İki yeni görüntüleme tekniği, omurgalılar biyolojisi çalışmalarında çığır açmaya doğru ilerliyor. Bunlardan ilki, imkansız gibi görünen bir sorunun çözümünü sağlıyor. Diğeri ise önceden kemikleri boyamada kullanılan bir proteinin ışıma özelliğinin keşfedilmesini ve bu yolla kemiklerin, benzerine rastlanmayan bir detayla görüntülenmesini sağlıyor.
Bu iki teknik bir araya geldiğinde, nefes kesen görüntüler çıkıyor ortaya. İnsanlar için görüntünün detayları ve kalitesi fazlasıyla önemlidir. Bir ders kitabındaki karmaşık tanımları anlamakta zorlanırken karşınıza çıkan ve özenle tasarlanmış bir resim, bütün taşların yerine oturmasını sağlayabilir. Çoğu bilimsel makalede, yazıyı baştan sona okuyanların oranı, resimlere bir göz gezdireyim diyenlere kıyasla oldukça azdır. Görsellerin ilgi çekiciliği, konuyu daha da ilginç bir hale getirebilir.
Şimdi yeni tekniklerin detaylarına bir bakalım. İlk teknik, bütün kasları alınmış olan iskeletlerle ilgili. İskelet, üstünde kaslar olmadığında bir kemik yığınından öteye gidemez. Bu da iskeletleri doğal şekillerinde görüntülemeyi engeller. Kansas Üniversitesi Biyoçeşitlilik Enstitüsü'nden W. Leo Smith, "Bir kuşun kanadının altındaki şeyi görüntülemek için, önceden kanadı kesmek gerekiyordu. Şimdi ise kanadı gererek bunu yapmak mümkün." diyor.
Bulunan çözüm, %40 gliserin içeren bir gliserin ve jelatin karışımı. Bu karışıma yerleştirilen kemikler, konuldukları yerde asılı kalıyor. Böylece iskeleti istenilen şekilde organize etmek mümkün oluyor. Karışım, fotoğraf çekmeye uygun şeffaflıkta. Görüntüleme işlemi bittiğinde de kemikleri ılık suyla yıkayarak zarar vermeden arındırmak mümkün.
İkinci teknik, kemik işaretlemede sıkça kullanılan alizarin kırmızısı adındaki boyanın bir özelliğinden faydalanıyor. Smith, doğru dalga boyundaki ışığa tutulduğunda bu boyanın ışıma yaptığını keşfetmiş. Bu yöntem, ışıma mikroskopisi kullanılarak kemik yapısını ve iskeleti oluşturan parçaları tanımlamanın ve iskelet dokuyla yumuşak dokuyu ayırt etmenin önünü açıyor.
"Yüksek enerjili ışınlar kullanıyoruz ve ışımanın olduğu dalga boyundaki yansımaları arıyoruz. Mikroskopta bu dalga boyu dışındaki tüm ışıkları engelleyen bir filtre var. Deri ve kalan her şey görünmez hale geliyor çünkü ışınım yapmıyorlar. Bu, kemiklerin temiz bir görüntüsünü almak için en hızlı ve işe yarar yollardan biri. Yöntemi tamamen şans eseri bulduk." şeklinde konuştu Smith.
Keşif aslında bir süre önce yapıldı ve geçen seneki American Society of Ichthyologists and Herpetologists (Amerikan Balıkbilimciler ve Sürüngenbilimciler Topluluğu) yıllık toplantısında sunuldu. İlk sunumdan bu yana yöntemlerin kullanımı hızla arttı.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.