Dünya üzerinde 50 milyondan fazla insanı etkileyen ve genellikle 12 ila 29 yaş arasındaki kadın ve erkeklerde ortaya çıkan psikoz, kendi başına tıbbi bir durum olmaktan öte bir dizi zihinsel hastalığın belirtisi olarak ifade edilebilir. Başlı başına bir hastalık olmaktan ziyade bir semptom olarak tanımlayabileceğimiz psikozun belirtilerini anlamak ise oldukça zorlu bir süreç.
Mevcut tıbbi yöntemler ışığında yüksek risk grubundaki hastalar için uygulanan teşhis yöntemlerinin karmaşıklığı ve söz konusu süreç için profesyonel destek alınması gerekliliği, dünyada yaşayan birçok insan için aslında bir lüks. Ortaya konan araştırmalar ise psikoz teşhisi konanların gerçekte %22’sinin bu süreçten geçtiğini göstermekte.
Yüksek risk grubu hastalarındaki psikoz başlangıcı sürecine yönelik tahmin yüzdesini artırmak isteyen Max Planck Enstitüsü liderliğindeki araştırma ekibi, bu kapsamda yürüttüğü araştırmalarda kullanılabilecek bir makine öğrenmesi yöntemi geliştirdi. Bu alanda faaliyet gösteren uzman personelin psikozu teşhis etmek için kullandığı metotları irdeleyen araştırmacılar, elde ettikleri verileri makine öğrenmesi yöntemi ile harmanlayarak, sistemin farklı çıkarımlarda bulunmasını sağladı.
Söz konusu makine öğrenmesi metodunun profesyonel tıp uzmanlarının yerini alamayacağını ifade eden araştırma ekibi, geliştirilen yöntemle karar verme sürecinin hızlandırılabileceğini ve ileri seviye tetkikler için uzmanlara tavsiyelerde bulunulabileceğini belirtti.
Geliştirilen makine öğrenmesi yönteminin insanlarınkine yakın performans göstermesi ise birçok hasta için bir umut kaynağı. Zira yöntemin en büyük avantajlarından biri, psikoz alanında uzmanlaşmamış sağlık kuruluşlarında görev yapan personelin makine öğrenmesi destekli analiz yöntemleriyle doğruluk oranı yüksek teşhislerde bulunabilecek olmasında yatıyor.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.