Uygulama ile Aç

Ubisoft şaşırtmaya devam ediyor! The Rogue Prince of Persia - inceleme

Ubisoft'un yeni Prince of Persia oyunu The Rogue Prince of Persia erken erişim olarak çıkışını yaptı. Biz de bu yazımızda oyuna ufak bir bakış atıyoruz.

Oyun dünyasının en popüler serilerinden biri olan ve yıllardır özlemini çektiğimiz Prince of Persia serisi bildiğiniz gibi geçtiğimiz aylarda farklı türde ama türün en iyilerinden biri olabilecek bir oyunla tekrardan karşımıza çıktı. Aksiyon platform oyunu olması sebebiyle ve bazı başka konular sebebiyle birçok eleştiriye maruz kalsa da gerçekten de tek başına değerlendirildiğinde oyun anlamında yılın başarılı yapımlarından biriydi. Geçtiğimiz günlerde ise yine Prince of Persia ismi ile ama eski oyunlardan uzak, son oyuna yakın bir yapım karşımıza çıktı: The Rogue Prince of Persia. Dilerseniz bu oyunun artı ve eksilerine göz atalım.

Her şeyden önce bu oyunun erken erişim olarak çıkış yaptığını belirtmekte fayda var. yani oyunu satın aldığınızda şu an için tam bir oyun oynamayacaksınız. Peki bu haliyle ne kadar sürede bitiyor diye sorarsanız aşağı yukarı 3-4 saat diyebilirim. Tabii oynama durumunuza göre 1-2 saat veya 6-7 saat gibi sürelere de kısalabilir veya uzayabilir. Oyunun erken erişimde olması sizi korkutmasın çünkü şu an için oynayabildiğimiz kısım kesinlikle çoğu oyundan daha bitmiş hissediyor. Sadece oynadıkça özelliklerin biraz yetersiz olduğunu, düşman çeşitlililiğin ve özellikle boss savaşlarının biraz eksik olduğunu hissediyorsunuz ama bunlar da erken erişimden kaynaklı sorunlar. Oyunun tam sürümünde bu sorunlar büyük ölçüde düzeltileceğini düşünüyorum. Kısaca şu an oynanabilir kısım son derece başarılı ve keyifli bir yapım.

Her şeyden önce yine önceki oyun gibi The Rogue Prince of Persia da bir aksiyon platform oyunu. Roguelite temelli The Rogue Prince of Persia yapı olarak Hades'e de bir hayli benziyor. Haritada ilerliyor, yeni yetenekler kazanıyor ve öldüğünüzde başlangıca tekrar dönüyorsunuz. Mekanikler açısından bizim eski Prince of Persia oyunlarından alıştığımız, sevdiğimiz duvarda yürüme mekaniği bu oyunda da bulunuyor ve bu sayede side-scrolling bir platform oyunu gerçekten de hem combat kısmı için hem parkur kısmı için yepyeni bir boyut kazanmış oluyor. Duvarlara sadece yatay değil yukarı doğru da tırmanabildiğimiz için ve haritanın sadece sağa sola değil aşağı yukarı da tasarlanmış olması sebebiyle hem daha geniş bir keşif alanı hem de daha keyifli bir parkur bizlere sunulmuş.

Aksiyon kısmına geldiğimizde klasik saldırımız, ağır saldırımız ve düşmanları itebildiğimiz bir saldırı bulunuyor. tabii ilerledikçe yeni yetenekler kazanarak çeşitli kombolar oluşturabiliyor ve yeni saldırı tarzları kazanabiliyorsunuz. Savaş kısmı aslında gayet keyifli diyebilirim ancak oyunda geçirdiğiniz dördüncü saatten sonra sanki tekrara biniyormuş gibi de hissettirmiyor değil. Ama dediğim gibi bu durum biraz da erken erişimde olmasından kaynaklı o yüzden eleştirmeyeceğim. Karakterin tuşlara tepkisi, temposu gerçekten de güzel ayarlanmış. Bu kadar anlık hareket edilmesi gereken bir oyunda oyunun hızlı tepki vermesi güzel bir durum ki Ubisoft zaten bunu yıllardır iyi yapıyor. Kısaca oyunun combat kısmı da şu an için yeterli ancak tam sürümde; yeni yetenekler, düşman çeşitliliği ve bosslar konusunda daha fazlasını bekliyorum diyebilirim.

Tasarım tarafına geldiğimizde ise zaten Lost Crown isimli oyunda bile insanlar tepki göstermişti, bu yüzden bu oyunda da bir tepki oluştu. Ancak bu çizi filmvari tasarımın ben oyunun atmosferine ve tarzına çok yakıştığını düşünüyorum. Daha sade ve pastel renklerin kullanılması da özellikle güzel bir ekranınız varsa gözü yormuyor ve gayet güzel bir görsellik oluşturuyor. Bu arada oyunun geliştirici ekibi Evil Empire'ı daha öncesinde Dead Cells'in Castlevania isimli ek paketinden tanıyoruz ki başarılarını orda kanıtlamışlardı. Bu yüzden de hem tasarım hem de oynanış anlamında zaten ortalama üzeri iş yapan bir stüdyo karşımızda diyebilirim. 

Son olarak da müziklerden bahsetmek istiyorum. Bence bu oyunun her şeyden öte müzik kısmı en başarılı olduğu nokta. Oyunun kendi dönemi ve yapısını yüksek temposuyla birleştiren hem lokal alt tonların olduğu hem de tekno tarzını duyabildiğimiz muazzam parçalara sahip. ASADI isimli sanatçıyı bu konuda ne kadar övsek az gerçekten de. Kendi kültürünü çok güzel bir şekilde oyuna yedirmiş ve bu kadar tempolu bir oyuna çok uygun hale getirmiş.

Sonuç olarak toparlamak gererkirse erken erişimde olmasına rağmen elimizde gerçekten de benim çok beğendiğim yaptığı şeyleri çok iyi sunan başarılı bir yapım var önümüzde. Bazı eksikleri var elbette ancak bunları tam sürümle birlikte çözeceklerini düşünüyorum. Şu anda oyunu Steam üzerinden satın alabilirsiniz. Ne yazık ki Steam'in fiyat politikası sebebiyle fiyat bence biraz yüksek ancak sizi yormayacaksa satın alabileceğinizi söyleyebilirim. Eğer fazla geldiyse indirimde döneminde kaçırmamakta fayda var ki şunu da söylemek lazım büyük bir ihtimalle tam sürüme çıktığında fiyat artacaktır.



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş

Beğenilen Yorumlar

Tümünü Gör
2 Yorumun Tamamını Gör