Uygulama ile Aç

Gerçek yaşam öykülerini konu alan en iyi biyografi filmleri

Siyasi figürlerden ünlü sanatçılara, azılı suçlulardan efsanevi sporculara, tarihte iz bırakmış insanların gerçek hayat öykülerini konu alan en iyi biyografi filmleri.

Gerçek yaşam öykülerini ekrana taşıyan biyografi filmleri, neredeyse sinemanın başından beri izleyicileri en çok etkileyen yapımlar arasında olmuştur. Ünlü sanatçılardan azılı suçlulara, tarihi figürlerden meşhur sporculara kadar bugüne kadar pek çok farklı figüre dair biyografi filmleri çekildi. Bunlardan bazıları ele aldıkları hayatları olabildiğince gerçekçi, olabildiğince aslına yakın şekilde ekrana taşımaya çalışırken, Mishima ve I'm Not There gibi bazıları ise daha alışılmadık yollar izlediler. Her iki yaklaşım da yıllar içinde unutulmaz pek çok eserin ortaya çıkmasını sağladı.

Gerçek yaşam öykülerini anlatan en iyi biyografi filmleri

Bu listemizde, biyografi türünün alt kollarına mümkün olduğunca yer vermeye çalışarak, bu filmler arasından öne çıkan yapımları derledik. İşte gerçek yaşam öykülerini konu alan en iyi biyografi filmleri:

1️⃣ Amadeus

Usta yönetmen Milos Forman'ın başyapıtı Amadeus, herhangi bir kategoriden bağımsız olarak da tüm zamanların en iyi filmleri arasında yer alıyor.

İzleyicileri 18. yüzyıl Viyana'sına götüren Amadeus, Mozart ve Salieri arasındaki çekişmeye odaklanıyor. Kendi dönemlerinin başlıca müzik dehaları olan bu iki adam arasındaki ilişki bir mentör-öğrenci ilişkisi olarak başlamış olsa da Salieri'nin zamanla öğrencisinin yeteneğini kıskanmaya başlamasıyla birlikte çok daha farklı bir yöne evriliyor. F. Murray Abraham ve Tom Hulce'nin etkileyici performanslara imza attıkları Amadeus, çıktığı yıl En İyi Film dâhil sekiz dalda Oscar kazanmıştı.

2️⃣ Akıl Oyunları (A Beautiful Mind)

Sylvia Nasar'ın aynı adlı biyografi kitabından uyarlanan Akıl Oyunları, Nobel ödüllü matematikçi John Nash'in hayat öyküsünü anlatıyor.

Kariyerinin daha başındayken pek çok matematikçinin hayalini bile kuramayacağı başarılara imza atan gerçek bir dahi olan John Nash, sırlarla dolu bir dünyanın içine çekiliyor. Son derece önemli bir görevde gizli bir teşkilata yardımcı olduğuna inanan Nash, hem bu teşkilat hem de kendisi hakkında ilk başta fark etmediği tuhaf şeyler olduğunu öğreniyor. Amadeus gibi Akıl Oyunları da En İyi Film Oscarı'na layık görüldü. John Nash rolünde etkileyici bir performans ortaya koyan Russell Crowe da Oscar adaylığı aldı.

3️⃣ Schindler'in Listesi (Schindler's List)

En iyi biyografi filmlerini sıralarken Steven Spielberg imzalı Schindler'in Listesi'ni anmamak olmaz elbette.

Steven Spielberg'in en unutulmaz filmlerinden olan Schindler'in Listesi, II. Dünya Savaşı sırasında, Nazi işgali altındaki Polonya'da geçiyor. Polonya'da bir fabrikatör olan Oskar Schindler, yanında çalışan Yahudi işçilerin bir bir ortadan kaldırıldığına şahit olunca yaşanan bu zulme daha fazla kayıtsız kalamıyor. Film, Schindler'in bu insanları kurtarmak için verdiği mücadeleye odaklanıyor. Schindler'in Listesi, En İyi Film dâhil yedi dalda Oscar kazandı.

4️⃣ Andrei Rublev

Ortodoks freskleri ve ikonlarıyla tanınan Orta Çağ ressamı Andrey Rublyev'in hayatını anlatan Andrei Rublev, usta yönetmen Andrei Tarkovsky'nin en önemli eserleri arasında yer alıyor.

Tarkovsky sadece Rublyev'in hayat hikâyesini ekrana taşımakla kalmıyor, aynı zamanda onun hikâyesi üzerinden hem dönemin Rusya'sına hem de sanatçı ile eserleri arasındaki karmaşık ilişkiye dair derinlikli bir inceleme ortaya koyuyor. 3 saat 9 dakika boyunca izleyicileri görkemli bir yolculuğa çıkaran film, neredeyse Rublyev'in eserleri kadar ruhani bir görselliğe sahip.

