Kan-beyin bariyeri, merkezi sinir sistemi ile vücudun diğer kısımlarını birbirinden ayıran, kimyasal maddelerin ve yabancı cisimlerin geçişini kontrol eden, beyin sağlığı açısından oldukça hayati öneme sahip bir mekanizmadır. Bu mekanizma beynimizi ve sinir sistemimizi dış etkenlere karşı korurken, tedavi amaçlı gönderilen kimyasalları da engelleyerek tedavi zorlaştırır.
Son yapılan bir araştırma burun spreyi vasıtasıyla vücudumuza alınan ilaçların bu bariyeri geçerek doğrudan beyne gidebildikleri keşfedilmişti. Bilim adamları bu yöntemi geliştirerek ilaçların beyin içerisinde gerekli olan yere gönderilmesini sağlayan metot geliştirdiler.
Washington Üniversitesi araştırmacıları geçtiğimiz yıl yaptıkları bir çalışmayla, burun spreyi aracılığıyla verilen ilaçların koku siniri vasıtasıyla doğrudan beyne geçebildiklerini tespit etmişlerdi. Ancak beyin, ilaçların doğru adresi bulması için oldukça karışık bir yapıya sahip. Bu nedenle bu ilaçlar, beynin derinliklerindeki dokulara ulaşmada istenilen düzeyde başarılı olamıyorlardır.
Ekip yeni geliştirdikleri bir teknikle, nano parçacık halindeki kimyasalları beyinde istenilen noktaya göndermeyi başarmış. Bu yöntemde ilaç yine sprey aracılığıyla burundan vücudumuza verilirken, mikro kabarcıklardan oluşan bir ultrason ajanı normal yolla vücudumuza enjekte ediliyor. Akabinde beynin istenilen bölgesine ultrason dalgası gönderilerek ajanlar uyarılıyor. Ses dalgalarına maruz kalan mikro kabarcıklar genişleyip birleşerek nano parçacık yapıdaki kimyasalları beynin derinliklerine taşıyorlar. Kabarcıklar ses dalgalarının etkisiyle titreşmeye başladıklarında ise ihitva ettikleri ilacı etrafına, yani beynin istenilen bölgesine salıyorlar. Bu sayede ilaç istenilen hastalıklı bölgeye doğrudan gönderilmiş oluyor.
Bu yöntem ilacın etkisini arttırdığı gibi vucüdun diğer bölgelerine de yayılmadığından istenmeyen yan etkilerinden korunmuş olunuyor.
Metodu fareler üzerinde deneyen bilim adamları sprey aracılığıyla altın nano parçacıkları göndererek ultrason dalgalarıyla beyin sapına başarıyla ulaşmasını sağlamışlar. Yapılan PET taramasında altının diğer organlarda minimum düzeyde biriktiği tespit edilmiş.
Araştırmacılar bir sonraki adımda kemoterapi ilaçlarını doğrudan beyindeki tümöre göndermeye çalışacaklar. Metodu daha da ileriye götürmek isteyen ekip tekniği geliştirerek, genellikle çocuklarda görülen ve tedavisi en zor tümör olarak bilinen DIPG (Diffuse Intrinsic Pontine Glioma) için kullanılmasını mümkün kılmak istediklerini belirtiyorlar.
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.