İklim değişikliğinin tetikleyicilerine baktığımızda metan gazı emisyonlarının bu süreçte önemli bir yeri olduğunu görüyoruz. Bir sera gazı olarak metan, atmosferde karbondioksit kadar yoğun miktarlarda bulunmasa da gazın CO2’ye kıyasla çok daha etkili olması onu bu anlamda oldukça etkili yapıyor. Ortaya konan çalışmalar, metan gazının 20 yıllık zaman diliminde CO2’ye kıyasla 84 kat daha fazla ısı hapsettiğini gösteriyor. Metan gazının atmosferde bu denli yer etmesinin baş sorumlusu ise insan kaynaklı hayvancılık faaliyetleri.
Gitgide artan hayvansal gıda tüketimine bağlı olarak geniş alanlarda ve çoğunlukla yeşil alanların imha edilmesiyle açılan hayvan çiftlikleri bazı kaynaklara göre dünyadaki sera gazı emisyonlarının en az %15'inden sorumlu. İşin içine tarım faaliyetleri de girdiğinde bu oran %37’ler seviyesine çıkıyor.
Peki, insanları et yemekten vazgeçirmenin neredeyse mümkün olmadığı bir ortamda söz konusu değerleri düşürmenin bir yolu yok mu? Bu sorunun cevabı ise suyosunlarında gizli olabilir. Zira Avustralya Bilimsel ve Sanayi Araştırma Kurumu (CSIRO) ile Kaliforniya Davis Üniversitesi’nde görev yapan araştırmacıların bir süredir yürüttüğü çalışmalar, hayvanlara verilen yemlerde kullanılan deniz yosunu katkısının sera gazı emisyonlarında ciddi azalmaya sebep olduğunu gösteriyor.
%82'ye varan oranda azalma
Ekibin son dönemde yaptığı araştırma ise iki haftadan beş aya kadar bir aralığı kapsayan zaman diliminde gerçekleştirilmiş. Araştırmacılar, bahsi geçen süre aralığında 21 büyükbaş hayvanı Avustralya’da yetişen deniz yosunundan elde edilen katkıyla zenginleştirilen gıdayla beslemiş. Asparagopsis taxiformis adı verilen deniz yosunu türünün hayvanların bağırsaklarında metan gazı oluşumuna neden olan enzimleri parçaladığı gözlemlenmiş.
Özel bir cihazla hayvanların nefesinden yayılan metan gazını günde dört kez ölçümleyen araştırma ekibinin elde ettiği sonuçlara göre ortalama 80 gr deniz yosunu tüketen kontrol grubu, diğerlerine göre %82’ye varan oranlarda daha az metan gazı salmış. İşin ticari anlamda önem arz eden kısmında ise hayvanların diğerleriyle aynı oranda kilo aldığı tespit edilmiş.
Deneye göre metan gazı salınımındaki azalışın beş ay süreyle sınırlı kalmadığının tespiti ve sürecin olumlu anlamda uzadığı ise işin bir başka sevindirici yönü. İneklerin ürettiği süt ile kesim sonucu tüketilen etlerin tadının da değişmemiş olması, yine ticari anlamda önemli bir detay.
Her araştırmada olduğu gibi söz konusu sürecin zorlukları da yok değil. Küresel çaptaki hayvan çiftlikleri düşünüldüğünde Asparagopsis taxiformis’i yeterli miktarda toplayıp kullanıma hazır hale getirmek oldukça karmaşık bir süreç. Benzer şekilde söz konusu katkı maddesinin serbest gezen hayvanlara nasıl verileceği ise ayrı bir muamma. Bakalım araştırmacılar, önlerindeki engeller için ileride nasıl bir çözüm geliştirecek.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
1 Kişi Okuyor (0 Üye, 1 Misafir) 1 Masaüstü
GENEL İSTATİSTİKLER
8041 kez okundu.
14 kişi, toplam 16 yorum yazdı.
HABERİN ETİKETLERİ
metan gazı, sera gazı ve