İnsan kaynaklı iklim değişikliği ile mücadele ederken CO2 salınımını azaltmanın yanında atmosfere saldığımız CO2’yu da bir şekilde yakalayıp hapsetmemiz gerekiyor. Araştırmacıların yoğun mesai harcadığı ve alternatifler üretmek için kafa patlattığı karbon yakalama faaliyeti için maden kazılarından arta kalan mineral atıklar önemli bir potansiyel barındırıyor. Bu alanda çalışmalar yürüten Caleb Woodall ise yönünü oldukça kötü bir şöhrete sahip olan asbeste çevirmiş durumda.
Kanserojen bir mineral olan asbestin CO2 ile reaksiyona girmesi sonucu magnezit gibi magnezyum karbonat minarellerinin ortaya çıktığını ve bunların da CO2’yu binlerce yıl boyunca saklayabildiğini bilen Woodall, gerçek hayatta çok yavaş işleyen bu süreci hızlandırmanın yollarını arıyor.
Woodall’un haricinde farklı birçok bilim insanının da araştırma yaptığı bu alandaki ilk hedef, maden kazıları sırasında açığa çıkan bu minerallerle kazılar sırasında oluşan karbon emisyonlarını dengelemeye çalışmak. Çalışmaların nihai amacı ise asbestin de içinde bulunduğu mineralleri maliyet etkin bir şekilde kazıp çıkararak bunları ilave karbon emisyonu oluşturmadan atmosferdeki CO2’yi yakalamak için kullanmak olarak dikkat çekiyor.
Doğru tarifi bulmak önemli
Doğanın karbon döngüsü sürecinde başvurduğu ana mekanizma olan mineralizasyon, çok uzun ve yavaş işleyen bir süreç sonunda magnezyum ve kalsiyum gibi CO2’yi hapsedebilecek mineralleri farklı yapılar halinde ebedi istinatgâhları olan kaya oluşumlarının içine yolluyor. Aslında doğada, atmosfere saldığımız ve salacağımız CO2’yi hapsedecek yeterli miktarda mineral olmasına rağmen bunlar çoğunlukla kayalar içinde bulunduğundan gezegenimizi ısıtan sera gazı ile etkileşime giremiyor. Bu mineraller, kayalardan bir şekilde sızmaya başlasalar bile istenen reaksiyon uzun bir zaman diliminde ortaya çıkıyor.
Süreci hızlandırmak isteyen araştırmacıların başvurabilecekleri fiziksel ve kimyasal yöntemler yok değil. Örneğin CO2 yakalama özelliği bulunan minerallerin ortaya çıkarılması için ilgili malzemelerin kazılıp çıkarılması ve ardından küçük parçalar halinde öğütülerek ince bir katman halinde etrafa serpilmesi gibi fiziksel çözümlerin yanı sıra asit ya da sıcaklıkla bunların çıkarılması gibi kimyasal yöntemler söz konusu. Ancak CO2 oranlarını azaltmaya çalışırken daha çok CO2 salınımı yapmamak için doğru tarifi kullanmak önemli.
Caleb Woodall ile çalışan bir diğer bilim insanı ise British Columbia Üniversitesi’nden Prof. Gregory Dipple. Maden kazılarından kalan artıkları kullanarak CO2 yakalama çalışmaları yapan Dipple ve ekibi, yürüttükleri bir deneyde suyla zenginleştirdikleri maden artıklarının CO2 ile reaksiyona girerek katı bir hale dönüşmesini bekliyor.
Woodall’ın asbeste yönelik araştırması ise bunun ince bir tabaka halinde araziye yayılıp havayla daha fazla reaksiyona girmesini sağlamak veya konsantre haldeki CO2’yi bu malzemeye enjekte etmek gibi fikirler etrafında şekilleniyor. Hatta araştırmacı, daha çok miktarda havanın asbestle reaksiyona girmesi için büyük pervaneler kullanılması fikrini dahi ortaya atmış. Woodall, zaman içinde bu işlemin sonucunda ortaya magnezyum ya da kalsiyum karbonat temelli ve zararsız kalıntılar veya kayaçlar oluşacağını ön görmüş. Araştırmacıya göre asbesti bu şekilde dönüştürmek, madenin bulunduğu bölgenin de temizlenmesi anlamına geliyor.
Çözüm gerektiren sorunlar mevcut
İnsan hayatı için oldukça tehlikeli olan asbestle bu şekilde oynanması ve denemeler sırasında hava yoluyla veya başka bir şekilde etrafa ne kadar asbest saçılacağının hesabını yapmak ise hiç de kolay değil. İçerdiği sağlık riskleri yüzünden asbestle bu tür deneylerin yapılıp yapılamayacağı yönelik yetkili kurumların izin verip vermeyeceği konusu ise büyük bir muamma.
Faydalı olduğu ispatlansa ve gerekli izinler alınsa dahi asbestli ya da diğer maden sahalarında yakalanacak CO2, dünya genelinde salınan miktarın çok çok altında olacak. Hedeflenen miktarda CO2 yakalanması için çok daha fazla maden kazısı yapılması lazım ve bu da daha çok enerji tüketimi anlamına gelmekte.
Bu ve bunun gibi daha birçok farklı etmen, Woodall ve onun gibi düşünen bilim insanlarının önünde aşılması gereken engeller olarak duruyor. Fakat araştırmacıların bu şekilde ortaya koyduğu bakış açıları ileride çok daha etkin ve zararsız çözümlerin geliştirilmesine de liderlik edebilir. Bakalım insanoğlunun iklim değişikliği ile mücadelesi ne şekilde ilerleyecek.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.