HP'nin Star Wars hayranlarına özel dizüstüsünü inceliyoruz

Seneler sonra yeni bir üçlemenin girişi ve belki fazlasıyla reklamla beraber tekrar karşımıza çıktı Star Wars. Hayranlarını heyecanlandırdığı kadar üreticileri de heyecanlandıran Star Wars teması bazı ürünlerde kendine tekrar yer buldu.

Stars Wars temalı HP dizüstünün farklı konfigrasyona sahip modelleri de bulunuyor, model adı bu yüzden bu kadar karışık, ancak ülkemizde bu videonun yayınladığı tarih itibarıyla sadece bir versiyonu satışta, o da elimizdeki ürün.

 

Özel bir kutu tasarımıyla geliyor dizüstü, albenisi gayet yüksek bir kutulama doğrusu. Kutuyu açtığımızda ise koruyucu siyah köpükler arasında dizüstüyü görüyoruz. Köpüklerde bile Star Wars temasının izleri var, serinin Yeni Bir Umut filminde Darth Vader’ın Tie Fighter X1 gemisinin tasarımı işlenmiş bu köpüklere.

Yine Star Wars temalı ayrı bir kutu içerisinde de minnacık diyebileceğim boyutta şarj adaptörü ve yeterince uzun bir güç kablosu bulunuyor, benim şahsi kullanımımda dizüstüyü prizin bulunduğu masadan uzaklaştırmak için bile gayet yeterli.

 

Ek olarak temanın hakim olduğu bir kullanım rehberi de kutu içeriğine dahil edilmiş. Gözüm temaya uygun birkaç yapıştırma ve harici bir aksesuar aramadı değil. Ayrıca satılan Star Wars temalı taşıma kılıfı ve farenin de kutuya dahil edilmesini isterdim doğrusu zira bu ürünü tercih edecek kullanıcıların sıkı Star Wars hayranları olacakları aşikar.

Dizüstüyü elime alıp tartma ihtiyacı duydum, çünkü dizüstüyü her an yanında taşıyan biriyim, dizüstü 2.1 kilo ağırlığında, ortalama bir değer olduğunu söyleyebilirim, 15.6 inç dizüstülerin çoğu 1.8-2.5 kilo arasında, küçük ve hafif şarj makinesiyle el çantasında kolaylıkla taşınabilir. Kalınlık tarafında ise sıradışı bir durum yok, segmentindeki dizüstülerle benzer bir profilde, 2.5cm kalınlığında. Cihazın fiziksel yapısının da HP Pavilion 15 serisinin neredeyse birebiri olduğunu belirtelim.

 

Star Wars temasının uç noktaya ulaştığı nokta cihaz üzerindeki kaplama oluyor. Darth Vader’ı gördüğümüz arka kapakta fırçalanmış güzel bir resme yer verilmiş. Öncelikle şunu belirteyim, yapıştırma değil, boyama şeklinde. Tırnakla zorladığınızda ise herhangi bir deformasyon oluşmuyor. Nihayetinde arka kapakta dayanıklı boyaya yer verildiğini söyleyebilirim ama kesin bir şey söylemek için çok uzun süreli kullanım yapmak gerek.

 

Eşik tarafında ise 26 harften oluşan Aurebesh alfabesiyle yazılmış bir yazı bulunuyor. Ne yazdığını bulmak benim için çok eğlenceli oldu doğrusu, siz de Google üzerinden araştırma yapıp çevirebilirsiniz.

Sol tarafında güç ve internet girişi, 2 adet yüksek hızlı usb 3.0 portu, kart okuyucu ve dvd sürücüsü bulunuyor.

Sağ tarafında ise havalandırma ızgarası, bir adet HDMI portu, bir USB 2.0 portu ve birleşik ses çıkışı, mikrofon girişi var.

 

Dizüstü bilgisayarın ekranını açmak ise zahmetli. Menteşe yapısı ve sertliğinden dolayı dizüstüyü tek elle açamıyorsunuz, yalpalıyor. Çoğu kullanıcı için bir kriter olmasa da benim gözümde kullanıcı deneyiminin ne kadar önceliğe alındığının bir göstergesi.

 

Kapağı açtığımızda ön yüzeyin her yerine Star Wars temasının hakim olduğunu görüyoruz, gerçekten çok hoş, TK-412 bizleri karşılıyor. Görsel seçimi iyi, görünüm olarak uyandırdığı hissiyatı beğendim doğrusu. Malzeme iç yüzeylerde biraz daha değişik, cila benzeri bir koruyucu maddeyle kaplanmış. Hem bileklere denk gelen kısımların deforme olmasına karşı önlem alınmış hem de daha parlak bir görünüm sağlanmış, keşke arka yüzey de bu maddeyle kaplansaymış.

