Gigabyte aslında bir süredir yurtdışında dizüstüleriyle boy gösteriyordu, misal veriyorum 2016 yılında Aorus X5 ve X7 DT dizüstüleriyle CES fuarında inovasyon ödülü almışlardı ama ülkemize varmaları zaman aldı, Türkiye’deki dizüstü sektörü dişli bir sektör, algı ve ürün anlamında oturmuş markalarla rekabete girişmek ciddi cesaret gerektiriyor, Gigabyte bu cesareti gösterdi. İtopya’da baktığımda elimdeki ürün gibi içerik üretmeye daha meyilli ve tabii ki 300Hz ekranıyla Aero 17 KC gibi oyuna daha meyilli seçenekler görüyorum. Fiyat anlamında da sıkı rekabet adına rakiplerinin RTX3060 sunduğu fiyat segmentinde RTX3070 ile geliyor Aero dizüstüler, uzaktan bakınca da olumlu bir tablo var, şimdi detaylara geçelim.
Gigabyte Aero 15 KC, aynı kasada hem OLED hem de IPS seçeneği var aslında, görünürde hem donanım hem görünüm anlamında aynı dursalar bile ekran, ekran cihazın tüm odağını değiştiriyor. Metal bir arka kapağı var, üzerine daha çok ışığın yansımasıyla kendini belli eden şeritler çekilmiş, beyaz aydınlatmalı bir Aero logosu var, dizüstü genel itibarıyla bir toplantı ortamında da sırıtmayacak oturaklıkta bir tasarıma sahip.
Kapağı, klavye etrafı, altı metal plakalardan imal edilmiş, CNC kesim diyor ama tek parçadan oyulmuş bir gövde değil lakin plastikten çok daha hoş bir hissiyatı var. Klavye etrafındaki ve ekrandaki esneme payı da dayanıklılık anlamında kendini kanıtladı benim tarafımda. 2 kilogram civarında diyor Gigabyte, nedense tam ölçümü söylemiyorlar, mesela Aero 15 XC için de 2KG civarı deniyor ama aslında 2.2KG sularında.
15.6 inç Windows dizüstüler arasında ince sayılabilecek makinelerden biri ama benzer donanıma sahip olup daha hafif rakipleri bulunmuyor değil. Lakin bu makinedeki gibi bir metal yoğunluğu yok onlarda. Özetle ince mi, evet Windows’lu rakiplerinin bir kısmından ince, yine üretkenlik odaklı Macbook Pro’dan ince mi, hayır o 1.62cm kalınlığında, tam 2KG ağırlığında, bu 2CM kalınlığında. Sonuçta içerik üreteceğiz bu makineyle, harici ekran kartının gücü lazım, devreye girmesi için 400 gram civarındaki adaptörü de yanıma almam gerek, dolayısıyla ben olsam el çantası değil de yine de bir sırt çantası kullanırdım taşımak için.
Kapak ve menteşe testinden geçti, benim kişisel testimdir, menteşe ayarı iyi olacak, dizüstünün altını beraberinde getirmeyecek, hele ki bu fiyat segmentinde, gayet güzel ayarlanmışlar ama salıntısı fazla, bu gördüğünüz 2014 model Macbook Pro mesela, aradaki fark bariz.
Gigabyte Fusion RGB çiklet klavye, her tuş kendi aydınlatmasına sahip Control Center üzerinden istediğiniz gibi renk ve efekt girebiliyorsunuz. Karanlıkta rahatlıkla görüyorsunuz tuşları, ışık şiddeti iyi ama F tuşlarındaki kısayolları karanlıkta göremiyorsunuz, ezbere hareket etmeniz gerekiyor.
