Bilim insanları karanlık enerji adı verilen ve evrenin 3'te 2'sini oluşturan enerji türünün evreni genişlettiğini düşünüyorlar. Ohio State University kurumunda astofizikçi olan Paul Sutter kozmik ağların kümelenmiş mega bir ağ iskeleti olduğunu ve içinin diğer kozmik maddelerle tamamen dolu olduğunu, bu sebeple bilim insanlarının karanlık enerjiyle ilgili sinyalleri tespit etmekte zorlanabileceklerini söyledi.
Ayrıca Sutter evrenin daha bebeklik çağında aydınlık maddenin ve karanlık maddenin birlikte kümelendiğini, büyük uzay boşluklarını karanlık enerjiyle doldurduklarını söyledi.
Karanlık madde
Karanlık madde, kozmoloji ve astronomi ile ilgili gözlemleri açıklamak için öne sürülen bir madde tür olarak tanımlanıyor. Karanlık madde parçacıkları, ışıkla etkileşmediği için doğrudan gözlemlenemiyor, ancak çevrelerinde sebep oldukları etkiler sayesinde varlıkları anlaşılabiliyor. Evrendeki toplam madde miktarının yaklaşık %84’ünün karanlık madde olduğu düşünülüyor. Karanlık maddeyi oluşturan parçacıkların niteliği, günümüzde hâlâ tartışma konusu olmayı sürdürmekte. Pek çok araştırma grubu, doğrudan ya da dolaylı yöntemlerle, karanlık madde parçacıklarını belirlemek için çalışıyor.
Karanlık maddenin varlığına işaret eden pek çok gözlemsel veri bulunuyor. Birinci açıklamaya göre gök cisimlerinin içinde bulundukları gök adaların merkezleri etrafındaki dönme hızlarının, gök adaların merkezine olan mesafeye bağlı olarak değişiminin açıklanabilmesi için sadece ışıkla etkileşen madde miktarı yeterli olmuyor. Kayıp kütle problemi olarak adlandırılan bu durumun sebebinin ışıkla etkileşmediği için doğrudan gözlemlenemeyen karanlık madde parçacıkları olduğu düşünülüyor.
Karanlık maddenin varlığına işaret eden bir diğer gözlemsel olgu ise, ışığın uzayda bükülmesi ile açıklanıyor. Genel görelilik kuramına göre büyük kütleler uzayı eğiyor. Işık ışınlarının uzayın eğriliğinden etkilenmesi, bazı gök cisimlerinin olduğundan daha büyük görünmesine neden oluyor. Merceklerin nesneleri olduğundan daha büyük göstermesine benzediği için kütle çekimsel mercekleme olarak adlandırılan bu olgu sayesinde, bir sistemin sadece geometrisini inceleyerek içerdiği kütle miktarı hesaplanabiliyor. Gök ada kümeleri ile ilgili gözlemler de karanlık maddenin varlığına işaret ediyor.
Karanlık madde tam olarak gözlemlenemiyor
istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.