Gezegenimizin kabuk altı bölgeleri petrol rezervleri ve jeotermal kaynaklar gibi doğal zenginliklere ulaşmak için farklı tekniklerle uzun bir süredir inceleniyor. Bu bölgelerin haritasının çıkarılması kapsamında doğal ve doğal olmayan yöntemler kullanılıyor. Depremlerin doğal oluşturduğu sismik dalgalardan faydalanmanın yanında patlayıcı ve hava püskürtme aygıtlarıyla yer altının haritası çıkarılıyor.
Araştırmacılar söz konusu yöntemlere, sadece doğal kaynak tespiti yapmak için ihtiyaç duymuyor. Yer altı haritaları, buralarda bulunan boşlukları tespit etmek için önemli. Zira bilim insanları, küresel ısınmaya karşı verdiğimiz mücadele kapsamında atmosferden yakalanan CO2’yi yerin altındaki bu boşluklarda depolamayı planlıyor.
Bir hertz dolaylarında frekans yayan sismik dalgalar, toprak altının daha net görülebilmesi için önemli bir alternatif. “Gizli” olarak bilinen ve düşük frekanslı bu dalgalar ne yazık ki Dünya’nın sismik vızıltısından dolayı çok zor tespit edilebilmekte. MIT’de görevli bilim insanları ise bu soruna çözüm olabilecek bir yöntem geliştirmekle meşguller.
Araştırmacıların üzerinde çalıştıkları yöntem, neredeyse hayatımızın her alanında karşımıza çıkan yapay zekâ teknolojisine dayanıyor. Geliştirilen makine öğrenmesi sistemi, oluşan depremlerden faydalanarak söz konusu düşük frekanstaki dalgalarla ilgili tahminlerde bulunuyor ve yeraltındaki yapıların haritası çıkarabiliyor. Her yapay zekâ sisteminde olduğu gibi işin sırrı ise eğitimde.
Yapay depremlerle eğitiliyor
Bir evrişimli sinir ağını (evrişimli sinir ağı bir girdi görüntüsünü alıp, görüntüdeki çeşitli görünüşleri/nesneleri birbirinden ayırabilen derin öğrenme algoritmasıdır. Evrişimli sinir ağları, temel olarak görüntüleri sınıflandırmak (örneğin gördüklerini isimlendirmek), benzerlikle kümelemek (fotoğraf arama) ve sahnelerde nesne tanıma yapmak için kullanılan derin yapay sinir ağlarıdır.) eğiten araştırmacılar, yapay depremler sonucu ortaya çıkan sismik veri içinden düşük frekanslı dalgaları sentezlemenin bir yolunu bulmuş. Bu aşamadan sonra yapay zekânın oluşturduğu modellerle “kayıp” olarak değerlendirilen düşük frekanslı dalgaların, tahmin edilerek ortaya çıkarılması mümkün kılınmış.
Doğru şartlar altında daha net yer altı haritalarının çıkarılmasını mümkün kılan yöntem haliyle kusursuz değil. Yapay zekânın eğitim malzemesi kadar doğru olan yöntem, farklı değerler ortaya koyan bir depremde sınıfta kalabiliyor ve bu yüzden sahada kullanmak için henüz hazır olduğu söylenemez.
Yine de gelecek vadeden bir teknoloji olan yöntem sayesinde, ileriki dönemlerde küresel ısınmanın etkilerini azaltmak bir nebze de olsa mümkün olabilecek. Örneğin; CO2’nin yer altında depolanması için geliştirilen yöntem sayesinde tespit edilecek jeotermal kaynaklar, emisyon üretmeden enerji elde etmekte kullanılabilecek.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.