Ülkemizde de çokça tartışılan ve 2002'den bu yana üstünde çalışılan, ulusal ve uluslararası birçok krize yol açan NATO'nun Füze Savunma Sistemi'nin detayları haberimizde.
NATO Füze Savunma Sistemi, NATO'nun (Kuzey Atlantik Anlaşma Örgütü) belli üye ülkelerde ve Akdeniz çevresinde kurduğu füze savunma sistemidir. Sistemin planı, üzerinde ilk çalışılmaya başlanan yıl olan 2002'den bu yana çeşitli değişikliklere uğramıştır.
Sistemin Arka Planı
2002'de gerçekleştirilen Prag Zirvesi'nden sonra yapılması planlanan bir füze savunma sisteminin fizibilite çalışmaları başladı. Görüşmelerde NATO'nun Danışma, Komuta ve Kontrol Dairesi (NC3A) ve NATO'nun Ulusal Silahlanma Direktörleri Konferansı da etkin rol oynadı. Projenin fizibilitesine yönelik yapılan çalışmalar olumlu sonuçlanmakla beraber, organizasyonun sahip olacağı bir füze savunma sistemi üzerine yürütülen tartışmalar için de teknik altyapı sağlanmış oldu. Polonya ve Çek Cumhuriyeti yöneticilerinin de ülke sınırları içerisine kurulacak sistemlere yeşil ışık yakması sonucunda projede somut ilerlemeler kaydedilmeye başlandı.
Rusya ile Sürtüşmeler
Nisan 2007'de NATO'nun Avrupalı müttefikleri, ABD'nin ulusal füze savunma sistemini tamamlayacak ve aynı zamanda Avrupa'yı koruma altına alacak bir füze savunma sistemi için çağrıda bulundu. Bunun üzerine Rusya'nın o zamanki Başbakanı Vladimir Putin, böyle bir sistemin yeni bir silahlanma yarışını başlatacağını ve karşılıklı tahribata yol açacağını savunarak, sisteme karşı çıktığını dile getirdi. Ayrıca yaptırım olarak da 1990'da imzalanan Avrupa'da Konvansiyonel (Geleneksel) Silahlı Kuvvetler Antlaşması'nı (CFE), tüm NATO ülkeleri antlaşmanın 1999'da düzenlenen versiyonu olan yeni CFE'yi yasalaştırmadığı sürece askıya alacağını duyurdu. Dönemin NATO sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, sistemin Rusya'yla herhangi bir ilgisi olmadığını, sadece Polonya'ya yerleştirilecek on anti-balistik füze ve Çek Cumhuriyeti'nde konuşlandırılacak radar sisteminden ibaret olduğunu ifade etti.
14 Temmuz 2007'de Rusya CFE antlaşmasını 150 gün içinde iptal edeceğini duyurmasına rağmen 14 Ağustos 2008'de ABD ve Polonya, Polonya'da MIM-104 Patriot model on adet anti-balistik füzeye ev sahipliği yapacak bir üssün kurulması konusunda anlaşmaya vardı. Rusya'nın Polonya'yı nükleer saldırı ile tehdit etmesi antlaşmada bir iptale yol açmadı ve 20 Ağustos 2008'de antlaşma ABD ve Polonya arasında resmen imzalandı. Bunun üzerine Rusya, Norveç'e NATO ile bağlarını tamamen koparacağını iletti.
2008'de düzenlenen Bükreş Zirvesi'nde projenin teknik detayları, politik ve askeri etkileri ve ABD'nin Avrupa'daki savunma sistemiyle entegrasyonu üye ülkeler tarafından tartışıldı. Üye ülkelerin liderlerinin projeyi onayladı ve projenin NATO'nun sonraki yıllarda kuracağı daha geniş bir füze savunma sistemi ağının bir parçası niteliğinde olması gerektiği fikri de destek gördü.
2015'in Mart ayında Rusya'nın Danimarka büyükelçisi, Danimarka'daki bir gazetenin editörüne yazdığı mektupta, Danimarka'nın bu projenin bir parçası olması durumunda, Danimarka gemilerinin Rusya'nın nükleer füzelerinin hedefi olacağını ifade etti. Ancak dönemin Danimarka Dışişleri Bakanı Holger K. Nielsen, bir savaş durumunda Danimarka gemilerinin her türlü hedef olacağını söyleyerek, Rusya'nın tehdidini bertaraf etmiş oldu.
