x
Büyük Gözlemevi Programı’nın düşünsel olarak ortaya çıkmasının üzerinden neredeyse 40 yıl geçti. İlk aşamada birbirine eşdeğer büyüklük ve bütçede fakat elektromanyetik spektrumun farklı bölümlerinde çalışan 4 uzay teleskobu oluşturma fikri büyük oranda başarıyla sonuçlandı. Kısaca bilinen isimleriyle Hubble, Compton, Chandra ve Spitzer uzay teleskopları emeklilik noktasına gelmiş durumdalar. Compton, barındırdığı jiroskopların birinin arızası sonucu pasif konumda bulunurken, diğer üç uzay teleskobu asgari miktarda faaliyetlerini sürdürmekteler. Fırlatıldıkları günden itibaren bilimsel gelişmenin önünü ve ufkumuzu açan bu uzay teleskopları süreç içerisinde yerlerini başka teleskoplara bırakacak.
Büyük Gözlemevi Programı’nın en aktif olduğu 90’lı yıllarda NASA gelecekteki programları da tasarlamaya başlamıştı. Bunlardan belki de en önemlisi, gerçekleştirme düşüncesi 1996 yılında ortaya atılan James Webb Uzay Teleskobu’ydu. An itibariyle teknoloji, maliyet gibi açılardan bakıldığında NASA’nın en büyük projesi olarak görünen James Webb teleskobu aslında büyük proje olmasını, belirli süreçlerin sonundaki başarımlarına borçlu. Bu süreçlerde, üretilme fikrinin ortaya çıktığı dönemlere denk gelen diğer projelerle yarışmak zorundaydı. Bu projelerin hepsinin arasından sıyrılıp ön plana çıkan Webb, sıradaki büyük gözlemevi projesi olmayı başardı.
Yeni büyük gözlem evi hangisi olacak?
Aynı döneme denk gelen projelerin arasında oluşan rekabet günümüzde de doğrudan yaşanmakta. 2016 yılında NASA, bir sonraki büyük gözlemevinin ne olacağı sorusunu yeniden sordu ve bu soru doğrultusunda fikri önceden ortaya atılmış projelerin içinden 4 tane aday belirledi. Bu adaylardan bir tanesi de yaşanabilir gezegenleri doğrudan araştıracak olan HabEx projesi.
Habitable Exoplanet Imaging Mission (HabEx)
Türkçesini “Yaşanabilir Ötegezegenleri Görüntüleme Programı” olarak çevirebileceğimiz HabEx, Güneş Sistemi’ne yakın bölgedeki (maksimum 100 ışık yılı), güneş benzeri yıldızların kayaç gezegenlerini araştırmayı amaçlıyor. Aslında bir yıldızın yörüngesindeki tüm gezegenleri görüntüleyebilme özelliğine sahip olması beklenen HabEx, bundan ziyade yaşanabilir bölge olarak tanımlanan, yıldızların çevresinde suyun sıvı halde bulunabildiği bir uzaklıkta dönen kayaç gezegenlere odaklanacak. Ana unsuru yüksek karşıtlık ile doğrudan görüntüleme olacak uzay teleskobunun bunu nasıl yapacağı ise merak konusu. Bu özelliğiyle yeni HabEx yeni nesilin en ileri teknolojilerinden birini barındırmaya aday görünüyor. Bir zamanların yıldız ışığı dâhilinde gezegenlerin sönük ışığını doğrudan görüntülemenin imkânsız olduğu fikri de, ilerleyen teknoloji ile tarih olmaya başlıyor.
HabEx ilk aşamada gezegenlerin atmosferlerinde organik madde ve yaşama ait işaretler arayacak. Oksijen, metan, su, karbon monoksit, amonyak ve ozon öncelikli olarak araştıracağı moleküllerden bazıları. Bunun yanında HabEx ile birlikte ilk defa yıldızların öngezegensel disklerinin doğrudan görüntülenebileceği tahmin ediliyor. Kozmik tozları da analiz edebilme yeteneğine sahip olacak projenin teleskobunun 2035 yılında fırlatılacağı öngörülüyor.
HabEx’in yeni büyük gözlemevi olup olmayacağı ise 2020 yılında netleşecek. HabEx’in de içinde bulunduğu 4 aday, projelerinin son hallerini 2019 yılında Ulusal Bilimler Akademisi’ne sunacaklar. Akademi tarafından oluşturulacak kurul 4 aday arasından hangisinin önümüzdeki 20 yıl için en öncelikli ve ön planda olacağını belirleyecek. Fakat adaylar arasında şimdilik en fazla ön plana çıkan HabEx gibi görünüyor.
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.