İlk kez 18. yüzyılda pusula iğnelerini saptırdığında fark edilen uzay iklimi, modern dünya için ciddi bir sorun olarak değerlendiriliyor. Kabaca ifade etmek gerekirse bahse konu olay, güneş rüzgârları ile Dünya’nın manyetik alanının çarpışması sonucu ortaya çıkıyor.
Dünyayı karanlığa sürükleyebilir
Söz konusu doğal hadise sonucu ortaya çıkacak manyetik fırtınaların ise astronotların hayatlarını tehdit edebileceği, navigasyon sistemlerini bozabileceği, telsiz iletişimini sekteye uğratabileceği, uyduları karartabileceği ve çok ciddi durumlarda da Dünya merkezli iletişim ile enerji nakil hatlarına zarar verebileceği ifade ediliyor.
Uzay ikliminin dinamiklerinin daha iyi anlaşılabilmesi maksadıyla, AWE’nin ISS’nin dış cephesinde bir yere konumlandırılması ve Dünya’nın atmosferinde ortaya çıkan gök aydınlığı (gezegensel atmosferin yaydığı çok zayıf bir ışık) dalgalarının bu suretle izlenmesi planlanıyor.
Ancak bilim insanları, uzay ikliminin yalnızca ultraviyole radyasyon ile güneş rüzgârlarının Dünya’nın manyetik alanına çarpmasıyla oluşmadığına inanıyor. Söz konusu etkenler atmosfer ile de etkileşime giriyor ve neticesinde ise incelenmesi planlanan doğal olay meydana geliyor. Bu sebeple, gök aydınlığının izlenmesi bilim insanları için kritik önem taşıyor.
NASA’ya göre AWE; troposferde (atmosferin yere temas eden en alt katmanı) hava boşluklarının yoğunluklarındaki yaşanan değişimler sonucu oluşan dalgaların, tropopozu (troposferin üst sınırı) nasıl etkilediğini tespit edecek. Araştırmacılar bu sayede, daha doğru uzay iklimi modelleri yaratmayı ve uzay ikliminin neden olabileceği olumsuzlukları azaltmayı umuyorlar.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.