2020 yılı metan gazı emisyonlarında düşüş kaydedildi

Yorumlar

Küresel ısınmanın en büyük tetikleyicisinin karbon dioksit emisyonları olduğunu artık bir çoğumuz biliyoruz. Ancak CO2, bu yükü tek başına sırtlamıyor. Özellikle tarım nedeniyle ortaya çıkan metan gazı emisyonları da gezegenimizin ısınmasında önemli bir rol oynuyor.

CO2’ye kıyasla atmosferde hem çok daha az süre kalabilen hem de miktar bakımından az olan metan, bu açığını çok daha fazla enerji depolayarak kapatıyor. Bu sayede gezegenimizin ısınmasına olumsuz anlamda ciddi katkılar yapıyor. Bu kapsamda 1 ton metanın kendisinden 30 kat fazla CO2’ye eş olduğunu söylemek mümkün.

Uluslararası Enerji Ajansı'nın (IEA) açıklamalarına göre insan kaynaklı metan emisyonlarında tarım sektörü birinci sırada yer alırken onu enerji sektörü takip ediyor. İçinde bulunduğumuz pandemi sürecinde ise enerji sektörü kaynaklı metan gazı emisyonlarında bir düşüş gerçekleşti. Kovid-19 kaynaklı hayat tarzı değişimi, özellikle petrol ve gaz şirketlerinin azalan talep karşısında üretimi %10 oranında azaltmasına neden oldu. Ancak bu durumu bir mucize olarak görmemek lazım. Zira bu haliyle bile 2020 yılında enerji sektörü kaynaklı metan gazı salınımı 77 milyon ton oldu.

IEA’nın bu anlamda fosil yakıt üretimi yapan şirketlere bir uyarısı da mevcut. Kuruluş, özellikle boru hatları ve üretim tesislerindeki metan gazı sızıntılarına karşı şirketleri tedbir almaya yönlendirirken sektörün 2030 yılı itibariyle emisyon oranlarını %70 civarında azaltması gerektiğini hatırlatmış.

Metan gazı sızıntılarının tespiti konusuna da değinen IEA, bunu anlamanın kolay olmadığını ancak yeni geliştirilen uydu teknolojileri sayesinde, eskisine kıyasla çok daha yüksek doğruluk oranlarında tespit yapılabildiğini hatırlattı. Bu kapsamda Kayrros adlı analiz şirketi verilerini paylaşan IEA, 2020 yılı içinde Irak, Kuveyt ve ABD gibi ülkelerde emisyonların düştüğünü buna karşın Rusya, Cezayir ve Kazakistan’da ise değerlerin yükseldiğini söyledi.

Metan gazı sızıntıları için alınacak tedbirler neticesinde ortaya çıkacak maliyetlerin, gazın yeniden sisteme kazandırılmasıyla birlikte telafi edilebileceği belirtilirken ülke ve şirketlere bu anlamda önemli görevler düşüyor.