5️⃣ Kızgın Boğa (Raging Bull)

Aynı Andrei Rublev gibi ele aldığı kişi üzerinden insanlığa dair çok daha evrensel, çok daha derinlikli bir hikâye oluşturan bir diğer film de Raging Bull.

Usta yönetmen Martin Scorsese'nin ilk dönem filmlerinden olan Raging Bull, 1940'larda yaşayan ünlü boksör Jake LaMotta'nın hayat hikâyesini anlatıyor. LaMotta'yı ringde döneminin en iyilerinden birine dönüştüren öfkesi, ring dışında ise hayatını alt üst ediyor. Robert DeNiro'nun Jake LaMotta rolünde harikalar yarattığı film, DeNiro'ya ikinci Oscar ödülünü kazandıran yapım oldu. Raging Bull ilk çıktığı dönemde de övgü toplayan bir filmdi ama sonraki yıllarda sinema tarihindeki yeri daha da büyüdü.

6️⃣ Para Avcısı (The Wolf of Wall Street)

Martin Scorsese, Raging Bull'dan 33 sene sonra, artık kariyerinin ustalık dönemindeyken, büyük beğeni kazanan bir biyografi filmine daha imza attı. 

Leonardo DiCaprio'nun etkileyici performansıyla adeta taşıdığı Para Avcısı, bir dönem Wall Street'in yıldız çocuğu olan ama sonra tam bir dolandırıcı olduğu ortaya çıkan Jordan Belfort'un gerçek hayat hikâyesini anlatıyor. Scorsese'nin filmi, Belfort'un yaşam tarzını aynalarcasına hiçbir konuda aşırılıktan kaçınmıyor. Scorsese, artık 70'li yaşlarında olan bir yönetmenden beklemeyeceğimiz kadar enerjik ve haşarı bir film ortaya koyuyor.

7️⃣ Cesur Yürek (Bravehart)

Cesur Yürek'i izlemeyen ya da en azından duymayan yoktur herhâlde. Ama pek az kişi Cesur Yürek'i bir biyografi filmi olarak görür. Oysa Mel Gibson'ın filmi özünde William Wallace'ın hayatını anlatan biyografik bir yapım.

İskoçya kralı arkasında bir varis bırakmadan ölünce, İngiltere kralı Edward bu fırsatı kullanarak İskoçya'yı işgal eder ve tahtı ele geçirir. Acımasız bir kral olan Edward'ın İskoçya işgali sırasında neredeyse tüm ailesini kaybeden William Wallace, ailesinin intikamını almak ve İskoçya'yı yeniden özgürlüğe kavuşturmak için İngiltere'ye savaş açar. William Wallace ve liderlik ettiği İskoçyalıların ilham verici özgürlük mücadelesi, En İyi Film dâhil 5 dalda Oscar kazanan bu epik filmle ölümsüzleşmiş oldu.

Ayrıca bkz.

Şubat ayında çıkacak en dikkat çekici 10 film

8️⃣ Sosyal Ağ (The Social Network)

Facebook'un kuruluş öyküsünü konu olan The Social Network, çıkışının üzerinden geçen 15 yılda çok daha kıymetli bir filme dönüştü. Çünkü David Fincher'ın filmi, bugün artık dünyaya yön veren Silikon Vadisi'nde hakim olan kültüre dair de referans gösterilen eserlerden biri.

Ünlü senarist Aaron Sorkin'in senaryosunu yazdığı The Social Network, hikâyeyi bir ileri bir geri sararak, bir yandan daha Harvard'da öğrenci olan Mark Zuckerberg'in Facebook'u kurma hkâyesini, diğer yandan eski ortaklarıyla karşı karşıya geldiği mahkeme sürecini ekrana taşıyor. Film bu başarı ve ihanet öyküsünü ekrana taşırken olayları birebir yaşandığı gibi anlatmıyor belki ama odaklandığı dünyanın ve karakterlerin gerçek yüzünü çoğu biyografi filminden daha iyi yakalıyor.

9️⃣ Kelebek ve Dalgıç (The Diving Bell and the Butterfly)

Kelebek ve Dalgıç, Elle dergisinin editörü olan Fransalı yazar Jean-Dominique Bauby'nun ilham verici hayat hikâyesini anlatıyor.

Geçirdiği inme sonası vücudu neredeyse tamamen felç kalan Jean-Dominique Bauby, sadece sol gözünü oynatabiliyor. Ancak bu Bauby'nun pes edip kabuğuna çekileceği anlamına gelmiyor. Aksine yaşama tutunmaya devam eden Bauby, sadece sol gözünün hareketleriyle iletişim kurarak yazarlık mesleğini devam ettiriyor.

🔟 Mishima: A Life in Four Chapters

Mishima: A Life in Four Chapters, Taxi Driver ve Raging Bull gibi başyapıtların senaristi olarak tanınan usta sinemacı Paul Schrader'ın imzasını taşıyor. Schrader'ın bu kez yönetmen koltuğuna da oturduğu film, Japonyalı yazar Yukio Mishima'nın ilgi çekici hikâyesini anlatıyor.

