Yakın komşumuz Mars, ortalama her on yılda bir devasa toz fırtınalarına maruz kalıyor. 2018 yılında gözlemlenme fırsatı bulunan ve NASA’nın Opportunity isimli uzay taşıtının da kullanılmaz hale gelmesine neden olan toz fırtınası, bilim insanlarına Mars iklimi ile ilgili değerli veriler sunuyor.
Milyarlarca yıldır süre geldiği düşünülen toz fırtınalarının gezegenin atmosferini kaybetmesinde de rol oynamış olabileceğini düşünen araştırmacılar, bu kapsamda Mars Gözlem Uydusu’ndan aldıkları verileri incelemişler. Bilim insanlarına göre söz konusu fırtınaların oluşmasında katkı sağladığı ve 80 km yüksekliğe kadar ulaşabilen toz kuleleri, gezegenin talihsiz kaderinde rol oynamış olabilir.
Kızıl Gezegen’deki toz fırtınaları, ilk kez dünyada konuşlu teleskoplar aracılığıyla keşfedilen ve NASA’nın Mariner 9 uydusu tarafından 1971 yılında onaylanan bir doğa olayı. Uydunun gezegene ulaştığı anda Mars’ın kırmızımsı kahverengiye çalan bir renkte görünmesine neden olan fırtınalar, ortaya çıktıkları anda gezegeni yutup güneş ışınlarına geçit vermiyor.
2018 yılında ortaya çıkan fırtınanın gezegenin yörüngesinde ve yüzeyinde bulunan araçlarla gözlemlenmesi sonucu elde edilen veriler, araştırmacılara fırtınanın ömrü de dâhil birçok başka değerli bilgiye ulaşmasını sağlamış.
NASA’ya göre gezegen çapında meydana gelen toz fırtınalarının oluşturduğu toz kuleleri, güneş ışınlarının toz parçalıklarını ısıtmasıyla birlikte devasa ve dalga dalga yayılan bulutlar şeklinde göğe yükseliyor. Normal şartlar altında da ortaya çıkabilen söz konusu oluşumlar, fırtınalarla birlikte sayıca artış gösteriyor. Ülkemiz yüzölçümünün üçte biri büyüklüğüne ve 80 km yüksekliğe ulaşabilen kuleler, çökmeye başladığında yüzeyin yaklaşık 56 km üzerinde ABD’nin yüzölçümünden (9.834 milyon km²) daha büyük bir alanı kaplayabiliyor.
Araştırmacılara göre Mars’ın atmosferini kaybetmesinde bu kulelerin rolü olabilir. Zira devasa alanlar kaplayan ve üç buçuk hafta kadar yerinde kalabilen toz parçacıklarının gezegendeki su buharını uzaya doğru çıkarmış olması ihtimali bulunuyor. Bu sayede güneş radyasyonuna maruz kalan su moleküllerinin ise hidrojen ve oksijen atomlarına bölünüp, uzayın derinliklerinde kaybolabileceği belirtilmiş.
Araştırma sonuçları Journal of Atmospheric Science dergisinde yayınlanmış.
Bu haberi, mobil uygulamamızı kullanarak indirip,istediğiniz zaman (çevrim dışı bile) okuyabilirsiniz:
Bana çok korkutucu geliyor bunlar.