İsmi sonsuzluk olsa da aslında tren enerjiyi tabii ki yoktan var etmiyor. Yaptığı şey deniz seviyesinden yüksek konumdan, deniz seviyesindeki limana giden yük trenlerindeki depolanmış haldeki yer çekimi enerjisini kullanmak.
Toplam 2.8 kilometre uzunluğunda, 244 yük vagonluk, 40.000 ton boş ağırlıklı tren 34.400 ton demir cevheri taşıyor. Demir cevheri yük treni, 450 metre aşağıdaki limana 280 kilometreyi beş saatte kat ederek ulaşıyor.
Aşağı iniş esnasında yer çekimi enerjisini elektriğe çevrip, bataryalarda depolayan tren yukarı tekrar çıkarken elektrik enerjisini tekrar yer çekimi enerjisine çeviriyor. Bunu sonsuza kadar yapabilmesindeki özel durumu ise aşağı inerken ağır, yükünü boşaltıp yukarı çıkarken hafif olması sayesinde başarabiliyor.
Bildiğiniz gibi elektrik motorunu tersine çevirdiğinizde eğer yapısı uygun ise jeneratör olarak da iş görebilir. Aynı şekilde elektrikli veya hibrit arabalar da tam olarak bu şekilde bir rejeneratif frenleme yaparak enerji kazanımı sağlar.
Bu tren de aşağı inerken tam olarak bunu yapıyor ama yukarı çıkarken yarı ağırlığına inmekte, yani yarı indiğinde elde ettiği enerji çıkarken ihtiyaç duyduğunun iki katı. Bu nedenle oluşacak sürtünme, hava drenci, şarj ve motor kayıplarının çoğunu rahatça telafi edecek kapasitesiye sahip. Tren aşağı inerken yaklaşık 91 MWh elektrik enerjisini taşıdığı batarya vagonlarına depoluyor. Bu bataryaların ağırlığı yaklaşık 690 ton. Devasa gözüken bu rakam aslında trenin toplam ağırlığının sadece %2’si kadar.
Projeyi ise elektrikli formula 1 araçları yapmakla ünlü Williams Gelişmiş Mühendislik şirketi üstlenmiş. Toplam bedeli 50 milyon dolar olan proje 2 yıl içinde tamamlanacak ve ardından 54 dizel lokomotif ve 16 tren seti bir daha hiç yakıt tüketmeyecek şekilde değiştirilmeye başlanacak ve yıllık milyonlarca litre dizel tüketiminden tasarruf sağlanacak.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}