak mümkün olsa da, o aşamaya şuan için ulaşmak çok zor. Dolayısıyla fosil yakıt kullanımını minimize etmek için Blue Visby Solution'ın çözümü oldukça akıllıca görünüyor.
Nasıl kazanç sağlanıyor?
Blue Visby ekibine göre şu anda çoğu kargo gemisi "hızlı git, sonra bekle" (SFTW) olarak bilinen operasyonel uygulamayı izliyor. Yani, varış yerlerindeki programın nasıl olduğuna bakılmaksızın, A noktasından B noktasına mümkün olduğu kadar çabuk varılıyor. Oraya vardıklarında ise, yanaşma ve kargolarını yükleme/boşaltma zamanı gelene kadar hareketsiz bekleyerek rölantide yakıt yakmaya devam ediyorlar.
Blue Visby Çözümü, küresel ölçekte birçok farklı paydaşın önemli ölçüde birbirine bağlı olmasını, koordinasyonunu ve katılımını gerektiriyor. Ancak limana yaklaşıldığında yapılması gereken şey çok basit. Sadece gemilere yavaşlamaları söylenerek tam zamanında varmaları sağlanıyor. Böylece suda yavaş hareket eden geminin hidrodinamik sürtünmesi büyük ölçüde azalarak yakıt tüketimi önemli oranda düşüyor. Üstelik kargo teslimatında bir gecikme olmuyor.
Emisyonlar ne kadar düşüyor?
Blue Visby ekibi, 2022'de 20.580 sefer yapan 3.651 Panamax gemisinin hareketlerini inceledi ve bu zamanlama ayarlamalarıyla, gecikme olmadan emisyonların ortalama %23,2 oranında azaltabileceğini tahmin etti.
Blue Visby Konsorsiyumu üyesi NAPA'nın daha geniş çaplı bir araştırmasında, 2019'da 13.000 kargo gemisinin 150.000 yolculuğu incelendi. Araştırma, yolculukların %87'sinde hızların gecikmeye sebep olmaksızın ortalama 1 knot kadar düşürebileceğini ve böylece emisyonların %16 oranında azaltılabileceğini ortaya koydu.
Bu ilk sonuçlar son derece ümit verici, ancak küresel denizcilik ticaretinden SFTW düşüncesini ortadan kaldırmak kolay değil. Marine Log'a göre bu, yelken çağına kadar uzanan bir uygulama. Nakliye şirketleri, müşteriler, limanlar, liman işçileri ve küresel lojistiğe bağlanan birçok bağımlı hizmet arasında, bazen teşviklerle, zorlu ve uzun vadeli sözleşmelerin içine yerleştirildiği belirtiliyor.
Konsorsiyum, armatörlerin, gemi kiralayanların ve kargo şirketlerinin maliyetleri (daha uzun bir okyanus geçişiyle ilgili maliyetler gibi) ve faydaları (yakıt tasarrufu ve benzeri) paylaşmalarına olanak tanıyan çok taraflı bir sözleşme mimarisi oluşturdu. Böylelikle kazan-kazan durumu yaratılarak tüm tarafların katılımı teşvik edildi. İlk deniz denemesi aynı zamanda bu fayda paylaşım sistemi üzerinde de bir test gerçekleştirdi.
Yakıt tüketimini ve emisyonları azaltmanın, paradan tasarruf etmenin ve zamanında kalmanın dışında başka faydaları da vulunuyor. Demir atıp uzun bekleme sürelerinden kaçınmak, gövde kirlenmesini azalttığı için zamanla verimi de arttırıyor. Bunların dışında limandaki hava kalitesini arttırma ve balina çarpması riskini azaltma gibi faydaları da bulunuyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}