Aktif Katmanlı Muharebe Sahası Balistik Füze Savunması
17 Eylül 2009'da ABD Başkanı Obama'nın Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde kurulacak uzun menzilli füzeler yerine AEGIS gemileri kullanılarak kurulacak kısa ve orta menzilli füze savunma sistemine geçileceğini duyurmasıyla birlikte, dönemin Rusya Devlet Başkanı Dimitri Medvedev de Kaliningrad'da kurulması planlanan karadan-karaya Iskander füzelerinin iptal edildiğini duyurdu. İki planın da geri çekilmesiyle birlikte dönemin NATO Genel Sekreteri Rasmussen, Rusya ve örgüt arasında kurulacak yeni işbirliği için çağrıda bulundu.
Dört Aşamalı Plan
Eylül 2009'da yayınlanan bir Beyaz Saray Yol Haritası'nda yer alan plana göre Avrupa'da kurulacak olan füze savunma sisteminin dört aşaması bulunmaktaydı:
2011'e kadar bitirilmesi planlanan birinci aşamada halihazırda tedavülde olan ve denenmiş SM-3 (Standard Missile - Standart Füze) füzelerinin Block IA versiyonunun iki yıl içerisinde kurulması yer alıyordu.
2015'e kadar bitirilmesi planlanan ikinci aşamada ise birinci aşamada yerleştirilmesi planlanan SM-3 önleme füzelerinin daha geliştirilmiş (Block IB) versiyonlarının yeterli derecede test edildikten sonra yerleştirilmesi yer alıyordu.
2018'e kadar gerçekleştirilmesi planlanan üçüncü aşamada geliştirilme ve test aşaması bitirilen gelişmiş SM-3 (Block IIA) önleme füzelerinin yerleştirilmesi yer alıyordu.
2020'ye kadar bitirilmesi planlanan dördüncü aşamada ise geliştirilme ve test aşaması bitirilen SM-3 füzelerinin Block IIB versiyonlarının yerleştirilmesi yer alıyordu.
Aegis RIM-161 SM-3 füzeleriyle donatılan savaş gemilerinin konuşlandırılması, Obama'nın Eylül 2009'daki konuşmasından sonra başladı. Bu füzeler, ABD'nin elinde halihazırda bulunan Patriot füze sistemlerini tamamlayıcı nitelikteydi. Başlangıçta planın arkasında destekleyici rol üstlenen Rusya, USS Monterey (CG-61) savaş gemisinin Karadeniz'e konuşlandırılmasından sonra, plan hakkındaki endişelerini dile getiren bir açıklama yaptı.
4 Şubat 2010'da Romanya, 2015'ten itibaren Deveselu'da SM-3 füzelerinin konuşlandırılmasına izin vereceğine dair anlaştı. Yenilenen sistemin ilk parçası olan erken uyarı radar istasyonu ise Türkiye, Malatya'da 16 Ocak 2012'de aktif hale geldi. Eylül 2011'de NATO, Hindistan'ı balistik füze savunma sistemine dahil olması için davet etti.
Yine 2011'de yayınlanan bir Beyaz Saray Yol Haritası'nda yukarıda bahsi geçen dört plan daha detaylı bir şekilde işlendi.
Son Durum
2012'de düzenlenen Şikago Zirvesi'nde NATO liderleri, füze savunma sisteminin muvakkat kapasiteye ulaştığını açıkladı. Muvakkat kapasite, sistemin basit komuta ve kontrol kabiliyetlerinin NATO'nun Almanya, Ramstein'da bulunan Müttefik Hava Kumanda Merkezi'nde test edildiği ve kurulduğu; bunun yanında NATO müttefiklerinin sisteme bağlanmak üzere diğer sensör ve önleyicileri sağlama aşamasında oldukları anlamına geliyor. Bu aynı zamanda ABD'nin Akdeniz'de görev yapan ve anti-balistik füzelerle donatılmış gemilerinin ve Türkiye'de bulunan radar sisteminin de NATO'nun Almanya üssündeki kontrol merkezinin altına girdiği anlamına geliyor.
NATO'nun bu projesinin uzun dönemli amacı, üye ülkeler tarafından tedarik edilen füze sistemlerinin bir çatı altında birleştirilmesi ve bunun sayesinde NATO'nun Avrupa'daki tüm üyelerini koruyabilecek kapasitede bir füze savunma sistemi geliştirilmesi.
1 Kişi Okuyor (0 Üye, 1 Misafir) 1 Masaüstü
GENEL İSTATİSTİKLER
5757 kez okundu.
11 kişi, toplam 11 yorum yazdı.
HABERİN ETİKETLERİ
rusya, Türkiye Haberleri ve