Optik, kızılötesi, termal kamera, radar ve radyo dalgası sensörleri gibi ekipmanlarla donatılacak drone’lar bu sayede potansiyel tehditleri daha kolay tespit edebilecekler. Roborder’da teknik müdür olarak görev yapan Kostas Ioannidis, “Hedefimiz, İHA’lara mümkün olduğunca fazla sensör koyarak sınır devriyesi personelinin işini kolaylaştırmaya çalışmak.” ifadelerini kullanmış.
Nihai ürünün Portekiz, Macaristan ve Yunanistan gibi izinsiz göç problemleriyle uğraşan AB ülkeleri tarafından test edileceğini belirten şirket yetkilileri, söz konusu projeye özel sektörün de yoğun ilgi gösterdiğini ifade ediyor. Şirketin proje müdürü olan Stefanos Vrochidis The Intercept’e verdiği röportajda, “Ürünümüzü ticari anlamda pazarlamak isteyen şirketler de yok değil. Eğer proje özel şirketlere aktarılırsa, teknolojinin tümü ya da bir kısmı kullanılabilir. Bu tür bir aktarım, Avrupa içinde ya da Avrupa dışında da olabilir.” sözlerini kullanmış.
Proje kapsamında drone kameralarına yüz tanıma sistemi özellikleri kazandırılmayacağını ifade eden Ioannidis, bu teknolojinin ileriki bir dönemde sisteme entegre edilebilmesi durumunu ise “teknolojik anlamda mümkün” sözleriyle açıklıyor. İHA’ların silahlı hale getirilerek insanlara karşı kullanılabileceği endişelerinin hatırlatıldığı yönetici net bir şekilde “Hayır.” cevabını vermiş. Ioannidis “Drone'ların insanlara karşı harekete geçme gibi bir özelliği bulunmayacak. Buradaki amaç, sadece izleme ve gerektiğinde ilgili makamları harekete geçirmek olacak.” diyor.
Drone'lar silahlandırılmaya karar verilirse ne olacak?
Sheffield Üniversitesi robotik ve yapay zekâ alanında Fahri profesörlük unvanı bulunan ve Uluslararası Robotik Silahlanma Kontrolü Komitesi kurucularından olan Noel Sharkey, Roborder yöneticilerine katılmıyor. Bu tür sistemlerin geliştirilmesini, “ahlaki tehlikeleri bulunan bir bölgeye izinsiz girmek gibi” olarak algılayan Sharkey’e göre bir drone’u silahlandırmak çok kolay.
Bilim insanı, bir İHA’yı sınır devriyesinde kullanmak ile İHA’ya sınır emniyetini sağlatmak arasında çok ince bir çizgi olduğunu ifade ederken; 2015 yılında ABD vatandaşı bir gencin, bir drone’u tabanca ve alev makinası kullanarak silahlandırması örneğini vermiş. Sharkey, “Karşı karşıya kaldığımız durum bizi hangi yöne savuruyor? Mevcut proje İHA’ların silahlandırılmayacağını ön görüyor. Peki, izinsiz göç sorunlarıyla uğraşan ülkeler ya da farklı amaçları olan şirketler için bardağı taşıran son damla hadisesi gerçekleşirse ne olacak? O zaman da bu İHA’lar silahlandırılmayacak mı” sorularını da ilgililere yöneltmekten geri kalmamış.
Projeyle ilgili olmayan ancak teknolojinin barındırdığı etik kaygılar da insanları endişelendiriyor. Roborder’a bu kapsamda yöneltilen eleştirilerin başında ise mevcut teknolojinin suç örgütleri ya da bireysel suçlular tarafından manipüle edilebileceği hususları geliyor. Bu endişeleri kabul eden şirket, sahip olunan teknolojinin kumu kurumları ve özel girişimlerden oluşan bir şirketler birliği tarafından sıkı sıkıya korunduğunu belirtiyor. Ancak yetkililer yukarıda da belirtilen teknoloji transferi konusunda ortaya çıkabilecek sıkıntılara değinmekten kaçınıyorlar.
İngiltere kaynaklı insan hakları kuruluşu Liberty’de görev yapan Hannah Couchman The intercept’e yaptığı açıklamada, “Bahsi geçen teknolojiye yönelik olarak ciddi endişeler taşıyoruz. Proje hayata geçirildiğinde, görevin düşük maliyetle ve etkin bir biçimde yerine getirileceği düşünülüyor. Ancak kanuni inceleme ve danışmanlık konusunda yeteri kadar hassas davranılmadığını görüyoruz." ifadelerini kullanmış.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.