 

Sol üst köşede açma kapama butonu ve sağında uzun bir şerit halinde, kullanıcıya bakan hoparlörlerin ızgarası bulunuyor, herhangi bir kısayol veya multimedya tuşu yok, hepsi F tuşlarının üzerinde.

Gel gelelim tuşlara. Tam boy çiklet klavye kırmızı aydınlatmasıyla hayli cezbedici bir havaya bürünmüş, karanlık taraf temasıyla başka bir renk beklenemezdi herhalde. Tuşların tepkisi gayet diri ve tok, çok yumuşak değil belki ama uzun süre bilgisayar başında yazı yazan biri olarak yorulmadığımı, keyifle yazı yazdığımı söyleyebilirim ve nispeten sessizler.

 

Klavyenin hemen altında normal boyutlarda, X-Wing uzay gemisinin hedefleme bilgisayarı ekranı işlenmiş bir touchpad var, tema bir kez daha kendini hissettiriyor. Touchpad’in büyük bir kısmı sol tıka, sadece sağ alt köşeyi sağ tıka ayrılmış, bütün bir panel tıklanabilir olduğu için tıklaması pek kolay değil, tıklandığında da pek içeri gömülmüyor, görsel açıdan iyi.

 

Günlük kullanımda dizüstünün orasını burasını çevirip bakmıyoruz sonuçta, bu yüzden ekranın önemi büyük. 15.6 inç boyutunda Full HD bir ekrana yer verilmiş, çerçeveleri için ince diyemeyiz. Bu tarafta Star Wars temasıyla köşeli bir çerçeveye yer verilip, temaya güç kazandırılabilirmiş.

 

Ekranı açar açmaz dikkatimi çeken bir şey oldu, tepkime süresi. Ekranda pencereleri hareket ettirirken dahi ghosting yani hayaletlenme efektini hissettiren panelin ilk intibası zayıf oldu. Oyun testlerine geçtiğimde de ghosting tarafındaki izlenimimi teyit etmiş oldum, panelin tepkime süresi ciddi manada yüksek, hareketli sahnelerde göz yoruyor, 2016’ya girdiğimiz, panel teknolojilerinin bu konuda iyice piştiğini düşündüğümüz bir zamanda böyle bir şey görmek üzücü. 15.6 inç IPS ekranda Full HD çözünürlük gayet net görünüyor ancak işin içine bol hareketli sahneler girdiğinde ciddi biçimde hissedilen ghosting netliği gölgede bırakıyor.

 

Renk gösterim gücü ise iyi, renkler olması gerektiği kadar doygun, tonlar arasındaki farklar hissedilebiliyor, herhangi bir sapma yok İzlediğim sahneler doğrultusunda da doygunluğundan yakındığım bir durum olmadı, aksine ghosting’e rağmen renk derinliği keyif vericiydi.

 

Ekran açıları da gayet iyi, normal bakış açılarında hiçbir sıkıntı yok, ekstrem açılardan dahi herhangi sıkıntılı bir durum yok, renkler olması gerektiği gibi kalıyor, bu konuda hayli beğenimi kazandı.

Ekranın maksimum ışığı ise yeterli diyebileceğim sınırda, dış ortamlarda ışığı bir tık daha açabilsem demedim değil. Parlamayan bir ekrana yer verildiği belirtiliyor ancak stüdyo içinde ve güneş altındaki kullanımlarımda herhangi bir fark sezmedim, normal bir dizüstü ekranı kadar yansıma yapabiliyor.

 

Ekran tarafını özetlemek gerekirse, öyle olmuş olacak ki tepkime süresi tarafındaki fedakarlık renk gösterim gücü ve hayli geniş bakış açısı olarak geri dönmüş.

Şimdi bu dizüstüne güç veren donanımlara gelelim.

Dizüstü, Intel’in daha çok enerji verimliliği odaklı Skylake U serisi işlemcilerinden i5 6200-U’dan gücünü alıyor. 14nm FinFet mimarili İşlemci iki çekirdekli, 2MB üçüncü seviye belleğe sahip, turbo hızıyla 2.8GHz’e kadar çıkabiliyor ve TDP değeri 15W. Elimizde enerji verimliliği odaklı bir işlemci var, haliyle beklentiyi çok yüksek tutmamak ve işlemci bazlı ağır uygulamalarda yüksek performans beklentisine girmemek gerek. Günlük kullanım ve yeni nesil oyunlarda ortalama ayarlar için yeterli performansı sunuyor ancak burada başka bir kriter var o da ekran kartına darboğaz yaşatıp yaşatmadığı.