Klavyeyi dizüstünün en kenarlarına kadar dağıtmışlar, tuşlar arasındaki mesafe 1-2 günde alışabileceğiniz miktarda, iyi ayarlanmışlar, bol bol yazı yazan biri olarak harekete geçirme basınçlarını bir tık fazla buldum ama hepten de yorucu değil. Sessiz bir klavye, kütüphanede toplantı salonunda yazma temponuzu düşürünce, biraz daha sakin davranınca kimseyi rahatsız etmezsiniz. Dönütleri iyi, yazı yazarken keyif aldım, bir mekanik klavye gibi şak şak şak bir dönüt değil ama anahtar bittiği noktada da membran bir klavye gibi de değil.
Şurada sürgülü gizemli bir şey var, nedir o? Webcam, evet açısı itibarıyla, yüzünüze alttan baktığı için ortaya çıkan görüntü çok hoş olmayabilir ama ince çerçeve için yapılmış bir fedakarlık ve fiziksel olarak üzeri örtülebiliyor.
Bilek bölgesi alan anlamında yeterli, günlük kullanımda gayet serin kalıyor, tam yük altında olduğunda hafif ılıyor sadece. Yalnız bol bol yapıştırma var, ekranın sağ köşesinde, bileklik bölgesinde, dizüstü benim olsa kesinlikle sökerdim hepsini.
Touchpad. Yeterince büyük, yüzeyi gayet kaygan, bir yandan da kontrollü, günlük işler için ekstra fare takmaya gerek duymadım açıkçası, alt kısımlarında tıklaması daha kolay, basma sertiliği için normal diyebilirim. 3 parmak kullanarak masaüstüne dönebilirsiniz, sağa sola kaydırarak ALT TAB yaptırabilirsiniz, genel olarak beğendim touchpad’i yani. Parmakizi okuyucu var, kısa ve öz, hiç sekmeden teklemeden, tekrar denettirmeden çalışıyor, güzel çalışan parmakizi okuyucusu alışkanlık yapar, bu yapar.
Giriş çıkışlarda sol tarafta bir hane HDMI 2.1 port var, 8K 60FPS, 4K 120FPS’e kadar destekli. Ben FHD 280Hz monitörüme bağladım mesela, bu şekilde dışarıda iş, evde oyuncu makinesi olarak kullanabildim. Mini Display 1.4 portu var, buradan da 4K video çıkışı alabilirsiniz, bir tane de Thunderbolt 3 destekli Tip C portu var, bunda da 4K çıkış var ve toplamda 3 tane 4K video çıkışı alabiliyorsunuz.
3 tane birinci jenerasyon USB 3.1 Tip A portu, Gigabit RJ-45 portu, kombo 3.5mm jack ve UHS II destekli SD kart okuyucusu, bazen üst segmentte Micro SD okuyucular görüyoruz, gerçekten üzüyor, burada bu form ve hızda okuyucu gerekiyordu zaten. Yalnız güç girişi keşke arkada olsaydı, kabloyu ya böyle kenardan doluyorsunuz ya da masanın arkasından almanız gerek, bulunduğunuz her ortamda masanın arkasına erişmek kolay değil sonuçta. Genel olarak ben giriş çıkış kurulumunu içerik üretme adına gayet doyurucu buldum, gayet güzel.
15.6 inç 4K 60Hz Samsung üretimi AMOLED ekran. HDR400 destekli, DCI P3 renk gamutunun %100’ünü kapsayabilen, bir dizüstünde video içerik üretmek için bulabileceğiniz en iyi ekranlardan birkaçından biri, fabrika çıkışlı Pantone kalibrasyonlu. Ben Sony FDR-AX100 ve Sony A6400 kullanıyorum, bunlar 8 bit kameralar, 4:2:0 örneklemeye sahip ikisi de, izleyicinin karşısına ne çıkacak, bunun en iyi örneğini kendi gözlerimle görebileceğim nitelikte bir önizleme alabiliyorum. Beni aslında sRGB renk gamutu daha çok ilgilendiriyor, kullandığım kameralar itibarıyla, bu renk doğruluğunu kalibrasyonlu IPS bir ekran da sağlayabilir ama bu ekran istediğiniz kameradan istediğiniz görüntüyü hiç düşünmeden olması gereken doğrulukla sunuyor size, izleyiciye veyahut müşteriye ne gideceğini tam anlamıyla biliyorsunuz.
