Mevcut karbondioksit emisyonı oranları, Dünyamızı 1.5 derece ısıtıcak

Gelecek pek parlak gözükmüyor
Yorumlar

Karbondioksit salınımı ve bunun neticesinde artan küresel sıcaklıklar, insanlığın mücadele etmesi gereken çevre sorunlarının başında geliyor.

2010 yılında bilim insanlarının ortaya koyduğu veriler, küresel sıcaklıkları 1.3 santigrat derece yükseltmeye yetecek oranda enerji santraline, fabrikaya, otomobile ve elektrikli ev aletine sahip olduğumuzu ortaya koymuştu.

Söz konusu çalışmanın devamı niteliğinde olan ve Nature dergisinde yayımlanan bir başka araştırma ise 1.3 derecelik hassas eşiği çoktan geçtiğimizi ve Paris Anlaşmasında sınır olarak konan 1.5 santigratlık artışın da ötesine doğru hızla ilerlediğimizi ortaya koydu. Elde edilen bulgular hâlihazırda faaliyette olan tesisler ile kullandığımız otomobil ve elektrikli aletlerin üzerine hiçbir ekleme yapmasak dahi 1.5 derecelik artışın kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Bahsi geçen unsurların atmosfere salacağı sera gazı miktarının ise 660 milyar ton olacağı hesaplanmış.

Araştırmaya göre halen aktif durumda olan enerji santralleri, ömür biçilen süreleri kadar işletilmeye devam eder ve plan dâhilinde olan santraller de inşa edilmeye karar verilirse küresel sıcaklık değerleri 2 santigrat derece artacak. Enerji santrallerinin bu artışa neden olacak sera gazı salınımındaki payının %75 seviyesinde olacağı belirtiliyor.

Peki, 1.5 derecelik artış gezegenimiz üzerinde ne gibi etkiler yaratacak? Araştırmacılar, bu artışla birlikte yaklaşık 5 milyon kilometrekarelik Arktik permafrostun (donmuş toprak) eriyeceğini, gezegenimizdeki mercan kayalıklarının %70’inin yok olacağını ve küresel nüfusun %14’ünün ise aşırı sıcaklarla mücadele etmek zorunda kalacağını ifade etmiş.

Gelecek pek parlak gözükmüyor

Araştırmada küresel sıcaklık değerlerinin normal seyrine dönmesi için 2050 yılına kadar sıfır emisyon hedeflerine ulaşılması gerektiğinin altı çiziliyor. Ancak eldeki veriler ve trilyonlarca dolar değerindeki mevcut sistemin işletilmesine devam edileceği yönündeki tahminler sebebiyle hedeflere ulaşılması pek mümkün gözükmüyor. Fosil yakıt tüketiminden bir gecede vazgeçilemeyeceği gerçeği ve yeni santrallerin inşasının da devam etmesiyle birlikte, önümüzdeki dönemde insanlığı zor günlerin beklediği söylemek yanlış olmayacaktır.