Son 6 yıldır çalışmalarını tat ve koku alma hücreleri üzerine yoğunlaştıran bilim insanı, yayınlanan makalesinin dünyada çok ses getirdiğini ve çok olumlu tepkiler aldığını ifade ediyor.
Özdener araştırmaya, oğlunun yılanların havayı koklamak için neden dillerini dışarı çıkardığı sorusundan ilham alarak başladığını belirtmiş. Bilim insanı, bu kapsamda yaptığı sayısız deney sonucunda ise insan burnunda bulunan yaklaşık 500 civarındaki koku alıcı reseptörlerin, hemen hemen aynı oranda insan dilinde de yer aldığını teyit edebilmiş. Özdener’e göre burun kokuya ne kadar hassas ise tat hücreleri de aynı derecede kokuya hassas.
Özdener, daha önce koku ile tat iletişiminin beyinde meydana geldiğinin düşünüldüğünü, ancak elde edilen bulgularla dildeki tat reseptörleri ile koku reseptörlerinin sadece beyinde değil ağızda da ilişki içinde olduğunu öğrendiklerini ve bunun gıda ile sağlık sektörü için önemli bir buluş olabileceğini vurgulamış.
Akıllara gelen, "Dil ve burunda aynı oranda koku alıcı reseptörler varsa niye burunda olduğu gibi dil ile koku alınamıyor?" sorusunu ise Özdener, “Burundaki koku hücrelerindeki sinir uçlarının beyinde gittiği nokta ile ağızdaki tat hücrelerindeki sinir uçlarının beyinde gittiği noktalar çok farklıdır. Bu nedenle burundaki hücrelerin algıladığını koku olarak hissediyoruz. Ağzımızdaki tat alıcı reseptörlerin beyne gönderdiği sinyalleri de tat olarak algılıyoruz." şeklinde cevaplamış.
Ağzımızdaki koku reseptörlerinin beynimizde nereye gittiği sorusunun ise bir cevabı olmadığının altını çizen bilim insanı, bu soruyla ilgili çalışmaların devam ettiğini belirtiyor.
Gıda endüstrisi için önemli sonuçları olabilir
Bilim insanı, bahsi geçen keşfin özellikle; şişmanlık, obezite, kalp damar rahatsızlıkları, yüksek tansiyon ve inme gibi hastalıklara neden olduğu düşünülen gıdalar içindeki tuz, şeker, yağ miktarının azaltılmasında faydalı olacağını söylüyor. Özdener; insanda tat alma hissinin şiddetini değiştiren koku moleküllerinin doğru seçilmesi halinde yediklerimizden aynı lezzeti alırken, yiyeceklerin içerisindeki tuz, şeker ve yağ miktarının da azaltılabileceğini vurguluyor.
Özdener son olarak, paylaştığı bilgilerin gıda endüstrisi için de önemli sonuçlar doğurabileceğini ifade etmiş.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.