Uygulama ile Aç

Türkiye, küçük nükleer reaktörlerde öncü olmak istiyor: Peki gerçekler neler?

Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç, küçük modüler reaktörler (SMR) alanında Türkiye’nin öncü ülkelerde biri olmak istediğini söyledi. Peki gerçekler neler?

Küçük modüler reaktörler (Small Modular Reactors - SMR) özelindeki ilgi son birkaç yıldır artıyor. Bu ilgi artışı Türkiye tarafında da yaşanıyor. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkan Yardımcısı Zeynel Kılınç’a göre Türkiye, küçük nükleer reaktörlerde öncü olmak istiyor. Yakın tarihli açıklamalara ve raporlara bakıldığında Türkiye ve ABD arasında SMR nükleer reaktörler özelinde ortak bir proje olası gibi görünüyor. Ancak SMR’ler için gerçekler söylenenlerden biraz farklı.

Türkiye, SMR nükleer reaktörler kurabilir

Kısa bir süre önce Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu Türkiye-ABD İş Konseyinin ABD Ticaret Odası ve American Turkish Business Roundtable işbirliğinde düzenlediği 39. Amerikan-Türk Konferansı gerçekleştirildi. Bu etkinlikte konuşulan konulardan birisi de enerjiydi. Türkiye, 2035'e kadar güneş ve rüzgar enerjisinde kurulu gücü her yıl 5 GW artırmayı hedeflerken bu vesileyle diğer ülkelerin de Türkiye’ye ilgisi artıyor.

Kılınç’a göre Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması ile başta ABD olmak üzere Avrupa ve Asya ülkelerinden Türkiye'ye yoğun bir ilgi söz konusu. Kılınç, ABD ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin son yıllarda arttığını, işbirliği alanlarından birinin de SMR olduğunu belirtti.

Kılınç, "Dünyadaki pek çok şirket bugün SMR dediğimiz küçük modüler nükleer santrallere yatırımlar yapmaya başladı. Türkiye de aslında bunda öncü ülkelerden biri olma niyetinde. Bu manada ABD ile Türkiye arasında bir gündem söz konusu. Başta enerji bakanlığımız olmak üzere Yatırım Ofisimiz Türkiye'ye SMR yatırımlarının kazandırılması anlamında ciddi bir faaliyet gösteriyor." dedi.

Mart ayında ABD'nin Kıdemli Avrasya Bölgesi Ticari Müsteşarı Heather Byrnes, iki ülke arasındaki ticaret hacminin 100 milyar dolara çıkarılmasının hedeflendiğini, enerji ve iklim konularının ortak çalışma alanları olarak öne çıktığını belirtmişti. Byrnes ayrıca Türkiye ile nükleer enerji alanında da görüşmelerimiz devam ettiğini, özellikle küçük modüler nükleer reaktörlerin (SMR) Türkiye enerji sistemine dahil edilmesi ile ilgili görüşmelerin sürdüğünü söylemişti.

Küçük modüler reaktörler (SMR) bir çözüm mü yoksa yeni bir sorun mu?

Küçük modüler reaktörler (SMR), özellikle gelişmekte olan ülkeler için çok önemli. Büyük reaktörlü nükleer tesisler, yüksek kapasiteli ve özel iletim ağlarına ihtiyaç duyarken bu santraller mevcut iletim ağlarını kullanabiliyor. Dolayısıyla hem emisyonsuz enerji üretimi hem daha az yatırım maliyeti hem de kolay inşa edebilme SMR’ler önemli avantajlar sunuyor. Adlarından da anlaşılacağı üzere SMR’ler diğer geleneksel nükleer santrallerden ciddi oranda küçüktür, haliyle enerji çıktıları da onlardan daha azdır. Reaktör başına birkaç on ile birkaç yüz MW arasında enerji üretimleri değişmekte.

Genel olarak SMR’leri daha büyük reaktörlerin tipik olarak 1000 ila 1.500 megawatt güç kapasitesine kıyasla 300 megawatt'tan daha az elektrik çıkışına sahip nükleer reaktörler olarak tanımlayabiliriz. Yukarıda da dediğimiz gibi, bu reaktörlerin en büyük avantajının maliyetler olduğu belirtiliyor.

Ancak yakın tarihli raporlar durumun pek de böyle olmadığını söylüyor. Küçük modüler reaktörler birim güç kapasitesi başına maliyet temelinde değerlendirildiğinde aslında büyük reaktörlerden daha pahalı oldukları belirtiliyor. Bu tip reaktörleri geliştiren öncü şirketlerden olan ve ABD’de bir ilki gerçekleştirecek NuScale Power’ın ekonomik nedenlerden dolayı reaktör tesisi geçtiğimiz yıl iptal edilmişti.

