Oxford Üniversitesi araştırmacılarına göre “dijital detoks”, kişisel sağlığa olumlu katkı yapmıyor

Ortaya çıkan boşluk, yüz yüze iletişimle de doldurulmuyor
Yorumlar

Şiddet içerikli video oyunlarının kişileri olduğundan daha sinirli veya saldırgan yaptığı ya da sosyal medyada çok fazla vakit geçirmenin kişisel sağlığı olumsuz etkilediğine yönelik birçok farklı görüş bulunuyor. Bunlardan bazıları bu tür faaliyetleri zararlı olarak tanımlarken diğerleri ise bunların bireylerin kişisel sağlık veya ruh hallerinde olumsuz bir değişime neden olmadığını savunmakta. Oxford Üniversitesi önderliğinde yürütülen bir araştırmada ise sosyal medyadan uzak kalma ve bunun kişisel sağlık üzerinde olan etkileri incelenmiş.

Dijital detoks olarak tarif edilen ve sosyal medyadan belli bir süre uzak kalarak insanların kendini daha iyi ve sağlıklı hissetmesi sürecini mercek altına alan araştırmada sonuç, çoğunlukta olan görüşlerin aksine olan istikameti göstermiş. Oxford Üniversitesi araştırmacılarına ilaveten Reading, Durham ve Honkg Kong Eğitim-Öğretim Üniversiteleri’nde görev yapan bilim insanlarının katkı sunduğu araştırmada kendilerini sosyal medya diyetine sokan bireylerin kişisel sağlık (ruh sağlığı) hallerinde bir iyileşme gözlemlenmemiş.

Ortaya çıkan boşluk, yüz yüze iletişimle de doldurulmuyor

Üniversite eğitimi alan gönüllüler arasında yürütülen araştırmaya göre sosyal medya kullanan ve sosyal medyaya “ara veren” kullanıcılar arasında ölçülebilir ve olumlu yönde bir iyileşme bulunmuyor. İnsanların sosyal medyadan belli bir süre uzak kalmasıyla birlikte kendilerini daha iyi hissedeceği tezinden hareket eden araştırmada, bu tür mecralardan örneğin bir gün süreyle uzak kalan deneklerin ruh hallerinde daha olumlu ya da olumsuz değişiklikler gözlemlenmediği sonucu çıkarılmış.

Araştırmanın lider personeli Prof. Andrew Przybyiski’nin bu konudaki açıklamaları şöyle:

“Çevrimiçi iletişim kanallarına ara vermek kapsamında yürütülen araştırmalarda farklı sonuçlar elde edildiğini görüyoruz. Biz araştırmamızda, dijital detoks kavramının psikolojik dünyamız üzerindeki etkilerini anlamlandırmaya çalıştık. Örneğin, sosyal medyadan uzak kaldığımız süreyi daha “verimli” aktivitelerle doldurmamızın faydalı olup olmayacağını görmek istedik. Ancak beklentilerimizin aksine, sosyal medya diyeti uygulayan kişilerin ne ruh hallerinde bir iyileşme olduğunu ne de söz konusu boş vaktin daha faydalı aktivitelerle doldurulduğunu gördük.”

Araştırmada incelenen bir diğer husus ise sosyal medya kullanımına ara verilmesini müteakip insanların farklı iletişim yöntemlerine başvurup vurmadığının tespiti olmuş. Burada da beklentilerinin zıttı bir sonuçla karşı karşıya kalan ekip, sosyal medya iletişimine verilen ara sonucu oluşan boşluğun yüz yüze veya farklı sosyalleşme yöntemleriyle doldurulmadığını görmüş.

Elde edilen sonuçları değerlendiren Przybyiski’nin son sözleri, bu alanda çok daha kapsamlı araştırmalar yapılmasının gerektiği yönünde. Reading Üniversitesi’nden Prof. Netta Weinstein’a göre ise kişisel motivasyon, sosyal medyaya ara verme konusunda anahtar rol oynuyor.