Astronomlar, tespit edilen gezegenlerin çok farklı yapılarda olduğu ifade ediyorlar. Söz konusu gezegenlerin, Evrende hayatın varlığının ispatı ve öte gezegenlerin incelenmesi alanlarında önemli rol oynayacakları umuluyor.
Gezegenlerin tespit yöntemlerinden biri olan “geçiş yöntemi” sayesinde, Kepler Uzay Teleskobu'nun birçok gezegen keşfettiği belirtiliyor. Geçiş yöntemi, gözlenen yıldızın bize yolladığı ışığın parlaklığı olarak tanımlanmakta. Eğer söz konusu parlaklıkta bir düşüş yaşanırsa o yıldızın yörüngesinde bir gökcismi olduğu varsayılıyor. Ancak fark edilen gökcisimlerinin gezegen mi yoksa farklı bir yapı mı olduğunun tespiti ayrı bir öneme sahip.
Öte gezegen mi değil mi?
2013 yılında Kepler Uzay Teleskobunun arızalanması sonucu ise K2 adında alternatif bir göreve başlanmış. Tokyo Üniversitesinde görevli astronomlar, geçen yıllar süresince K2 görevinden elde edilen veriler sonucunda aday olarak tespit edilen 227 gökcismini inceleme fırsatı elde etmişler. İnceleme sonucunda, 104 gökcismi öte gezegen olarak sınıflandırılmış.
Astronomlar, 2018 yılında emekliye ayrılan Kepler Uzay Teleskobu yerine göreve başlayan TESS Uzay Teleskobuyla gezegen avlamaya devam ettiklerini ifade ediyorlar. Onlara göre, yeni ve heyecan verici keşifler için kapı aralanmış durumda.
Son olarak aşağıdaki videoda, TESS’in uzayı nasıl taradığını izleyebilirsiniz.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.