Daha hızlı ve enerji verimliliği yüksek işlemciler, binlerce fotoğraf ve saatlerce 4K video kaydı saklayabilen dahili depolama alanları, büyük ve yüksek çözünürlük sunan parlak ekranlar, 4K 60FPS video kaydı yapabilen, derinlik algılama yeteneği ile donatılan kameralar, saniyede 1Gbps bağlantı sunabilen LTE-A modemler, yapay zeka ile donatılmış dijital asistanlar ve bolca sensör.
Bugün cep telefonları üzerinde yer alan NFC teknolojisi ile ödeme yapabiliyoruz.
Samsung'un Galaxy S9 serisi telefonları sahip oldukları sensörler ile tansiyon dahi ölçebilir hale geldiler.
Huawei, 3 kameraya sahip P20 Pro modelinde 40MP'e kadar çözünürlük sunan mobil sensörler kullanıyor. 3 kat optik yakınlaştırma yapabiliyor.
Apple, iPhone X'un ön yüzüne yerleştirdiği yeni nesil sensörler ile insan yüzünü 3 boyutlu olarak haritalayabiliyor.
Bir kaç yıla, 5G teknolojisi sayesinde 1Gbps ve üzeri hızlarda neredeyse sıfır gecikme ile internete bağlanan telefonlar hayatın bir parçası halini alacaklar.
11 senede geldiğimiz yol bu. Peki ya önümüzdeki 10-15 senelik zaman diliminde mobil dünya nereye evrimleşecek dersiniz? Bu yazıda akıllı telefon evriminde sonraki basamakların neler olabileceği konusunda fikir yürütüyor olacağım. Yorumlar kısmında sizler de evrimin eksik kalan yanlarını ve sonrasını lütfen paylaşın.
Katlanabilir ekranlar;
Ekran kasa oranında neredeyse sınırlara dayandık. Bir sene içinde ekran üzerinden parmak izi okuma da standart halini alacak. Ekran üzerine gömülü yakınlık ve ışık sensörleri üzerinde çalışıldığını biliyoruz. Bugünün çentikli telefonları yakın bir zamanda sadece ekrandan oluşan birer tasarım harikasına dönüşecekler.
Bir sonraki adım ise katlanabilir ekranlar olacak. Telefon olarak kullanırken tek elle kontrolün mümkün olduğu, köşeden köşeye kesintisiz ekran deneyimi sunacak bu teknoloji, istediğimiz zaman cep telefonlarını tabletlere dönüştürmemizi sağlayacak. Belki tabletle de yetinmeyeceğiz, ilerleyen zamanlarda cep telefonu, tablet ve ultrabook'un tek cihazda sunulduğu günler de gelecek.
Samsung ve LG'nin yoğun bir şekilde esnek, katlanabilir OLED ekranlar üzerinde çalıştığını biliyoruz. Hatta LG, çok yakında katlanabilir OLED ekranlı televizyonları son kullanıcı ile buluşturacak.
Peki ya katlanabilir ekranlı bir akıllı telefonu ne zaman kullanabileceğiz? Esnek OLED ile donatılan katlanabilir tam fonksiyonel bir telefonu 2020-2025 yılları arasında göreceğimizi düşünüyorum.
Böylece büyük küçük ekran savaşları sona erecek. Kullanıcı tek bir cihazda hem tek elle kullanması kolay bir akıllı telefona hem de bir tabletin verdiği rahatlığı sunan büyük bir ekrana sahip olacak.
Peki yeter mi? Yetmez tabi ki :)
Katlanabilir ekranlar aslında geleceğe atılmış küçük adımlar olacaklar. Asıl büyük gelişme öncesi zaman kazanma araçları. Bir sonraki asıl büyük olay giyilebilir teknolojilerde saklı.
Bugün giyilebilir teknolojinin en bilindik temsilcisi akıllı saatler. Google ve benzeri bir kaç firmanın akıllı gözlük denemeleri mevcut. Bunlar içinde en sağlam adım ise Microsoft'tan geldi. Geleceğin anahtarı HoloLens'de gizli olabilir.
Tek bir gözlük ile cep telefonu, tablet, dizüstü bilgisayar ve benzeri bütün dijital oyuncaklara aynı anda sahip olmak mümkün olacak!
Sanal Gerçeklik kaskları işin bir ön gösterimi gibiler fakat asıl büyük adım Microsoft'un HoloLens'i gibi harmanlanmış gerçeklik gözlükleriyle geliyor.
Sanal Gerçeklik bizi hiç varolmayan bir dünyaya sokarken Harmanlanmış Gerçeklik gözlükleri ile hali hazırda yaşadığımız ve gördüğümüz gerçekliğe; fiziksel olarak varolmayan, sadece bizim görebildiğimiz, sadece bizim etkileşime geçebildiğimiz nesneler ekleyebiliyoruz.