 

Nvidia GeForce 940M, 64-bit veriyoluna sahip, 2GB’lık DDR3 bellekli, geçtiğimiz senelerden 840M olarak tanıdığımız giriş-orta seviye bir ekran kartı. 840M’e kıyasla artısı ise Maxwell mimarisiyle daha verimli bir GPU olması. DX12’yi tam olarak desteklemiyor, Level 11 seviyesinde desteğe sahip, bu ne demek oluyor derseniz kısaca DX12’nin tüm nimetlerinden ve doğal DX12 desteğine sahip oyunlarda hızlanma artısından tam olarak faydalanamayacağınız anlamına geliyor.

 

Şimdi bu ikiliyi test etme vakti. i5 6200-U ve 940M genel olarak birbirine yetebilen bir ikili. Full HD çözünürlükte çevrimiçi oyunları rahatlıkla, yüksek FPS ile oynayabiliyorsunuz ancak daha önce de bahsettiğimiz gibi bir ghosting sorunu var, Moba türü tepki ve hız üzerine kurulu oyunlarda hem göz yoruyor, hem de takibi zorlaştırıyor. Bir süre geçtikten sonra göz alışıyor ancak tekrar hızlı bir panele geçildiğinde fark tekrar belirginleşiyor.

 

Oyunlar tarafında birkaç gömlek atladığımızda ise çözünürlüğü düşürmeniz gerekse de düşük ve orta ayarlarda oynanabilir seviyede performans sunmayı başarıyor ama sadece oynanabilir seviyede, fazlası değil. Şimdi ufak tablolar ile oyun performanslarına göz atalım.

 

Sistem kaynaklarının tümünün kullanıldığı senaryoda ortaya çıkan ısı ise düşük, düşük TDP’li donanımlarından beklenebileceği üzere işlemci ve ekran kartı hayli kabul edilebilir seviyede ısılara takılıp kalıyorlar, 60 derece sularında geziyorlar. Kasa içerisinde oluşan ısı ise sağ bileğinize yansıyor, kasanın ısıyı biraz fazla yansıttığını söyleyebilirim, şiddetli bir ısı olmasa da uzun maratonlarda terletebiliyor. İçeride oluşan ısı kolaylıkla sistem içerisinden atılıyor hatta CS:Go ve League of Legends gibi çevrimiçi oyunlarda fan arada bir devreye giriyor, çıkardığı ses de oyun sesleriyle perdelenebilecek bir seviyede kalıyor. Sistem ısısı ve fan gürültüsü tarafında benden geçer not aldı diyebilirim.

 

Bellek tarafında 8GB 1600Mhz DDR3 ram, depolama tarafında ise 1TB 5400RPM 8MB önbellekli Toshiba marka bir hard disk tercih edilmiş. 8GB RAM günümüz uygulamaları ve oyunları için yeterli, gün içerisinde kullanabileceğiniz programlar dahil olmak üzere orta çaplı Photoshop ve Premiere projelerinizde başınız ağrımayacaktır.

 

5400RPM disk içinse aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Sistemi genel olarak kefeye koyduğumuzda zincirin en zayıf halkası olarak kaldığını söyleyebilirim, test sonuçları da haliyle pek parlak değil, belki burada tercih segmenti ve fiyatı gereği SSD olmasa da  SSD önbellikli bir diskten yana kullanılabilirmiş zira az da olsa disk kullanımı yapan birkaç yazılım devreye girdiğinde sistemi frenleyebiliyor.

 

Oyuncu da olsanız, dizüstünüzü multimedya amaçlı olarak da kullansanız hoparlör performansı önemli. Günlük kullanımda çoğu zaman yüksek çözünürlüklü müziklerin yerine Spotify’ı ve YouTube’u tercih ettiğimiz açık. Bang and Olufsen imzalı kullanıcıya bakan özel bir çözümle karşı karşıyayız. Testlerimi Spotify ve YouTube’daki müziklerin yanısıra ağırlıklı olarak yüksek çözünürlüklü klasik, bass ağırlıklı ve melodik death türü müziklerde gerçekleştirdim ve şunları söyleyebilirim, hoparlör seçimi ve ses iletim devrelerinin izole edilmesi gibi özel bir çalışma yapılmış ama daha önce deneyimlediğim JBL ve Harman Kordon gibi özel ses çözümlerindeki bir sahne performansına sahip değil, ses yüksekliği ise yeterli sınıfında. Detay seviyesi için orta halli diyebilirim, dinlediğim bol enstrümanlı parçalarda çoğu enstrümanı arkaplanda olsalar bile duyabiliyorsunuz ama hoparlörün performansı neticesinde olması gerektiği kadar ayrışamıyorlar. Tok seslerin de bazı dizüstülerin aksine kendilerini unutturmadıklarını belirteyim. Bang and Olufsen imzalı yazılımın hazır gelen ekolayzır ayarıyla daha net bir ses elde etmek de mümkün kılınmış. Standart ses çözümleriyle kıyasladığım da iyi, özel ses çözümleriyle karşılaştırdığımda ise ortalama diyebilirim ses performansına.