Mishima: A Life in Four Chapters alışıldık bir biyografi filmi değil kesinlikle. Zira yönetmen, yazarın hayatını eserlerinden hikâyelerle iç içe geçmiş şekilde izleyicilere sunuyor. Kurmaca ile gerçeğin birbirini aynaladığı bu tuhaf biyografi filmi, yakın dönem Japonya tarihinin en ilginç figürlerinden olan Mishima'nın iç dünyasına dair de çok şey anlatıyor.

11) Beni Orada Arama (I'm Not There)

Müzik biyografileri artık kendi başlarına bir alt tür oluşturacak kadar popüler hâle gelmiş durumda. Bugüne kadar Bohemian Rhapsody'den Walk the Line'a, Elvis'ten Ray'e kadar müzik dünyasında geçen pek çok biyografi filmi çekildi. Ama tüm bunlar arasından sıyrılmayı başaran bir film var ki o da bu biyofilmlere oldukça farklı bir yaklaşım getiren I'm Not There.

Mishima: A Life in Chapters gibi I'm Not There de herkese hitap edecek bir film değil kesinlikle. Film, rock dünyasının efsanevi ismi Bob Dylan'a odaklanıyor. Ancak Dylan'ın yaşam öyküsünü anlatmak yerine, her biri onun farklı bir yönünü temsil eden altı farklı karakterin hikâyesini anlatıyor. Farklı yaşlardan ve cinsiyetlerden oyuncuların hayat verdiği bu karakterler, Dylan'ın yaşam öyküsünü değil belki ama karakterinin bir temsilini ortaya koyuyor. Dylan'ı temsil eden bu karakterlerden birine hayat veren Cate Blanchett, filmdeki performansıyla Oscar adaylığı kazanmıştı.

12) Oppenheimer

Christopher Nolan'a sonunda Oscar'ı getiren film olan Oppenheimer, yönetmenin en iyi filmi değil belki ama yönetmen olarak marifetlerini en iyi şekilde sergilediği film kesinlikle. Genel izleyici tarafından pek tanınmayan bir fizikçi hakkında üç saatlik bir film çekip, bunu 1 milyar dolarlık bir gişe canavarına dönüştürmeyi ancak Nolan gibi bir yönetmen başarabilirdi.

Nolan, bir kısmını da siyah beyaz çektiği bu üç saatlik biyografi filmini izleyici nezdinde ilgi çekici kılabilmek için yine kronolojik sıralamayı karıştırma numarasını kullanıyor. Bu sayede lineer bir hikâyeden çok daha dinamik bir yapıya kavuşan Oppenheimer, zamanda bir ileri bir geri giderek Oppenheimer'ın hayatındaki farklı dönüm noktalarını iç içe geçmiş şekilde anlatıyor. Böylece, genç bir fizik öğrencisi olarak dünyayı dolaştığı yıllardan başlayıp, ölümünden sonraki sürece kadar uzanarak bu karmaşık figürün hem hayatını hem iç dünyasını mercek altına alıyor.

13) Babam İçin (In the Name of the Father)

İrlandalı yönetmen Jim Sheridan, 1989'da My Left Foot (Sol Ayağım) ile şahane bir biyografi filmine imza attıktan sonra, 1993 yapımı In the Name of the Father'la çıtayı daha da yükseltti. 

IRA örgütü İrlanda'da bir bara bombalı saldırı düzenleyip dört İngiliz polisini öldürdükten sonra dört masum adam polis tarafından göz altına alınır ve işlemedikleri bir suçu itiraf etmeye zorlanır. In the Name of the Father, haksız yere hapsedilen bu dört İrlandalıdan biri olan Gerry Conlon'ın hikâyesini anlatıyor. Bu olay yüzünden sadece kendisi değil babası da hapsedilen Conlon, hem kendisinin hem de babasının özgürlüğünü geri kazanmak için yıllarca mücadele ediyor.

14) Malcolm X

Ünlü oyuncu Denzel Washington'ın başrolünü üstlendiği film, ABD'deki sivil haklar mücadelesinin sembol isimlerinden olan Malcolm X'in hayatını anlatıyor.

Yaklaşık 3.5 saatlik bir biyografi filmi olan Malcolm X, hikâyeyi Malcolm'un gangsterlik yaptığı gençlik yıllarından başlatıyor ve öldürüldüğü güne kadar yaşadıklarını ekrana taşıyor. O yıllarda Amerika'da sistematik olarak haksızlığa uğrayan siyahlar için mücadele eden Malcolm X, bu sırada İslam Ulusu hareketine katılıyor ve Müslümanlıkla tanışmasıyla birlikte ABD devleti için daha da tehlikeli bir figüre dönüşüyor.

(Güncellendi: )



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş