Mühendislik sismolojisi ve sismik tehlike değerlendirmesi üzerine çalışmalar yürüten Rusya Bilimler Akademisi deprem uzmanı Ruben Tatevosyan, Türkiye ve Suriye'de meydana gelen depremin, Dünya'nın çekirdeğinin dönme hızındaki değişiklikten kaynaklanabileceği teorisinin yanlış olduğunu düşünüyor. İşte söyledikleri:
"Çekirdeğin bununla hiçbir ilgisi yok. Sadece dış kabuğa göre dönüşünü yavaşlatır. Son derece küçük miktarda bir yavaşlamadan bahsediyoruz, dolayısıyla bu sürecin Türkiye'deki deprem üzerinde herhangi bir etkisi olamayacağını söyleyebiliriz.
Dünya'nın çekirdeğinin dönüş hızındaki yavaşlama 70'lerde başladı ancak Şili veya Alaska depremleri daha önce meydana geldi. Bunlar da çok ciddi sismik olaylardır. Böylesine büyük "keşifler" yapabilmek için depremlerin tarihini bilmeniz gerekir. Ne kadar çok şey bilirseniz, bu tür hipotezlere karşı o kadar bağışıklık kazanırsınız."
"Yüzeyde güçlü depremlerle tepki verebilir"
Sismolog Anna Lyusina ise yavaşlama sürecinin gezegenin yüzeyi üzerindeki etkisinin kesinlikle gözardı edilemeyeceğini belirtiyor. Kendisine göre Dünya'nın çekirdeğindeki değişiklikler yüzeyde güçlü depremlerle tepki verebilir. Özellikle de ek sismik olaylara neden olmak ve depreme yatkın yeni bölgeleri harekete geçirmek gibi olumsuzlukları tetikleyebilir.
İranlı jeolog Mohammed Al-Jazzar, Türkiye'deki yıkıcı depremin, Akdeniz bölgesinin doğası gereği sürekli olarak yer altı sarsıntılarına maruz kalması nedeniyle meydana geldiğini ve Dünya'nın iç çekirdeğinin hareketindeki değişikliklerle hiçbir bağlantısı olmadığını söyledi.
Sky News Arabia'ya konuşan Al-Jazzar, çekirdeğin hareketindeki herhangi bir değişikliğin yüzeyde küresel sonuçlara neden olabileceğini kabul etse de Türkiye'deki depremin bununla hiçbir ilgisinin olmadığını söylüyor.
Haberi DH'de Gör
{{body}}
{{/longBody}} {{^longBody}}{{body}}
{{/longBody}}