Sydney Üniversitesi’nden bilim insanları tarafından yürütülen araştırma, 2015-2022 yılları arasında Avustralya enerji sektörüne ait yüzlerce kamu raporu ve basın bültenini inceledi. 44 farklı enerji piyasası aktöründen elde edilen veriler, tüketicilerin bireysel eylemleriyle iklim değişikliğini durdurabileceği mesajını taşıyan yaygın bir hikayeyi gün yüzüne çıkardı.
Sorumluluk, tüketiciye yükleniyor
Araştırmaya göre enerji sektörü, tüketicilere enerji tasarrufu sağlayabilecek "kahramanca" adımlar atmalarını öneriyor. Elektrikli araç satın almak, güneş panelleri kurmak, enerji tüketimini takip etmek ve gereksiz cihazları kapalı tutmak bu adımlar arasında. Ancak araştırmanın lideri Doç. Dr. Tom van Laer, bu hikayenin ilham verici görünmesine rağmen daha büyük sistemsel değişimlerin göz ardı edilmesine yol açtığını savunuyor.
Araştırmaya göre, Avustralya kişi başına düşen sera gazı emisyonlarında gelişmiş ülkeler arasında lider konumda. Kişi başı 14,51 ton emisyon üreten ülkede, bu rakamın yaklaşık yarısı enerji sektöründen kaynaklanıyor. Küresel düzeyde enerji sektörü, dünya yakıt tüketiminin üçte birinden fazlasını kullanarak çevreye en fazla zarar veren alanların başında geliyor.
Van Laer, bireylerin enerji tüketimini optimize etmesi kadar, enerji sektöründeki yapısal dönüşümlerin ve düzenleyici politikaların da hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor. Van Laer, bireysel çabaların önemini kabul etmekle birlikte, çözümün yalnızca tüketicilere yüklenemeyeceğini dile getiriyor. Gerçek anlamda net sıfır emisyona ulaşmak için enerji sektörü, daha çevreci üretim yöntemlerine geçiş yapmak ve tüketicilere destek sistemleri sunmak zorunda.
Öte yandan “net sıfır kahraman” gibi girişimleri geçmişte de gördük. İçecek endüstrisi, 1970'lerde atık bertaraf yükünü tüketicilere kaydırmak için geri dönüşümü teşvik ederek bu işlere erkenden girişmişti. Benzer şekilde “karbon ayak izi” söyleminde de yine yük tüketicilere atılmaya çalışılmıştı.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}