 

Gel gelelim batarya tarafına. Dizüstünün arkasını çevirdiğimde ilk etapta bataryayı aradım doğrusu, zira hacim olarak çok küçük ve bütünleşik görünüyor. Elimizde tabiri caizse küçücük bir batarya var, 4 hücreli batarya 2670mah 17.4v değerinde. Hem boyut hem de kapasite anlamında bu kadar küçük olması şüphelendiriyor ki şüphelerimde bir miktar haklı çıktığımı söyleyebilirim. Günlük kullanım senaryolarında HP’nin güç yönetimi ayarlarıyla internette sörf, mail takibi, sosyal ortamlarda gezinti, döküman hazırlama, YouTube üzerinden video izleme ve Spotify üzerinden müzik dinleme şeklinde gerçekleştirdiğim senaryoda. 2:30-3:00 saat gibi bir kullanım süresi elde ettim, segmentindeki cihazlarda böylesi bir kullanımda bu süre 3 saat ve üstünde seyrediyor. Oyun tarafında ise League of Legends ile yaptığım ölçümlerde 1 saat 10 dakika civarı bir oyun deneyimi sunuyor, günlük kullanımda çok fark hissettirmese de ağır kullanımlarda bataryanın yetersizliği hissediliyor, neyse ki şarj adaptörü ufacık ve taşıması kolay.

 

Çoğu dizüstünde ortalama bir performans gösterdiği için Wi-Fi menzil ve çekim kalitesine değinmeyi pek gerekli görmüyorum ancak HP’nin Stars Wars temalı bu dizüstüsü beni hayli şaşırtmayı başardı, 80211/ac standardındaki Wi-fi modülü sayesinde etrafımdaki dizüstülerin neredeyse hiçbiri yetersiz modem menzili yüzünden ağa bağlanamıyorken bu dizüstüyle rahatlıkla internete bağlanabilmemi sağladı ve hızlı bir erişim elde ettim, açıkçası bu açıdan hayli beğendim.

 

HP’nin Star Wars teması sistem arayüzüne el atmasaydı eğer büyük bir eksiklik olurdu ancak bu tarafta da güzel eklentiler ve özelleştirmeler var. Star Wars command center üzerinden karakterlere özgü paket halindeki duvar kağıtları ve temalar seçilebiliyor, bununla beraber temel öğelerin simgeleri de değişiyor, yine filmden öğelerden esinlenilmiş seslerle sistem sesleri düzenlenebiliyor, örneğin USB aygıt takıp çıkarırken çıkan sistem sesi gibi. İnternetten temin edebileceğiniz Star Wars filmleri fragmanları yanında Star Wars çizgi romanı ve özel baskı içeriklerin pdf halleri bulunuyor. İlginç içeriklerden biri de Star Wars Battefront’un yüklü olarak geliyor oluşu ama maalesef sadece oyunun dosyaları geliyor, oyunu ayriyetten satın almanız gerek, burada bir jest beklerdim açıkçası.

 

HP’nin Star Wars severlere özel olarak ürettiği bu ürün özel bir ürün, öncelikle tasarımı ve eşsizliği ile değerlendirilmeli diye düşünüyorum. İçerisindeki donanımı bir kenara, aslında özel tasarım bir ürün olduğu için uçuk rakamlara satılmıyor oluşu beğenimi kazandı, zira benzer konfigrasyondaki dizüstülerin fiyatlarıyla benzer bir fiyata sahip. Ekranın tepkime süresi, hard disk performansı ve batarya tarafındaki eksileri can sıkcı ancak geniş açılı, renkleriyle üzmeyen ekranı, tasarımı ve hayli küçük şarj makinesiyle beğenimi kazandı, Star Wars severlere, çoğunlukla multimedya içerik tüketen kullanıcılara önerebileceğim bir dizüstü.

Böylelikle bir videomuzun daha sonuna gelmiş olduk, bir sonraki videoda görüşmek üzere hoşçakalın.

Paylaş Tweetle