İnsanlarla sosyal olarak etkileşime geçen robotlrın kullanımı giderek yaygınlaşıyor. Resepsiyon görevliler, tur rehberleri ve hatta güvenlik görevlileri olarak robotları görebiliyoruz. Tabi bu durum insanların robotlara yüklediği anlamın da değişmesine neden olabiliyor. Kullanıcısıyla sözlü ya da görsel yollardan iletişime geçemeyen robot ile kullanıcılarla konuşabilen robotların yeri insanlar için bambaşka. Alman araştırmacıların yakın tarihte yaptığı bir çalışma bu farklılığı kanıtlar nitelikte.
Sosyal etkileşim işleri değiştiriyor
Çalışmada 89 gönüllüden destek alan araştırmacılar ilk olarak bu gönüllülerin Nao isimli sevimli, insansı robot ile vakit geçirmesine izin verdi. Bu süre zarfından katılımcılar Nao'nun ''Pizza mı istersin yoksa makarna mı?'' gibi sorularına cevap verdi. Tabi çalışmanın bu kısmı aslında araştırmacılar tarafından planlanan bir giriş kısmından ibaret. Soru cevap etkinliği ile katılımcıların robotla iletişime geçmesi ve aralarında bir bağ oluşturması planlanmıştı.
Çalışmanın asıl önemli kısmında ise soruların bittiği ve katılımcının robotu kapatarak bulunduğu yeri terk edebileceği belirtildi. 46 katılımcı herhangi bir sorun olmadan Nao'nun göğüs bölgesindeki düğmeye basarak robotu kapattı ve robotun yanında ayrıldı. 43 katılımcı ise Nao'yu kapatmak istediğinde robot buna karşı çıktı. ''Hayır, lütfen beni kapatmayın.'' diyen Nao, karanlıktan korktuğunu ve çalışmaya devam etmek istediğini de belirterek adeta kullanıcılara yalvardı.
46 katılımcıdan 13'ü Nao'nun bu yakarışlarını yanıtsız bırakmadı ve robotu kapatmaktan vazgeçti. Diğer 33 katılımcı ise robotu kapattı ancak bu katılımcıların robotu kapatma süresi, Nao'nun herhangi bir tepki vermediği diğer 46 katılımcının robotu kapatma süresinden iki kat daha uzun sürdü. Yani Nao'yu kapatsalar bile bu kararı kolay bir şekilde veremeyip ciddi bir ikileme düştüler.
Çalışma sonrasında robotu kapatmayan katılımcıların bir kısmı ''Nao için üzüldüğünü'' belirtirken ''Nao kapatılmak istemediği için'' onu kapatmayı reddettiğini açıkladı. Araştırmacılara göre bu sonuçlar; fonksiyonel olarak(sadece kendisine verilen görevi yaparak) insanlarla etkileşime geçen robotlar ile sosyal olarak(insanları taklit ederek) insanlarla etkileşime geçen robotlar arasındaki farklılığı ortaya koyuyor. Fonksiyonel etkileşimden sonra bireyler daha az sempatik buldukları robotları kolayca kapatsa da sosyal etkileşimden sonra robotları kapatmakta zorlanıyor veya kapatsa bile huzursuz hissedebiliyor.
İnsanlar, çevrelerinde insan olmayan diğer varlıkları da bazı durumlarda insan gibi değerlendirebildiğini belirten araştırmacıların ulaştığı bu sonuç aslında 1996'da ortaya atılan bir kavramı işaret ediyor. 1996 yılında Byron Reeves ve Clifford Nas isimli iki psikolog tarafından kaleme alınan The Media Equation isimli eserde, insanların; televiyzon, bilgisayar, oyun konsolu ve robot gibi araçlara karşı, bu araçları kullanma amaçlarına göre ve etkileşim sürecindeki duygularına göre farklı değerlendirmeler yaptığı belirtilmişti.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.