Ve biz bu nesneleri nereye konumlandırdıysak yıllar geçtikten sonra bile geri dönüp baktığımızda orada durmaya devam ediyorlar.
Önümüzdeki 10-15 senelik dönemde gelişim gösterecek esnek pil teknolojileri, yeni nesil görüntüleme teknikleri ve verimliliği artan yüksek işlem gücü sunan mobil işlemcilerle tek bir gözlük şu anda kullandığımız bütün teknolojik cihazların yerini alabilir.
Telefon görüşmesi mi yapmak istiyorsunuz? Elinize bakmanız dev ekranlı bir telefon görmeniz için yeterli.
Listeden bir isim seçmek için diğer elinizi kullanmanıza gerek yok. Göz hareketlerini takip eden akıllı sistem sayesinde her şeyi sadece bakarak hallediyor olacaksınız. Sonrasında ise kemik titreşimi iletim yolunu kullanan gözlük ile karşı tarafın sesini duyarken, hassas yönlendirilmiş mikrofonlar ile de dış ortam gürültüsünden arındırılmış bir şekilde görüşmenizi gerçekleştireceksiniz.
Maç mı izleyeceksiniz? Dev bir ekran hiç fena olmaz değil mi? O zaman duvara bakarak sadece gözleriniz ile ekran boyutunu belirlemeniz yeterli. Gözlüğünüz sizin için sanal dev ekranlı bir televizyon oluşturacak ve maç veya film farketmez televizyon olmaksızın bu deneyimin tadını çıkartacaksınız.Aynı senaryoları, dizüstü bilgisayar ve oyun konsolları için de çoğaltmak mümkün.
Hatta paylaştırılabilir harmanlanmış gerçeklik sayesinde sizin oluşturduğunuz bu sanal ekranı ve çevresindeki bileşenleri akıllı gözlük takan diğer arkadaşlarınız ile de paylaşabilirsiniz.
Kısacası gelecekte cep telefonu, akıllı saat, akıllı televizyon, dizüstü veya masaüstü gibi sistemler olmayacak. Ne görmek istiyorsak onu gösteren gözlükler, gözlük takmayı kabul eden herkese farklı dünyalar sunacaklar.
Peki bu son nokta mı olacak? Tabi ki hayır :))
Bir sonraki adımda tüm bu teknolojinin lens seviyesine indirgendiğini göreceğiz. Akıllı lenslerle; yüksek hızlı internet bağlantısı, yüksek çözünürlükte harmanlanmış gerçeklik ilizyonları yaratılması, insan vücudunda kan basıncı, şeker ve bezeri verilerin takibi gibi bir çok şeyi tek noktada çözümleyeceğiz.
Yeni giysilere ihtiyacımız olduğunda veya bir mobilya alacağımız zaman denemek için mağazaya gitmeye gerek olmadan standart bir ayna karşısında akıllı lensimiz sayesinde bakışlarımız ile deneme, sipariş ve ödeme işlemleri gerçekleştirilebilecek.
Özellikle akıllı lensler bilimkurgu gibi duruyor olsalar da Sony, Samsung ve Google gibi teknoloji devlerinin akıllı lenler için aldıkları patentler bulunmakta. Şu anda kapalı kapılar ardından ilk prototipler denenmeye başladı bile.
Şu anda yapılan çalışmalar başarıyla sonuçlanırsa akıllı lensler için pil veya şarj gibi konularla uğraşmak zorunda da kalmayacağız. Göz sıvısı üzerinden kendi enerjisini üretebilen sensörler üzerinde çalışan bilim insanları, bu işin imkansız olmadığını bizlere gösterdiler.
Akıllı gözlük ve lens gibi teknolojiler yanında yapay zekanın da gelişimiyle belki de en yakın arkadaşlarımız dijital asistanlarımız olacak. Bütün sırlarımızı bilecek, bizim için neyin en iyisi olduğuna bizden daha iyi karar verecekler!
Peki ya sonrası?
Göz sonrasında ana tema beyinlerimiz olacaktır. Sürekli internete bağlı, bir şey öğrenmek istediğinizde bunu veri bankasından indiren ve kendini güncelleyen bir yapıya bürünen beyinler belki de Matrix'in kapılarını aralamamızda yardımcı olacaklar. Böylece Mars'a gitmeye gerek kalmadan da bulunduğudumuz dünya ve çevreyi terkederek farklı bir ortamı sadece görsel değil duyularımızla da hissederek deneyimleyebileceğiz.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
E
Düz dünyacılar, şu öğrencilerin yaşı kadar anasınıfı dahil baştan okuyun, 20 yıl sonra kendi imkanlarınızla roketinizi yollayıp bu komployu belgeleyin, kurtarın insanlığı.
1 Kişi Okuyor (0 Üye, 1 Misafir) 1 Masaüstü
GENEL İSTATİSTİKLER
29987 kez okundu.
42 kişi, toplam 42 yorum yazdı.
HABERİN ETİKETLERİ
teknoloji, telefon ve