Çerçeveler 3mm’ye 3mm, sağı solu üstü aynı kalınlıkta, hatta kalınlıkta demeyelim incelikte diyelim ve üç tarafı da 3mm çerçeveli ilk ekran olma özelliğini taşıyor. Benim gözüm buna çok alıştı açıkçası, bu sefer de bir başka dizüstüde çerçeveler gözünüzde büyümeye başlıyor.
İçerik üretmenin dışında dizi film izlemek için de bulabileceğiniz en iyi panel tipi. 400nit gayet yeterli, ben kapalı ortamlarda %60’ın üzerine çıkmadım. Renkler capcanlı, ton ayrımı mükemmel düzeyde, siyahlar için piksel kapatıldığından simsiyah olması gerekiyorsa simsiyah oluyor her şey.
Kalbinde, CPU tarafında Intel i7 10870H var, 10. Nesil, 8 çekirdek 16 izlekli, tek çekirdek için 5GHz’e kadar çıkabilen, 45W TDP’li üst segment bir işlemci, hem oyun hem içerik üretmek için piyasaya çıkıldığında üst segmentte çoğu makinede bu işlemciyi görüyoruz. GPU tarafında ise Ampere mimarili RTX3060 var, Gigabyte 105W’lık versiyonu olduğunu söylemiş. Artık Max Q yani düşük tüketimli, yüksek Watt’lısına kıyasla düşük performanslı olanı diye bir şey yok ama yine de üreticiler Dynamic Boost 2.0 ile yongaların güçlerini yine kendileri belirleyebiliyorlar. Yani 75W’lık RTX3060 da var, 130W’lık RTX3060 da var, hangi modeli diye daha çok araştırma yapmanız gerekiyor, Max Q ekinin kalkması tüketici lehine çok da iyi bir şey olmadı aslına bakarsanız.
6GB GDDR6 bellekli, 192-bit veri yolunda 336GB/saniye bant genişliğine sahip, boost ile 1530MHz’e kadar çıkabiliyor ama gerçek dünya testinde göreceğiz durumunu. Ray Tracing var, destekli oyunlarda görsel keyfi arttırabilirsiniz, DLSS 2.0 var, yine destekli oyunlarda daha az piksel işleyip yapay zekayla daha fazla çözünürlük elde edebiliyorsunuz. 4K 60Hz ekranı dolayısıyla odağı içerik üreticiler ama harici bir monitör işleri değiştirebiliyor, o yüzden şimdi oyun performansını tablolarla görelim.
(diğer testler videoda, videoyu izleyin)
2x8GB şeklinde 16GB RAM ile geliyor, entegre değiller, büyük projeler üzerinde çalışıyor, 3D işler üzerinde çalışıyorsanız 32GB RAM tavsiyemdir. Aslında 3200MHz hızındalar ama daha düşük gecikme süresi için 2933MHz’e çekilmişler. Phison marka 512GB NVMe bir SSD ile geliyor, gerçek dünya testlerinde 2GB/saniyenin üzerinde okuma ve yazma hızlarına sahip, sistem bir defa olsun teklemedi, durmadı. Toplam 2 M.2 slotu var, yine NVMe SSD takılabiliyor, depolamayı yükseltmek lazım bence.
Termal başarım ve gürültü konusu. Sağı solu arkası klavyenin üstü ve cihazın altında havalandırma ızgaraları var, Gigabyte’ın Windforce İnfinity adını verdiği bir soğutma kurulumu var. Gigabyte Control Center üzerinden performans modunu açıp 3D Mark Stress testine soktum, gördüğünüz üzere tüm çekirdekler yük altındayken bir süre sonra 4.2GHz’den 2.2GHz’e düşüp yollarına devam ettiler, yani ısıya bağlı olarak bir limitlemeyle karşılaştı, stabilite testinden başarılı geçmek için %97 tutturması gerekiyorken %0.1 ile kaçırdı. Turbo fan modunu açınca tüm test boyunca tüm çekirdekler için 4.2GHz’de kalmayı başardı, tam %97’yi tutturdu.