Projenin megavat başına nihai maliyet tahmini, ABD'de inşa edilmekte olan 2.200 megavatlık Vogtle nükleer enerji santralinin megavat başına başlangıç maliyetinden yaklaşık yüzde 250 daha fazla olduğu aktarılıyor. Bu, SMR’ler hakkındaki tüm söylenen avantajları ortadan kaldırıyor. Çünkü, megavat başına yüksek inşa maliyeti, yüksek elektrik üretim maliyetleri anlamına geliyor.

CSIRO ve Australian Energy Market Operator’ün 2023 GenCost raporuna göre, bir SMR'den her bir megavat-saat elektrik üretmenin tahmini maliyeti 265 ila 400 dolar civarında. Buna karşılık, rüzgar ve güneş santrallerinden elde edilen her bir megavat-saat elektriğin maliyeti yaklaşık 70 dolar civarında.

Üstelik bu reaktörlerin inşasında da gecikmeler yaşanabiliyor. Örneğin Rusya'nın gemilerde kullandığı KLT-40 reaktörünün inşaatının başlaması ile elektrik üretmeye başlaması arasında 13 yıl geçmiş durumda. Oysa orijinal plan 3 yıldı.

Öte yandan bunlar da en nihayetinde bir nükleer reaktör ve kaza riski, radyoaktif atık, bakım gibi konular da masada kalmaya devam ediyor. Sonuç olarak, SMR'ler nükleer enerjideki mevcut sorunları çözmüyor, aksine yeni sorunlar üretiyor.

Bu reaktörler dediğimiz gibi küçükler ve taşınabilirler. Yani, bunları bir üretim tesisinde üretip ardından kamyonlar aracılığıyla bir şehre, kasabaya veya bir askeri üsse taşımanız mümkün. Bu, yeni bir lojistik çözüm getiriyor. Reaktörü seri olarak üretmek de aynı zamanda bir ölçek ekonomisinin kurulmasını şart koşuyor. Zaten NuScale Power’ın yaşadığı sorun da bu “ölçek ekonomisizliği.”

Ek olarak nükleer enerjinin kendisi de bir enerji kaynağı olarak önemini yitiriyor. Evet, yenilenebilir enerjiye geçişte güvenilir bir kaynak olarak görülmeye devam ediliyorlar ancak 1996'daki maksimum yüzde 17,5 seviyesinden 2022'de yüzde 9,2'ye düşmüş olmaları gerçeği değişmiyor. Önümüzdeki yıllarda bu eğilimin hızlanması beklenmiyor ancak yeniden ana akım olmaları da olası görünmüyor. Bunun başlıca nedeni de yine maliyetler. Nükleer santrali yapmak kadar bunları sürdürülebilir tutmak da maliyetli bir iş. Küresel ekonomilerin zayıf halleri düşünüldüğünde işler daha da zorlaşıyor.

Ayrıca bkz.

Hidrojen üretiminde devrim: İridyum kullanımı %95 azaltıldı

Bunlarla birlikte son on yıl içinde inşa edilen nükleer reaktörlerin tümü orijinal üretim tahminlerini tutturamamıştır. Örnek olarak verdiğimiz Vogtle nükleer santralinin şu anda yaklaşık 35 milyar dolara mal olduğu tahmin ediliyor.  Santralin aslında 2017’de hizmete girmesi ve toplam 14 milyar dolara mal olması öngörülüyordu.

Fransa'da inşa edilmekte olan 1.630 MW’lık European Pressurised Reaktörü’nün başlangıçta 3 milyar avroya mal olacağı ve 2012'de faaliyete geçeceği tahmin ediliyordu. Güncel durumda maliyetler 13,2 milyar avroya yükselmiş durumda. Tesis, 2024 itibariyle henüz faaliyete bile geçmedi.

Aslında bu gecikmeler istatistiksel olarak nükleer santrallerin bir gerçeği durumunda. 2014 yılında yayınlanan bir çalışmaya göre dünya çapında incelenen 180 nükleer enerji projesinden 175'i başlangıç bütçelerini ortalama yüzde 117 oranında aşmış ve devreye alınmaları yüzde 64 daha uzun sürmüş durumda. Üstelik nükleer enerji santrallerinin maliyetleri zamanla düşmez, artar. Bu durum, güneş ve rüzgar enerjisinde tam tersidir.



Haberi DH'de Gör Yorumlar ve Diğer Detaylar
Whatsapp ile Paylaş

Beğenilen Yorumlar

Tümünü Gör
16 Yorumun Tamamını Gör