Çin'de kullanıma sokulması düşünülen bu gözetim sistemi, başlangıçta pilot bölge olarak çoğunluğunu Müslüman insanların oluşturduğu, 12 milyondan fazla etnik azınlığın yaşadığı Xinjiang Uygur Özerk Bölgesi'nde uygulanmaya başlandı. Uygulamanın, geçtiğimiz yıllardan bu yana şiddetli çatışmaların odağında yer alan bu bölgede başlaması elbette belli kaygıları beraberinde getirdi.
Çin İnsan Hakları İzleme Kurumu Başkanı Sophie Richardson, bu yeni duygu algılayıcı kameraların insanları birer rakam ve şüpheli düzeyine indirgeyeceğini ve herkesin hayatına bu gözetlemenin yerleştirilerek süreğen bir korku ve endişe duygusu yaratacağını belirtti.
George Orwell'in 1984 isimli romanındaki türde bir distopyayı da andıran bu yeni sisteme karşı cevaben Londra'daki Çin Büyükelçiliği, Xinjiang'daki bütün etnik grupların söylendiğinin aksine politik, ekonomik ve sosyal haklarının güvenceye alındığını belirtti. Öte yandan birçok Çinli teknoloji firması gibi devletle yakınlığı bilinen Huawei de benzer şekilde hiçbir teknolojik ve bilimsel aracın insanlığın zararına kullanılamayacağını ve aksine insanlık adına üretildiğini ekledi. Ancak şimdiden kameralar, Xinjiang Özerk Bölgesi'ndeki toplama kamplarını anımsatan ve 1 milyondan fazla insanın tutulduğunun tahmin edildiği "tekrar eğitim merkezleri" girişlerine takıldı bile.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
1 Kişi Okuyor (0 Üye, 1 Misafir) 1 Masaüstü
GENEL İSTATİSTİKLER
3350 kez okundu.
10 kişi, toplam 10 yorum yazdı.
HABERİN ETİKETLERİ
çin, sincan uygur özerk bölgesi ve