Bağışıklık sistemimiz, vücudumuza giren mikroorganizmaları saptayıp, bu mikroorganizmaları; mikroorganizmalar enfeksiyona veya hasara sebebiyet vermeden önce yok ötme konusunda oldukça başarılı. Bu sebepten dolayı bazı mikroorganizmalar da bu sistemi atlatmanın bazı yollarını geliştirmiş durumda bulunuyor.
The University of Virginia (UVA) kurumundan bir grup araştırmacı; vücuttaki mikroorganizmalar vücutta çoğalmadan ve enfeksiyona sebebiyet vermeden önce bu organizmaları yok edecek yeni bir araştırma üzerinde çalışıyor. Yapılan araştırmalar sonucunda E. coli'nin; enfeksiyonu başlatacağı bölgeye giderken nasıl gizli bir biçimde ilerlediği ve immün sisteme ait hücrelerden nasıl korunduğu keşfedildi.
Escherichia coli
E. coli adlı Enterobacteriaceae ailesine bağlı koli basili; normal olarak bağırsak floramızda bulunan bir bakteri türünü oluşturuyor. Genellikle kötü koşullarda hazırlanan etleri tüketmekle birlikte, uygunsuz gıdalar tüketildiğinde, E. coli'nin değişik suşları vücudumuza giriyor ve bu durum sonucunda kramplar, diyare, kusma, gibi besin zehirlenmesinin klasik belirtileri ortaya çıkıyor.
UVA kurumundan Melissa Kendall ve Elizabeth Melson adlı iki bilim insanı ise bu durumun nasıl gerçekleştiğini aydınlattı. Araştırmacılar E. coli'nin vücut içerisinde ilerledikçe çevresini algıladığını ve kalın bağırsağa gelene kadar enfeksiyon başlatacağı zamanı kolladığını tespit etti.
Bakteriyel patojenite
Genelde bakteriyel patojenler tipik olarak, konakçıdaki spesifik doku tiplerini kolonize etme ve spesifik doku türlerini tutma eğilimi gösteriyorlar. Bu sebeple patojeniteye sebep olan bakteriler toksinleri ve toksik proteinleri, kolonize olacağı dokulara tam zamanında salıyor.
Bakteriler, enfeksiyonun başlayacağı zamana kadar enerjiden tasarruf ediyor ve bu sebeple de immün sistem hücrelerine yakalanmıyor.
Araştırmacılar, E. coli'nin tutacağı dokuyu belirlemek için oksijen seviyelerinden yararlandığını tespit etti. Bakterilerin oksijen seviyelerini tespit etmek için ise DicF adlı küçük bir RNA segmentini kullandığı belirlendi.
Çevredeki oksijen seviyesi düştüğünde ( bu düşüş bakterilerin kalın bağırsakta olduğu anlamına geliyor) DicF enfeksiyonu başlatacak genleri aktive ediyor ve enfeksiyon başlıyor.
Bakteriler ise enfeksiyon sırasında Shiga adı verilen toksinleri üretiyor, bu toksinler de gıda zehirlenmesinin semptomlarına sebebiyet veriyor.
Bilim insanları elde ettikleri bilgiler doğrultusunda yeni tedavi yöntemleri geliştirmek için çalışıyor. Yeni bilgilerin, antibiyotik dirençli bakterilerde uygulanması ve yeni alternatif tedavilerin kapılarını aralaması bekleniyor ancak araştırma bilgilerinin geliştirilmesi ve klinik tedaviler için yeni çalışmalar yapılması gerekiyor.
Yeni araştırma PNAS dergisinde yayımlandı.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.