Yaşlanmayı durdurmak ya da etkilerini geri almak insanlığın en büyük hayallerinden biri. Ancak bilim henüz o seviyeye yaklaşmış değil. Öte yandan bilim adamlarının gerçekleştirdiği son deney buna imkan tanıyacak ilaçların temelini oluşturabilir.
Yaşlandıkça insan bedeninde birçok fonksiyonda gerileme görülür. Bu durum kanser, bunama, şeker gibi hastalıkların gerekçesi olarak gösterilir. Yıllar geçtikçe insan vücudunda ihtiyarlayan hücreler birikmeye başlar. Bu hücreler kendi görevlerini tam yerine getiremediği gibi diğer hücrelerin de düzgün çalışmasını engellerler. Hayvanlar üzerinde yapılan deneyde, bu hücrelerin alınmasıyla katarakt hastalığının gecikmesi sağlanabilmiş.
Yaşlanan hücrelerin fonksiyonlarında neden azalma olduğu tam bilinmemekle birlikte, DNA zararı, enflamasyona maruz kalma, kromozomları koruyan moleküllerin zarar görmesi gibi etkenler bu durumun olağan şüphelileri olarak kabul ediliyor. Son yıllarda öne sürülen bir teori ise gerekli genleri gerektiği anda gerektiği yerde aktif edemeyişimizin yaşlanmanın suçlusu olduğunu öne sürüyor.
Bir gen, birçok mesaj
Vücudumuzdaki her hücre yaşam için gerekli olan genetik bilgiye sahiptir, ancak tüm hücrelerde aynı genler aktif değildir. Bu sayede göz hücresi deri hücresinden ayrılır. Yaşlandıkça hücrelerimizdeki genleri kullanma kabiliyetimiz azalır. Bir gen aktif hale geldiğinde RNA isimli moleküller üretilir. Her gen çalışma prensibi ve ihtiyacına göre RNA üretir. Bilim adamları, genlerimizin yüzde 95’inin farklı mesajlar üretebildiğini bulmuşlar.Genlerimiz tarafından hangi tür mesajın üretileceği “birleştirici faktör” olarak adlandırılan 300 farklı protein sayesinde belirlenir. Ancak, yaşlandıkça bu faktörleri üretme kabiliyetimiz azalır ve genlerin faaliyete geçmeleri ya da ortama göre tepki verme yetenekleri kısıtlanır. Yaşlı insanlardan alınan kan örneklerinde bu faktörlerin sayısının azaldığı gözlemlenmiş.
Hücreleri gençleştirme
Bu soruna çözüm arayan Exeter Üniversitesi’nden bilim adamları Lorna Harries ve Matt Whiteman yaşlı hücreleri hidrojen sülfürle tedavi etmişler. Vücudumuzda doğal halde bulunan bu molekülün hayvanlarda yaşlanmaya bağlı hastalıkların tedavisinde etken olduğu biliniyor. Bu tedavi sayesinde bilim adamları yaşlanmış insan hücrelerinde birleştirici faktör üretimini arttırmayı ve yaşlanmanın etkilerini geri almayı başarmışlar.
Hidrojen sülfür yüksek dozlarda kullanıldığında zehirleyici etkiye neden olabilir. Bunun önüne geçmek isteyen Harries ve Whiteman hassas bir yöntemle ihtiyaç duyulan yere ihtiyaç duyulduğu miktarda molekülü göndermeye çalışmış. Bunu için “moleküler posta kodu” kullan araştırmacılar, hidrojen sülfürü doğrudan mitokondriye göndermeyi başarmışlar. Bu sayede düşük dozlarda, yan etki olmadan istenen etkiyi elde etmişler.
Bu tarz moleküler araçlar kullanılmasıyla insan vücudundaki yaşlanmış hücrelerin yok edilebileceğini belirten bilim adamları yaşlılığa bağlı birçok hastalığın bir kere de tedavi edilebileceğini, gelecek buluşlar için heyecan verici bir başlangıç olduğunu belirtiyorlar.
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.