İşin özü şu, uzun soluklu bir Adobe Premiere projesi, 3D modelleme projesi veya işlemciyi tam yük altına sokacak herhangi bir iş yükü söz konusu olduğunda Turbo modu açmanız gerek yoksa hız düşüyor, çıktı süresi hayli uzuyor. Gürültü konusunda ise Turbo modu açmadan tam yük altına sokunca aslında yük altındaki bir dizüstü için normal bir gürültü üretiyor, ille de kulaklık takmanıza gerek yok ama Turbo modu açıncaki fan gürültüsü yorucu, bir kulaklık takmak gerek.
Batarya tarafına geldiğimizde 99W/h saat batarya makinenin boyutları düşünüldüğünde gayet iyi, rakipleri de benzer kapasitede bataryalar kullanıyor artık ama %60 ekran ışığıyla tasarruf modunu açtım, bir yandan müzik açıktı, bir yandan internette sörf yapıp bol bol yazı yazdım, çeviri yaptım, böyle bir kullanımla beraber 4.5 saatin biraz üstünde bir kullanım süresi elde ettim, etikette yazan “Batarya size tüm gün yetecek” iddiasından uzak. Sebebi şu, 15.6 inç ekranda bence gerekli değil, FHD bir panelden ayırt etmek için gözünüzü ekrana dayamanız gerek ve 4K, FHD’den dört kat fazla piksel demek. Çözünürlüğü FHD’ye çekince %20 civartı artıyor kullanım süresi ama yine öyle tüm gün değil, tavsiyem adaptörünüzü yanınıza almanız olacak.
2x2W hoparlör kurulumu yeterli düzeyinde maksimum sese sahip ama detay gücünü beğendim, baslar pek vurgulu değil, hoparlörler üzerinden kurgu işi yapılmaz tabii ama daha iyisini beklerdim mesele içerik üretmek olunca. Wi-Fi 6 standardı, daha çok 802.11ax olarak tanıdığınız Wi-Fi modülünün hızı ve menzili iyi, sorunsuz çalışıyor, Bluetooth 5.0 destekli, ben Sony WH-1000XM4’ümü bağlayıp Adobe Premiere’de kurgu yaptım, gecikme hayli düşük.
Gigabyte Aero 15 KC. Bu videonun çekildiği tarih itibarıyla fiyatı 20 bin TL civarında, güncel fiyatına mutlaka kendiniz bakın. Benzeri donanıma sahip, benzeri taşınırlıkta rakipleri var, sınıfında fark yaratan şeyler Pantone kalibrasyonlu AMOLED ekranın kendisi ve çerçeve kalınlığı, ikisi de alışkanlık yapabilen şeyler. Yeri geldiğinde harici ekranla bir oyuncu makinesine de dönüşebilir ama oyuncuysanız FHD yüksek tazeleme hızlı panellere yatırın paranızı, bunun önceliği içerik üretmek ve hakkıyla da yapıyor. İddia edip tam olarak yapılmamış iki şey var, birincisi CNC alüminyum gövde, bu tabir tek parçadan üst gövde ve klavye bölgesinin bütün olduğu gövdeleri akla getiriyor, burada öyle değil, ikincisi de tek şarjla tüm günü çıkarabileceğiniz iddiası, öyle bir kullanım süresi yok burada, bu iddiada olmayıp bunu sağlayabilen dizüstüler daha yeni çıktı, M1 yongalı Apple dizüstüler. İşin özü şu, ben piyasada bir dizüstüde bulunabilecek, renk doğruluğu, delta değeri en iyi ekranlardan birini istiyorum, çerçeve konusu da önemli benim için, birkaç monitöre 4K çıkış vereceğim, çıkış seçenekleri de bol olsun diyorsanız Gigabyte Aero 15 KC sizin için olabilir, tercih sizin.